Gamze'm, biriciğim, can eriğim, can içim... Bölüm sana gelsin. Seni ihmal ettim son zamanlarda.
Not: Üç gün evvel "Siz aşktan ne anlarsınız bayım?", dün de "Bir kahve çekirdeği" adlı bir bölüm eklemiştim. Bu kez de bildirime kurban gitmeyiz umarım.
Yan tarafta Sezen söylüyor: Acıtmışım canını sevdikçe.
Gecenin en karanlık saati(2 yıl evvel)
Bir anda, kendi kabuğunu kırıp kozasından sıyrılan kadına bakıyorum. Benim kadınıma. Gece'me. Gözlerine ince ince keder ektiğim, ellerini sevmeye sevmeye yaşlandırdığım kadına. Bir delilik hâkim her yanında. İncecik, ufacık bir sızı gibi titriyor. Gözleri sırılsıklam. Yüzünde ne kadar makyaj varsa yüzünden kapkara süzülüyor. Derin, çirkin, kapkara yollar oluşuyor beyazında. Gözlerinin beyazı kan toplamış. "En son," diye fısıldıyor. "En son ne zaman birlikte uyuduk Mete?" Sesim çıkmıyor, boğazım kuruyor. Kadın var olan bütün hüznüyle dönüyor gözbebeklerimde. O döndükçe benim kalbim sarsılıyor, eksenim kayıyor, ona çarpıp ikimizi de harabeye çeviriyorum.
"Allah kahretsin," diye mırıldanıyor. Sonra kulaklarımı yırtan bir sesle gürültüyle bağırıyor: "ALLAH KAHRETSİN!" Histeri krizine girmişçesine bir sağa bir sola yürüyor. Parmakları sık sık büyüyen karnına gidiyor, yalnız o zaman yeşeriyor gözlerinde aydınlık bir bahar. Kızımızın varlığını hatırladıkça bizim için bir ümit olduğuna tutunuyoruz ikimiz de. "Allah kahretsin," diye fısıldıyor bir kez daha. Elini sertçe dudaklarına bastırıyor. Söylemek istediklerini susturmaya çalışıyor, mümkünmüş gibi. Ok yaydan çıktı sevgilim. Kirpiklerinin her biri göğsüme saplanmadıkça bu savaş bitmez artık.
"Aslan Nedim'i benden çok görüyorsun..." Cansızca parmaklarını saçlarına karıştırıyor, bitkin ve dağılmış görünüyor. Hayatıma giren o hercai menekşeden geriye kuru, kapkara bir leke kalmış. Bir zamanlar göz kamaştırdığını hatırlatacak tek bir anı yok. "İçki şişelerini... Eflal Ezgi'yi... Hayatındaki herkesi benden çok görüyorsun..." Ellerini koltuğa dayıyor. Bakışlarım çıplak sırtında geziniyor. Hala çok zayıf. Yalnızca büyümüş karnı onu ele veriyor. Bebeğimize ne denli iyi baktığını bilmesem... Tek lokma geçmiyor boğazından diyeceğim. Utanıyorum. "Mısra'nın varlığını bile kavgalarımızdan birinde öğrendin, Mete," diyor can çekişircesine. Ona doğru bir adım atıyorum, durmuyor. İçinde biriken her şeyi kusuyor. Duramaz artık, biliyorum. "Sana söyledim... Eğer yapamayacaksak..." Gözyaşlarını koluna kuruluyor, titreyen dizlerini görüyorum, ayakta durmak onun için bir külfet haline dönüşüyor. "Bırak beni..."
"Gece..."
"Şöyle deme bana," diye bağırıyor birden. Sonra yaptığından utanıyor. Oysa utanacak biri varsa benim. Onun canını böylesine acımasızca yakan, kaburgalarını söken, mahkûm ettiği yalnızlıkta kadına işkenceler çektiren benim... Benim utanmam gerek. Onu gördükçe benim bin kez ölmem, bin kez dirilmem ve dirildikçe kendimden nefret etmem gerek; şimdi ettiğimden daha fazla... Kefaretim menekşenin gözlerinde idam edilmek olsa, bir an düşünmem. "Şöyle deme..." Parmakları saçlarına karışıyor bir kez daha. Yeniden yüzünü dönüyor bana. Dağılan makyajına bakıyorum. Gözlerinde tortulanan o bir lokmalık nefret ellerini gövdem içeriye sokup kalbimi kavrıyor. "Sevemeyeceksen gelme demiştim," diyor sessizce. "Ben... Ben yapabilirim sanmıştım."
"Gece..."
Öfkeyle yanı başındaki vazoyu kavrıyor, tepkileri bilinç dışı. Gece'nin gözlerindeki o bir anlık delilik benim alnımda patlıyor. Kırılan porselenin etimi kestiğini hissediyorum. Parmaklarım yarama uzanmıyor. Kan kaybından ölsem, kurtulamam vicdanımın gürültüsünden. Sevdiğim kadına ne yaptığıma bakıyorum. Gece'me. Gözleri acıyla irileşiyor. Sanki kafasında vazo patlayan o. Titreyerek yığılıyor olduğu yere. Ellerini soğuk parkeye dayıyor, omuzları sarsılıyor. "Yapamıyorum," diyor cansızca. "Yapabilirim sanmıştım..." İlerleyip kollarından kavrıyorum onu. Silkeliyor beni. Ona değmeme dahi tahammül edemiyor. "Yapma," diyor cansızca. "Sevmiyorsan dokunma. Ben... Ben yapamıyorum, böyle yaşanmıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meftun
Romanceİki eksik bir tam etmez meftun. Yine de gel sol yanını sağ yanıma bastır. Denemezsen yaşamanın ne anlamı var? Benim yaram senin yaranı yenemez. Ama yaralı yarasından tanır bir diğerini. Ben seni tanıdım meftun. Gel kanadığım yerden öp beni! Yaram de...