Ay

8.6K 592 54
                                    

Yoksa siz hala Göğe Bakma Durağı'mıza uğramayanlardan mısınız? Biz orada fragman yayınlayıp, dizi çekiştiriyor, sohbet falan ediyoruz. Söyleyeyim dedim.

Ayrıca sağ yanda dünya güzeli bir parça bıraktım. İsterseniz bölümü onunla okuyabilirsiniz.

Bir de SAHRA'yı yalnızca bir buçuk gün sonra sipariş edebileceğimizin farkında mısınız? İnsan heyecandan biraz aklını kaçırmıyor mu? Bölümümüz Sahra'nın, Nefha'nın-kendisi hala yürek ağrım ablacım-, Mum'un, Zamansız'ın ve daha nicesinin biricik yazarı, kıymetlim, göz bebeğim ablama.

Geç kalışlar

"Gece..."

Ateş Mete'nin ellerini kavrayan elleriyle durdu. Adam yüreğine asılsa bunca 'ah' çekmezdi. İçine yayılan sıcaklıkta eti kavlamaz, canı yanmazdı.

"Kaçmaktan yorulmadın mı?"

Başını geriye eğip yanı başında duran adama baktı. Onun gözlerinde biriken karanlık, yüreğini titretiyordu. Uzanıp adamı sarmak, 'geçecek' demek istedi. 'Korkma, ben varım,' diye fısıldamak, ellerinden tutmak, gözlerinden öpmek istedi. Adamın bütün kirpiklerini bir bir şefkatle okşamak, her birine ayrı bir masal anlatmak istedi. Sera Gece LEVI adamı korkusuzca sevmek, kırılan yanlarını görmeden ona sığınmak istedi. Özlemle karıncalanan parmaklarını ona değdirmek, değdiği noktadan yanmak istedi. Ne var ki Ateş Mete ona geldiyse bile geçti. Her şey yaşanmıştı. Bütün o kötü şeyler olmuştu. Sera kendi yalnızlığında can çekişirken, adam yoktu. O kederiyle boğuşurken adam ona sarılmamıştı. 'Geçecek,' dememişti. Dese, kadın inanırdı. Belki o zaman kendini denizin ortasında fırtınaya yakalanmış eski bir sandal gibi de hissetmezdi. Dese, kadının yaraları o zaman bunca sızlamazdı. En ufak bir bakışta titremezdi yüreği.

"Ben sana hep geldim, Mete," diye mırıldandı adamın tutuşundan kurtulurken. "Kaçan hep sendin."

"Budalanın tekiydim," dedi sessizce. Bir adımla aralarındaki mesafeyi daha da azalttı. Onlara dönen gözlerin ikisi de farkında değildi. "Ama ben de sana hep geldim, Gece."

Nemlenen gözlerini adamın hakilerine çevirirken yüreği titredi: "Sen bana, Ateş, bir ömür boyu hep geç kaldın."

Geri çekilip, topukları üzerinde döndü. İki adım ötesindeki Devran ALTAN'a değdi gözleri. Dudaklarına sersemlemiş bir gülüş dağıldı. Hiçbir şey demese de adamın kendisini anladığını biliyordu. Sera aralarında yükselen bu enkazdan, Ateş Mete ile aralarını kastediyordu elbet, kaçabilmeyi ummuştu ama kaçamayacağını da biliyordu. Devran anlayışla gülümsedi ve yanındaki adamla sohbetine devam etti. Şimdi bütün insanların az evvel olanları izlediğini fark edebiliyordu. Yüzündeki dağılmış ifadeyi cam kırıklarını toplarmışçasına özenle topladı. Omuzlarını dikleştirdi. Hiç kimse çabuk pes edenleri sevmezdi. Öyle değil mi?

Kırılan kalbinin sesine aldırmadan ilerledi. Terasa çıkıp başını göğe kaldırdı. İçindeki kaos gün geçtikçe bir kör düğüme dönüşüyordu. Sera sevmenin neden bunca kolay, sevilmeninse bunca zor olduğunu bilmiyordu. Kalbi en başından beri kendinden bağımsız Ateş Mete'nin avuçlarında atarken, kendisinin nasıl olup da adamın kıyılarından uzakta kaldığını anlayamıyordu. Ateş Mete şüphesiz onu seviyordu. Hatta belki onu sevmediğini sandığı o kül rengi günler de bile onu seviyordu. Adam sadece sevgisini hiç onun önüne seremiyordu. Bunun ne kadar önemli olduğunu anlayamıyor muydu? Sevmek kadar, insana sevildiğini hissettirmenin öneminden kimse adama bahsetmemiş miydi? Bunca cahil miydi Ateş Mete? Onunla tanışalı bir evlilik ve bir boşanma atlatmışlardı. Hala mı korkuyordu?

Oysa Sera esirgememişti. Bardağın dolduğuna, hatta taştığına aldırmadan adamı sevmeye devam etmiş, son gururunu dahi tereddütsüz onun avuçlarına ufalamıştı. Şimdi adamın ona vaat ettiği sevgiyi görebiliyor, hissedebiliyordu. Onun kendini aşıp geleceği günlerin yakın olduğunu biliyordu. Ama hiç kimse aynı daldan iki kez düşmezdi. Sera da ikinci kez düşemeyeceğinden korkuyordu. İkinci kez düşemeyeceğini biliyordu. Sera bir kez daha aynı acıyla sınanamayacaktı. Bu gerçeği, gönlünün o ince sızısından biliyordu. Etinin yanan kabartısında hissediyordu. Sera Gece LEVI, yaralı bir meftundu. Adama baktıkça taze yarası kanıyordu.

MeftunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin