Arkadaşlar 20. BÖLÜM ÖZEL bölümünde yazılmış olaylar Mert ve Selim’in gittiğinden sonraki bir yıl içinde yaşanmış sayın lütfen. Çünkü hikâyeyi çok uzatmayacağım artık Hemen bir yıl geçsin istedim. İyi okumalar.
1 YIL SONRA- Mert’in gelmesine 2 gün kala…
Yatakta dönüp durmaktan başım dönmüştü. Şu bir yıl içerisinde ne kadar olay olmuştu?! Birkaç hafta özel ders almış, okula gidip gelmiş, kızlara voleybol kursuna başlamış ve takıma seçilmiştik. Hepsini de diken üstünde yapmıştık. Şuana kadar Ömer hayatımıza girmemişti. Ama hala bir korku vardı. Tam bir yıldır içimde bastıramadığım bir düşünce vardı. Kızlara bunu yapmamalıyım.
Kızlarla konuşmuştum bu konuyu. Ben gidersem kızların peşini bırakırdı. İstediği bendim. Kızlar kesin bir dille beni reddetmişlerdi. Kaçma girişimlerimde de yakalamışlardı.
Mert sözünü tutmamıştı. Su bizim telefonumuza Vine indirip Mert ve Selim’in hesaplarındaki videoları izletmişti. Aralarında komik olanlar falan vardı ama ön plana çıkan birkaç video ile Mert ve Selim’i bir şekilde hayatımızdan çıkarmıştık. Evet, kolay olmadı. Ama yaptık. Belki de iki gün sonra, geri döndükleri gün, kollarına atlayacağız. Ama benim yeni yeni alışmaya başlayan kalbim, geri adım atmıştı. Artık onu sevemezdim. Su’yu bilemiyorum…
Videolarda Mert ve Selim sürekli aynı kızla çok yakındılar. Bir videoda kız Mert’in yanağından öptüğünde Mert gülümsüyordu. Sıradan bir gülümseme değildi bu. Çok içten gülümsüyordu. Daha önceden sadece bir-iki kez bana gülümsediği gibi. Evet, kıskandım. Hiç olmadığı kadar kırıldı kalbim. Kırıklarını birleştirip dondurdum bende, Mert’e karşı. Artık benden onu sevmemi isteyemezdi. İstemesi yüzsüzlük olurdu zaten. Herneyse.
Yağmur ile yakınlaşmıştık. Aslında kötü bir kız değilmiş. Sadece biraz hırslı olduğundan öyle davranmış. Birde mavi göz istediğinden bana öyle davranmış. İyi kız yani.
Kızlarla birbirimizin hayatını bilmediğimizi fark etmiş, onlara birbirimizin bilmesi gerekenleri bir kâğıda yazıp evin bir köşesine saklamasını istemiştim. Sonra herkes kâğıtları arayıp, bulduğu ilk kâğıdı sesli bir şekilde okuyacaktı. Bana Mira çıkmıştı. Bu iş bitince içimdeki bir boşluk daha kapanmıştı.
Geçen Cuma okullar kapanmıştı. Özel dersler sayesinde sınıfı geçmiştik. Önümüzdeki 7 günün beşinde maç vardı, yarın da dâhil. Ama uyuyamıyorum. Aklımda binlerce düşünce var çünkü. Kalbimden atsam da aklımdan atamıyorum Mert’i. Ya o kızla birlikte gelirse, ne olur? Tamam, beni geçtim, Selim o kızla gelirse Su ne yapar? Onu unutması benden uzun sürmüştü. Haftalarca ağlama krizlerine girmiş, odasından çıkmamıştı. Pek emin olmasam da durumu kabullenmiş görünüyordu. Gece uyuyamadığım zamanlar hayal meyal ağlama sesleri geliyordu. Şimdiki gibi. Sanırım Su’da uyuyamamıştı. Mira’ya mesaj attım.
Uyudun mu?
Hayır, Su ağlıyor sanırım Hayal. Yanına gitsek mi?
Ben de duydum. Geliyorum yanına bekle. Telefonumu yatağın üzerine koyup ayağa kalktım ve Mira’nın odasına gittim sessizce. Mira da kalkmış bekliyordu. Elimle gel işareti yaptım. Yanıma geldi. Su’yun kapısına gittik. Kapıyı çaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Imagine
Random'Hep mutlu ol.' demişlerdi bana. Oysa hayatta hep mutlu olursam hayal kuracak neyim kalırdı ki? YAZAR: Arkadaşlar ilk hikayem olduğundan çok saçma ve rastgele bir kurgusu var uyarılır :d okumayın bence yani