Multimedya Bertan :* Multideki şarkı hoşuma giden bir şarkı dinleyebilirsiniz.
Ellerimi şoktan çıkamamış olan Mert'in omzundan indirip çıkışta bekleyen taksi sürüsüne koştum. Taksilerden birine binip adresi verdim. Taksi harekete geçtiğinde arkama bakma isteği duymuştum. Mert şaşkınca arkamdan bakıyordu. Önüme dönüp yanaklarımdaki yaşları sildim.
"Hayatımda yılbaşına mutsuz giren birini görmemiştim." Şaşkınca sürücüye baktım. Gençti. Oldukça genç.
"Mutsuz değilim."
"Mutluluktan mı ağlıyorsun?"
"Hayır." Kafamı eğdim ve kucağımdaki ellerimi incelemeye başladım. Ne hissediyordum?
"Yani?" Evet Hayal, yani?
"Bilmiyorum. Yani... boşver ya."
"O bıraktığın çocukla mı ilgili?" Şaşkınca kafamı kaldırdım.
"Sen, bizi mi izliyordun?!"
"Yani, yılbaşı geri sayımı yapılırken dışarıda sakince duran tek siz vardınız. Havai fişeklerden daha ilgi çekici." Göz devirdim ve bakışlarımı yola çevirdim.
"Ben Bertan."
"Hayal."
"Anlatmak ister misin?" İç geçirdim ve bakışlarımı ona döndürdüm.
"Uzun hikaye." Omzunun üzerinden anlayamadığın bir bakış attı.
"İsminin anlamı ne?"
"Kalpteki gizli göz." Kaşlarımı kaldırdım. Aynadan görüldüğü kadarıyla mavi gözlüydü. Sarışındı ve oldukça.... tatlıydı.
"Peki... beni incelemeyi bırak ve telefonunu ver.
"Niye?"
"Ver. Zaten biryere kaçamayacağıma göre?" Oflayıp telefonumu uzattım.
"Araba kullamırken bunu yapman çok tehlikeli. Yola bakar mısın?" Beni takmıyor muydu?
"Bertan! Yola bak!" Sinirle nefes aldım. Beni takmayan insanları hiç sevmezdim.
"BERTAN ARABA!" Telaşla yola bakınca kendimi tutamayıp kahkahalarla gülmeye başladım.
"Şimdi seni yola atabilirdim. Ama bu saatlerde yollara güven olmaz." Gülüşlerimi bastırıp konuştum.
"Neden hala gelmedik?" Telefonumu bana geri uzattı. Ne yapmıştı? Pislik! Geçmişi silmişti!
"Ne yaptın?"
"Çok konuşuyorsunuz señorita." Aklıma Erkan dede geldi. Gülümsedi.
"Geldik." Gülümsedim ve çantama uzandım.
"Benden olsun. Uzun yoldan getirdim zaten."
"Neden çalışıyorsun?" Oflayıp göz devirdi.
"Babam bana güya ceza verdi. Neymiş, çok gereksiz harcama yapıyormuşum. Sanki yaptığım harcama onun servetini azaltacak." Ceza derken elleriyle tırnak işareti yapması gözümden kaçmamıştı. Gülümsedim.
"Sağol. Neden yılbaşını.. biriyle geçirmedin?"
"Ben tek başıma iyiyim. İyi geceler señorita." Bu konuşmanın bittiğine işaretti. Gülümseyip kapıyı açtım. Dışarıya çıkıp kapatırken camı açtı.
"Taksi lazımsa ara señorita." Kaşlarımı kaldırdım.
"Ama numaran yok ki... Bir dakika!" Telefonuma numarasını mı kaydetmişti? Sırıtıp göz kırptı ve uzaklaştı. Gülümseyip eve girmek için anahtarımı çıkardım. Kapıyı açıp içeriye geçtiğimde rahatladığımı hissettim. Ayak bileklerim el verdiğince odama koştum. Hemen üzerimdekileri pofuduk pijamalarla değiştirdim. Saçımı rastgele saçmasalak bir topuz yaptım. Yüzümdeki tabakayı silip mutfağa koştum ve mikordalgaya mikrodalgada patlayan patlamış mısırlardan bir paket koydum. Süresini ayarladım ve salona geçtim. Televizyonu açtım ve önüme gelen ilk kanalda bir komedi programı vardı. Mikrodalga ötünce mısırı hemen çıkardım
"AY ELİM YANDI YA!" Elime üfleyerek zıplamaya başladım. Hemen buz alıp üzerine koydum.
"Salak Hayal! Mikrodalgadan çıkarıyosun buzdolabından değil." Elimin acısı dinince fırın eldiveni takıp paketi açtı ve kaseye boşalttım. Yanına dolapta bulduğum gazozdan alıp televizyoun başına geçip oturdum.
Sanırım başka bir taksiye binseydim şu an ağlıyor olabilirdim...
*
Biten kaseme acıklı bir şekilde baktım. Mutfağa gidip bir tane daha patlattım. Onun işi de bitince fırın eldiveniyle açıp kaseye boşalttım. Biten devasa bardağımı doldurdum ve geri döndüm. Koltuğa oturur oturmaz kapı ayımsı bir şekilde açıldı. Evet açan Mira'ydı.
"KIZIM NERDESİN SEN YA!" Hemen göz devirdim.
"Buradayım." Bana biraz baktı ve sakince üzerindeki ceketi portmantoya astı.
"Tamam." Gülümsedim.
"Gidin rahat bişeler giyin." Odalarına gidince mutfağa gittim ve onlara birer kase mısır patlattıktan sonra gazozlarla birlikte içeriye taşıdım. Televizyonda takılı olan flash diski açtım ve filmlere bakmaya başladım. Biraz sonra eski ama kaliteli ve güzel olan Avatar'ı açtım. Altta 3D özelliğini kullanmak isteyip istemediğimizi sorunca -tabiki de- kabul ettim. Gözlükleri alırken kızlar aşağıya indiler.
"Alın ve oturun." Gözlükleri uzatıp yerime yerleştim. Gözlüğü takıp açtım. Kızlar da yerleşince filmi başlattım.
Biz filmi izlerken Su'yun çalan telefonuna öldürücü bakışlarımla bakınca Su telefonunu alıp sessize aldı. Filme geri dönecekken Mira'nın telefonu çaldı. O da sinirle sessize aldı. Ben de benimkinin çalması tehlikesine karşı sessize aldım. Filmi izlemeye geri döndük. Ama sanki bizle bir sıkıntıları varmış gibi kapı çaldı. Sinirle kapıyı açtım.
"Bertan?"
"Çok dikkatsizsiniz señorita" Cebinden çıkardığı şeyi bana uzattı. Cüzdanım. Elinden aldım. Tereddütle konuştum.
"Gelmek ister misin? Film izliyorduk." Biraz geri çekildim. İçeriye bakıp göz kırptı. Kaşlarımı kaldırıp yapma anlamında uyardım.
"Rahatsız etmeyeyim. İyi geceler pijamalı señorita."
"İyi geceler zengin taksici." Kapıyı kapatıp yerime geçtim. Filmi devam ettirecekken kızların birazdan üzerime atlayacakmış gibi olan bakışlarını görmemle kumandayı sakince kenara koydum.
"Anlatıyorum, ben eve gelirken taksisine binmiştim. Bu yani... Ne var be?!"
"Sen nasıl birşeysin ya."
"Ne ya?"
"Boşver başlat." Ofladım ve filmi devam ettirdim.
*
Gözlerimi rahatsız eden ışığa karşın daha sıkı kapattım ve yatakta yan döndüm-sanıyordum. Biryerden düştüğümü anladım. Düştüğüm yumuşağımsı şey çığırdı. Sanırım kızlardan birinin üzerine düşmüştüm. Kalkmaya çalışırken başkası da benim üzerime düştü.
"Allahım ne yaptım ben sana da bu iki sığırı üzerime düşürttürdün! Ya altta kalanın canı çıksın oynuyorsak çıktı yani kalkın!" Su'yun sesini duymamla kalkmaya çalıştım. Ama Mira üzerimdeyken bu pek kolay değildi.
"MİRA KALK!" Mira telaşla kalkayım derken kafasını sehpaya vurdu. Ben gülmeye başlayınca Mira kalktı ve Su beni üzerinden attı. O anda gelen kahkaha sesiyle hızla etrafımıza bakındık. Çalan kapıya ilerledim. Açtım. Yine mi?
"Düştüğünde bu kadar olacağını tahmin etmemiştim señorita."
"Sen evi mi izliyorsun?!!"
"Kahvaltıya ve tanışmaya gelmiştim. Camdan içeriye baktığımda sen düştün."
"Gel içeri." Bertan'ın içeriye geçmesiyle kapıyı kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Imagine
Ngẫu nhiên'Hep mutlu ol.' demişlerdi bana. Oysa hayatta hep mutlu olursam hayal kuracak neyim kalırdı ki? YAZAR: Arkadaşlar ilk hikayem olduğundan çok saçma ve rastgele bir kurgusu var uyarılır :d okumayın bence yani