Yine ben asdfg :D Konuşmicam okuyun himen ekşınlı bi bölüm yiiihuu!
Kapıyı açmamla büyük bir boşluk görmem bir oldu…
“G galiba buna bakmanız gerek.” Mert kafasını uzattı ve manzaraya baktı.
“Nasıl?”
“Bilmiyorum.”
“Noolmuş?” İçeriye girdik ve salona baktık. Mert koşarak yukarıya çıktı. Biz şaşkınlıkla etrafa bakarkene nefes nefese kalmış Mert geldi yanımıza.
“Sizin ve benim odalarım dışında her yer boş.” Tahmin ettiyseniz eve hırsız girmiş ve maşallah bi duvarlaı almamış mübarek.
“Ne yapacağız?”
“Bilmiyorum. Ben çiftliği hep hazır tutuyordum. Oraya gidelim?”
“Olur. Polis mi arasak?”Mert telefona sarıldı. Benim anlamadığım arabalar çizilmemiş bile. Girememişlerdir.
“Polis geliyor. Sizde hazırlanın. Yola çıkarız.” Başımı olumlu anlamda sallayıp Rüya’nın odasına gittim.
“Valizin nerede?”Dolabının yanını gösterdi. Kocaman (Gerçekten kocaman) valizin içine dolabı boşalttım. Ayakkabıları da, valizin bir boy küçük olanına koydum.
“Bende hazırlanayım. Yardım eder misin?”
“Tamam.” Odama gidip aynı işlemi uyguladık. Oda artık benim geldiğim günki gibiydi. Tüm eşyalarımı almıştım. Polis sirenlerini duyunca aşağı indik. Mert memurlarla konuşuyordu.
“Hanımefendinin parmak izlerini alabilir miyiz?”
“Elbette.” Parmak izlerini aldıklarında ellerimi sildim. Siyah şeye parmak batırmak hiç hoş bir şey değildi.
“Bizimkiler?”
“Sizin var. Biz tüm evde parmak izi alacağız?”
“Bizde zaten gidecektik. Anahtar burada.” Adama anahtarı uzattı.
“Valizleri getireyim.” Yukarıya fırlayıp kendi valizlerimi aşağı indirdim. Mert kendininkini ve Rüya’nınkileri indirmişti. BMW’lerden birine binip beklemeye başladık. Mert yerine oturdu ve gaza bastı.
“Uzak mı?”
“Biraz.”
“Uykun yokmu?”
“Dayanırım.”
“Olmaz. Şöför falan bulsak?”
“Gerek yok.”
“Emin misin?”
“Gerek yok dedim Hayal!” Yerime sindim ve ses çıkarmadım.
“Hayal kim?” Ay ben Rüya’ya anlatmadım.
“Benim ikinci adım Rüya’cım. İstersen Hayal de diyebilirsin?”
“Ben Rüya, sen Hayal.” Ellerini çırpıp gülümsedi.
“Çak bakalım!” Gülüp elimi uzattım. Çaktı.
“Ben uyusam olur mu abi?”
“Uyu tatlım.” Rüya koltuğun arkasından yastık alıp, küçük olmanın getirdiği avantajla koltuklara yayıldı. Önüme döndüm ve çok geçmeden kendimi tutamayıp uykuya daldım.
--
Gözlerimi açtığımda bilmediğim bir odadaydım. Etrafıma bakındım. Tanıdık olan tek şey valizlerimdi. Odadan çıkıp diğer odaları gezdim. İki odanın kapısı kapalıydı. En yakındaki odanın kapısını çaldım. Ses gelmeyince içeriye girdim. Rüya uyuyordu. Kapıyı kapatıp odaya geri gittim. Galiba Mert beni buraya taşımıştı. Valizi açıp içinden sarı papatyalı, beyaz bir şort çıkarıp giydim. Lacivert gömleğimi giyip şortun içine soktum. Beyaz Converse’lerimi giyip saçımı taradım. Rimel gözkalemi vişneli parlatıcı sürüp beyaz RayBan güneş gözlüğümü saçıma taktım. Aynada kendime baktım. Eh işte fena olmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Imagine
Random'Hep mutlu ol.' demişlerdi bana. Oysa hayatta hep mutlu olursam hayal kuracak neyim kalırdı ki? YAZAR: Arkadaşlar ilk hikayem olduğundan çok saçma ve rastgele bir kurgusu var uyarılır :d okumayın bence yani