Heyooo! Ben geldim. Bayramınız Kutlu Olsuunn. Zar zor yazdım ne yalan sölim. Arkadaşlar şunu söylemem gerek voteyi umursamıyorum ama yorum yapığğnn lütfen. Neyse çok tuttum sizi. Multimedya Rüya. Çok şeker dimi. Adını vermicem ama uzaktan akrabam. Çatlayın da patlayın nihahahahaaaaaaaaaaa!!!!
“Rüya? Haydi Uyandır bakalım Damla ablayı.” Mert’in sesiyle uyandım. Ama belki biraz rol yapabilirim.
“Hayıy api.” Ben gerçekten yerim bu kızı.
“Haydi Rüya.” Bir süre sonra Rüya yanıma gelip oturdu.
“Damla apla? Uyanıymışın?”
“Rüyacım öp bakim ablayı.”
“Ama api…”
“Haydi…” Minicik dudaklar yanağıma değdi. Gözümü açtım. Yatakta oturdum.
“Günaydın Rüya.” Yataktan inip Mert’in arkasına saklandı.
“Rüya günaydın demedin?”
“Günaydın Damla apla.”
“Günaydın Mert.”
“Günaydın. Haydi Rüya gel kahvaltı yapalım.”
“Yihuu!” Bağıra bağıra aşağı inen Rüya’nın peşine Mert de koştu. Güldüm.
Yatağı toparlayıp odanın içerisindeki banyoda yüzümü yıkadım. Üzerimi düzelttim. Saçlarımı da tarayıp aşağı indim. Bitmicek sandım. Ha ha ha. Çok komik. Evet çok komik.
“Damla apla apim pise kahvaldı hazıyladı.” Gülümseyip Rüya’nın yanına oturdum.
“Menemen sever misin?” Ayyy ben Mert’e domatese alerjim olduğunu söylememiştim.
“Evet. Ama aç değilim.” Yalançıı sen mi aç değilsin? Şu an domatese alerjin olmasa hepsini tek başına yersin. Haklısın. Ben her zaman açım.
“Peki.”
“Eee, Rüyacım? Nasılsın?” Ağzına attığı ekmeği yuttu.
“İyiyim Damla apla. Kahvaltıdan sonya oyun oynayalım mı?”
“Oyun arkadaşını satıyor musun Rüya? Öyle olsun.” Mert çocuk gibi kollarını göğsünde birleştirip arkasını döndü. Ben Rüya’nın kalkıp ona sarılacağını düşünürken Rüya eline aldığı peçeteyi buruşturup Mert’e attı. Ben şaşkınlıkla onları izliyordum. Mert ağzı açık bir şekilde önüne döndü.
“Sen, pen ve Damla apla oynicaz. Şapşirik.” Bir dakika düşünün bu şeker kız peltek peltek ‘Şapşirik’ diyor. Ben kendimi gülmemek için zor tutarken Mert beş tane peçeteyi buruşturuyordu. Rüya’yı yerinden kaldırdım.
“Kaç Rüya!” Rüya şaşkınlıkla bakarken Mert’in elindeki peçeteyi gördü. Kahkalarla merdivenlerden yukarıya koşmaya başladık. Mert de arkamızdan geliyordu. Rüya’yı kucağıma aldım. Düşebilirdi.
“Su odaya giyelim” Rüya’nın gösterdiği odaya girdim. Galiba onun odasıydı.
“Senin odan mı?”
“Evet. Niye?”
“Pembeli bir oda bekliyordum. Açık mavi değil.”
“Pen maviyi daha cok sefiyoyum.” Güldüm. Güldü. Güldüm.Güldü.Kapı açıldı. Güldüm. Güldü. Mert elindeki su tabancasını bize doğrulttu. Güldüm. Bir dakika, NE?! Birden ıslanmaya başladık. Rüya kahkahalarla gülmeye başladı. Bende ondan farklı değildim. Elimize geçen şeyleri Mert’e fırlatıyoduk. Su kesildi. Gözümü açtım. Mert’in suyu bitmişti. Rüya üzerine atlayıp saçını dağıtmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Imagine
Random'Hep mutlu ol.' demişlerdi bana. Oysa hayatta hep mutlu olursam hayal kuracak neyim kalırdı ki? YAZAR: Arkadaşlar ilk hikayem olduğundan çok saçma ve rastgele bir kurgusu var uyarılır :d okumayın bence yani