Ellerimdeki acıyla gözlerimi açtım. Ovuşturmak için gözlerime uzanmaya çalıştım ama ellerime kelepçe takılmıştı. Etrafıma baktığımda bir odadaydım. Şu anki pozisyonuma bakılırsa dün geceki halimden eser yoktu. Saçlarım dağılmış, makyajım akmıştı.- Bunu da karşımdaki aynadan anladım.- Ellerime kısa bir zincirle kelepçe takılmıştı. Büyük bir yatakta yatıyordum. Yardım isteyecektim ama okuduğum kitaplardan ve izlediğim filmler ve eğitim videolarından ses çıkarırsam bana zarar gelebileceğini öğrendiğim için sustum ve birinin gelmesini bekledim.
“Ne demek olmaz? … Sen bilirsin. Sonra pişman olacağın şeyler yapma.” Tanıdık gelen sesle kapıya döndüm. Kapı sertçe açıldı ve içeriye Yağmur girdi. Yani hava olarak değil. Okuldaki Yağmur.
“Kraliçemiz uyanmış.” Gözlerimi kısarak ona baktım.
“Neyden bahsediyorsun?”
“İyilik meleği Hayal. Güzel sesli Hayal. Güvenilir Hayal. Busun sen değil mi?” İşte şimdi sinirlendim. Neyden bahsediyor bu kız?
“Neyden bahsediyorsun Yağmur?” Sesimi yükselttim.
“Senden!”
“Neyden bahsettiğini, söylediğin şeylerin anlamını ve bu öfkenin nereden ve neden geldiğini çok merak ediyorum.” Sakince konuştum. Sakinlik en iyi şey bence. İkimizde sinirlenirse dalaşırız diye korkuyorum.
“Bir, senin ikiyüzlülüğünden bahsediyorum. İki, söylediğim her şeyi harfiyen anladığını biliyorum. Üç, seni neden sevmediğimi de çok net bilmen gerekir.
“Ne ikiyüzlülüğü?”
“Dıştan iyilik meleğisin sen değil mi? Herkese yardım eden? Herkese karşı çok iyi ve hoşgörülü davranan? Ama içinde ne planlar olduğu ortada ama kimse göremiyor. O güzel yüzünün arkasında sinirden, kıskançlıktan, öfkeden kudurmuş bir şeytan var ve bunu da göremiyorlar!”
“Beni kendinle karıştırmış olmayasın? Malum biraz benziyoruz da!”
“Aslında adın da Hayal değil. Öyle değil mi?”
“Adım Hayal Damla Yağmur. Ve Yağmur ismini seni tanıdıktan sonra sevmemeye başladım.”
“H-hayal Damla Yağmur?” Gözlerini pörtletmiş, şaşkınlıkla sorunca ben de şaşırdım. Yani niye şaşırmış olabilir ki?
“Evet. Ne oldu ki?” Sanki bir anda sakinleşmişti.
“Hiçbir şey. Sadece seni sevmiyorum.” Bir dakika. Beni bu Yağmur kaçırdıysa… Mert?
“Mert…” Mırıldanmamı anlamamış olacak ki kaşlarını çattı.
“Ne?”
“Beni bırakacak mısın?”
“Bilmem sana bağlı.”
“Ne demek bana bağlı? Ben buradan nasıl kurtulabilirim ki?”
“Of! Canımı sıkmaya başladın.” Cebinden fırlattığı şeyi yakaladım. Anahtar? Kelepçeleri açtım ve Yağmur’un yanına gittim.
“Gerçekten nasıl bir şizofrensin anlayamıyorum.” Sinirle karnına yumruk attım. Sonra odadan çıktım. Etrafıma bakınıp kapıyı görünce koşarak çıktım. E tamam da… Ben eve nasıl gideceğim?
Yanımdan geçen bir adamı durdurdum.
“Karakol ne tarafta acaba?”
“Buradan çok uzak. Neden?”
“Kayboldum galiba.”
“Evinin adresini falan biliyor musun?”
“Evet.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Imagine
Random'Hep mutlu ol.' demişlerdi bana. Oysa hayatta hep mutlu olursam hayal kuracak neyim kalırdı ki? YAZAR: Arkadaşlar ilk hikayem olduğundan çok saçma ve rastgele bir kurgusu var uyarılır :d okumayın bence yani