-31- "Senin olacak, seninle olacak."

72 3 0
                                    

Arkadaşlar hikayenin ilk bölümlerindeki acemilikleri az da olsa düzeltmeye çalışıyorum. Haberiniz olsun. Multi Bertan ve Arel :*

Hastahaneye gelmiştik. Doktorum beni odasına alınca konuşmaya başladım.

"Şimdi bana tümörün küçük olduğu söylenildi. Yani artık o adını bilmediğim makinelere falan mı sokuyorsunuz bilmiyorum ama birşeyler yapabilir misiniz?" Güldü ve eline çekmeceden birkaç belge aldı.

"Tamam. MR çekilecek ve kan alınacak. Uygun mu?" Yutkundum. İğne?

"Şey, t-tamam." Mecbur yapacaktım.

"Bekle sen burada." Doktor çıkınca kızlar içeriye gelip suratıma baktılar. Eminim kireç gibi olmuştur.

"Ne oldu?" Telaşla konuştuklarında kendime gelebildim.

"Kan alacaklarmış. İğne..."

"Anladım." İçeriye hemşireler girince Mira gözlerimi kapattı. Su sarıldı. Koluma giren şeyle çığlık atmamak için kendimi tuttum. Mazoşistlikti bu! Hemşireler çıkınca kızlar benden ayrıldılar. İçeriye doktor girdi.

"Buyrun." Gülümseyerek kalkmamı bekledi. Hastanenin içinde ilerlerken makinenin nasıl birşey olduğunu düşünüyordum. Bir odanın önünde durdu. İçeriye girince üzerime hastahane önlüğü geçirdi ve biryere yatırdı. Birkaç tuşa bastı.

"Gözleri kapat ve açma." Dediğini yaptım. Yattığım yer geriye doğru giderken sakin kalmaya çalıştım. Birkaç dakika sonra yine hareket etmeye başladım. 

"Açabilirsin gözlerini." Kalkıp önlüğü çıkardım.

"Odama gidelim." Yine odasına geri döndük. Masasının üzerinde bir dosya vardı. Onları inceledi, bilgisayardan birşeylere baktı. Sonra bir kağıda birşeyler yazıp uzattı.

"Bu ilaçları 10 gün kullan."

"Sonra?"

"Geçecek." Heyecanla ayağa kalktım. 

"Ciddi misiniz?" Gözlerimn büyüdüğüne emin olabilirdim. Kağıdı aldım.

"Geçmiş olsun." Gülümseyip odadan çıktım.

"Ne oldu?"

"İlaç yazdı. On gün kullanırsam geçecekmiş!" Kızlar sevinçle ufak bir çığlık atıp sarıldılar.

"Mert bizi eve bırakır mısın?" Kafasını salladı, elimden kağıdı alıp ilerlemeye başladı. Biz de arkasından gidiyorduk.

*

Eve geldiğimizde Mert ilaçları alıp getirmiş, sonra işleri olduğunu söyleyip gitmişti.Şimdi kızlarla boş boş oturuyorduk.

"Hayal!" Dibimde olmasına rağmen bağırmıştı. Gerçi alışmıştım.

"Efendim Su?"

"Şimdi ikimizinde sevgilisi var." Mira ile kendisini göstermişti. Bunun altından ne çıkacaktı?

"Sana birini bulmamız gerek!"

"Saçmalama!"

"Saçmalamıyorum. Şimdi kriterleri sayalım." Mira'ya bakmıştı. 

"Sevgili dediğin öküz olucak. Ne öle aşkım, böceğim ıyk vıcık vıcık."

"Odun da olmalı, ki sen ondan çok odun diye şikayet edebilesin."

"Kıskanç olacak. Net."

"Yakışıklı olucak. Yoksa ne anlamı kalır?"

"Seni önemsicek yoksa zaten kaç hemen öle adamla baş edilmez."

"Seksi olucak ki ona asılanları yolabilesin."

"Bazılarına yakışıyor ama sigara kesinlikle olmicak."

"Korumacı olucak ve seni sahiplenecek. Bu da net."

"Eğlenceli olucak. Ama çok da bebe değil."

"Unuttuk. Romantik olucak ama gerektiğinde."

"Her huyunu bilecek. Yani biri gelip seni tanıdığını iddia ettiğinde tüm özelliklerini sayıp hava atabilecek."

"Senden uzun olucak. Bir santim de olsa."

"Onadan çok gözlerine aşık olacak kadar güzel gözleri olacak."

"Sarışın olmasın. Çok sıkıcılar. Kahverengi saçlı olacak."

"Güçlü olacak. Böylece senin için kavga edebilir."

"Seni kendine aşık etmicek. Sana  kendin olabilme şansını verecek."

"Yanında gözlerine bakmaktan utanmayacak."

"Sevgisini insanlara göstermekten çekinmicek."

"Verdiği sözlerden dönmeyecek."

"Yağmurun altında beraber koşturacak kadar çılgın,"

"Sonra hasta olunca kendini düşünmeyip sana bakacak kadar aşık olacak."

"Gidiyorum dersen kal seni yanımda istiyorum diyecek kadar cesur olacak."

"Onunlayken rezil olmayı umursamayarak istediğin kadar saçmalayabileceksin."

"Onun hayatı 'sen' olacaksın."

"Senin olacak, seninle olacak."

*

Kızlar bunu saydığından şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Sanki bunu daha önceden düşünmüşlerdi. Sonra 'Eee ben bunlarla ne yapacağım?' demiştim. Kızlar tam birşey diyecekken kapı çalmıştı. Bertan gelmiş birşey anlatacağını söylemişti. Şimdiyse başlamasını bekliyorduk.

"Arel ile ilgili anlatacağım şey."

"Arel?"

"Kardeşim." Su'ya sessiz olması gerektiğine dair bir bakış atınca sustu.

"Arel ile anaokulunda tanışmıştık. Çok da yakındık birbirimize. Liseye geçtiğimizde bana ailesini anlatmıştı. Aynen şöyle demişti. ' Anneme hep bir abla istediğimi ve ya evdeki kilitli odaya girmek istediğimi söylediğimde garip davranıyor. O odaya kesinlikle girmeliyim.' Bunu söyledikten birkaç gün sonra beni eve çağırdı. Gittiğimde elinde bir anahtara bakıyordu. Odanın yanındaki çerçevenin üzerinde bulmuştu. Odaya girdiğinde etrafa baktı ve olayları anlamaya başladı. Ailesi eve gelince sordu. Olayları anlatınca sessizce odasına gitti ve benim ısrarlarıma rağmen ne ses verdi, ne de kapıyı açtı. Bir hafta orada kalınca korktum eve kapıyı kırarak içeriye girdim. Hiçbirşey yokmuş gibi davranıyordu. Bunlardan sonra benim dışımda kimseyle konuşmaz oldu. İçine kapanmıştı. Sonraki zamanlarda affetmişti ailesini. Yani neden anlattığıma gelecek olursak, aklında bulunsun. Başlarda alışamaz sana. Kolay gelsin señorita, Arel kolay biri değildir." Kapıyı açıp çıktı. Bense dediklerini sindirmeye çalışıyordum.

"Kızlar ben akşam yemeğe gidiyorum, ailemin yanına." Ailemin derken istemsizce kaşlarımı çattım.

"Buna hala alışamadım. Sizce anne-baba demeli miyim?" Birbirlerine baktılar. Su da tedirgince konuştu.

"Bilemiyorum." Oflayıp ayağa kalktım.

"Gelin. Giyecek birşeyler ayarlamalıyım."

Bugün yazacak vaktim yok o yüzden yazdığım kadarını yayınladım. Birdahaki bölümün bir kısmı ve ya tamamı Arel'in ağzından olacak. Birde ben de karar veremedim Hayal anne baba demeli mi? Yardım ederseniz sevinirim Öpüldünüz :*

Just ImagineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin