Bölüm Şarkısı: Emre Aydın-Git
Multimedya Mert’in telefondaki fotoğrafı. Accık gülün demi… Ben haykırdım görünce. Neysse ohuyun siz.
“Beni gidi beni!” Birden üzerime atlayıp gıdıklamaya başlayan Mert’i itmeye çalışıyordum. Bir yandan da kahkahalarla gülüyordum.
“Yaaaa ssadasfadfhakdfkgsk bırak beni!afagfdjafdjafsdjfh” Üzerimden kalkıp beni de kaldırdı.
“Ben temizlikçileri çağırayım.” Gülüp evden çıktı. Bende odama giderken koltuğun üzerinde Mert’in telefonunu görmemle olduğum yerde dönüp telefonu alarak odama koştum.
Telefonu karıştırmak için açtım ve bam! Şifre yok. Hemen fotoğraflara girdim. İlk gördüğüm fotoğraf ile yatağın üzerinde hönkürmeye başladım. O nasıl bi tiptir? Şapşal. Fotoğrafı bulututla kendime atıp arkaplan, kilit ekranı ve kişi fotoğrafı yaptım. Telefonu her açtığımda gülim diye. Telefonu kilitleyip aldığım yere koydum. Koymamla kapının açılması bir oldu. Mert içeriye girdi. Beni ve telefonu gördü ve gözlerini kısarak bana baktı.
“Telefonumu mu karıştıracaktın?”
“Gelmeseydin evet.” Kıkırdadım.
“Şimdi ne yapmak istersin? Benim canım sıkıldı.”
“Bilmiyorum.”
“Seni biryere götüreceğim.”
“Peki.” Evden çıkıp sola doğru yürüdük.Evin arka bahçesine girdik ve girmemizle beyaz bir köpeğin üzerime atlaması bir oldu.
“Ay sen ne kadar şeker bir şeysin!” Yere oturdum ve köpeğin üzerime çıkmasına izin verdim. Kucağıma çıkar çıkmaz suratımı yalamaya başladı.
“Adı Kar.”
“Çok şeker! Kızmı erkek mi?”
“Dişi.”
“Sen çok tatlısın!” Köpeğe sarıldım. O da benim kulağımı yaladı. Sonra bana bakarak heh heh tarzı sesler çıkardı. Kucağımdan inip kulübesinin içine girdi.
“Gel bak.” Mert kulübenin yanına gidip çatısını kaldırdı. Bende içine baktım. Ov May Allah! İçeride 3 tane yavru köpek vardı ve tahminimce 2 buçuk aylıklardı. Ben onları yerim nasıl bakıyolarr… Biri beyaz, biri siyahımsı kahverengi, diğeri karamel rengindeydi.
“Bu Karamel, bu Çikolata, bu da Vanilya.” Dondurma mübarek.
“Bunlar köpek mi, dondurma mı bilemedim.” Güldü.
“Kucağıma alabilir miyim?”
“Evet.” Çikolatayı aldım. Pofuduk tüyleri vardı. Kucağıma yerleşti. Gözlerini açıp bana baktı. Kolumu yalayıp gözü kapattı. Bende bu arada onu sevmekle meşguldüm. Aldığım yere geri koyup diğerlerini sevdim.
“Gidelim mi?”
“Hayır yaa! Ben burada kalcam!”
“Ama uyku saatleri. Daha sonra tekrar gelirsin.”
“Of tamam.” Çatıyı kapatmadan önce içeriye baktım ve bu manzarayı aklıma kazıdım. Eve doğru yürümeye başladık.
“Sen istersen televizyon izle.”
“Sen ne yapacaksın?”
“İşim var.”
“Ne işi?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Imagine
Random'Hep mutlu ol.' demişlerdi bana. Oysa hayatta hep mutlu olursam hayal kuracak neyim kalırdı ki? YAZAR: Arkadaşlar ilk hikayem olduğundan çok saçma ve rastgele bir kurgusu var uyarılır :d okumayın bence yani