Yeni bölüm beklediğinizin farkındayım ama tam gün olunca biraz zor oluyor. Ve İlhami'lerim de gelmeyince... Ne var! İlham cağızlarıma isim koydum. İlhami.adfshagfdagh tamam neyse okuyun siz.
“Bana da Okan’a sarıldığın gibi sarılır mısın?” Şaşkınlıkla dediklerini anlamaya çalıştım. Anlayınca da gidip sımsıkı sarıldım. Bırakmamak istercesine…
Yaklaşık bir sonra toparlanarak geri çekildim.
“Şey… ben yatmaya gidiyorum.” Koşarak yukarıya çıktım. Utandın mı sen? Oyy kıyamammmm! Ya bi git. Ne utancam? Atarlandın hemen. Neyse ben gidiyom. Üzerimi değiştirip kendimi yatağa attım. Günün yorgunluğuyla hemen uykuya daldım.
--
TIK TIK …. TIK TIK TIK …. TIK TIK TIK TIK …. TIK TIK TIK TIK TIK
Kapının sesi ile gözlerimi açtım.
“Ne var!”
“Hayal! Okula geç kalmak mı istiyorsun?”
“Hayır. Uyumak istiyorum!”
“Ama okula gitmemiz lazım!”
“Ya uğuofff! Tamam kalktım!” Yatakta oturur pozisyona geçip mal mal etrafa baktıktan donra dolabımdan formalarımı alıp giydim. Mor Converse’lerimi giydikten sonra saçlarımı tarayıp dağınık bir topuz yaptım. Rimel, gözkalemi ve parlatıcı dan oluşan makyajımı yapıp çantamı alarak aşağıya indim.
Mert yine ve yine koltukta oturuyordu. Artık koltukta iz çıkcak diye korkuyorum yani. Gülümseyip mutfağa geçtim. Nutella ve ekmekleri alıp masaya oturdum. 2 dilim yedikten sonra 2 tane daha hazırladım. Ekmekleri alıp Mert’in yanına gittim.
“Al ye.” Mert bana ve ekmeklere baktı. Biri alıp yemeğe başladı. O yerken mutfaktan çantamı alıp geri geldim.
“Ne ara bitirdin?”
“Geç kalıyoruz.” Başımı sallayıp peşinden dışarıya çıkıp arabaya bindim. Kemerimi takıp Mert’e baktım ve gülmeye başladım.
“Hahahahahhhzha Mert ahhahdahhhahahahahaahah yanağında hahahahahah çikolata var hahahahahhah” Gözlerini kısarak bana baktı.
“Torpido da ıslak mendil var. Silsene.” Torpidodan ıslak mendil alıp kokladım. Çok güzel kokuyodu. Mert’ yaklaşıp sildim. Sonra koltuğuma sinip mendili koklamaya devam ettim.
Okula girip koşarak sınıfa gittim ve yerime oturdum.
“Suğğ! Nasılsın?” Kızın koluna abandım. Ne ya? Uyumasaydı o da!
“Ne? BURDAYIM HOCAM!” Su’yun sözleriyle anırmaya başladım.
“Gülme!” Gözleriyle lazer fırlatıp kafasını sıraya geri gömdü.
“Anca beraber, kanca beraber.” Diyip kafamı sıraya yasladım. Su gözlerini açıp bana baktı.
“Uykumu kaçırdın.”
“Önemli değil. Ben teşekkür ederim.” Kafamızı anlaşmış gibi aynanda kaldırdık. Önüme döndüğümde kafası sırayla bütünleşmiş bir adet Selim gördüm. Elimle Su’ya gösterdim. Beraber kulağına eğildik. Ben birine, Su diğerine. Ellerimle üçten geriye saydım. Bir diyip bağırmaya başladık.
“Seliiiiiiiiimmmmmmmm!” Selim olayın şokuyla ayağa fırladı.
“Noluyo!” Biz anırmaya başlayınca Selim lazerli bakışlarını bize çevirdi. Her uyanan böyle oluyorsa daha çok deşilirim.
“Gülmeyin!” Kafasını yine sıraya koydu. Ağzımı oynatarak saymaya başladım.
“5..4..3..2..1..0” Selim kalkıp bize baktı.
“Uykumu kaçırdınız.” Su ile birbirimize baktık ve gülmeye başladık.
“Bazen sizi gerçekten anlamıyorum.” Mert kendini sandalyeye fırlattı.
“İlk ders ne?”
“Fen galiba.” Bir şey söylemek için ağzımı açtım ama kapının açılmasıyla ağzımı geri kapattım. Kapıya döndüm ve içeriye giren Yağmur ve çetesine baktım. Yağmur çantasını sıraya bıraktı ve kapıya yöneldi. Kuklaları da aynı şeyi yapıp peşinden gittiler. Sarışın kız eliyle bir şeyler yapıp, Yağmur ve diğerinin çıkmasını bekledi. Çıkınca da bize doğru gelmeye başladı.
“Merhaba.”
“Ne var? Niye yolladı seni?” Kızın mavi gözleri vardı. Suratı da güzeldi.
“O yollamadı. Ben geldim. Sizden bir şey isteyecektim. Bu arada, ben Selin.”
“Hayal, Selim, Mert ve ben de Su. Ne istemiştin? Söyle ve git.”
“Ben Yağmur’u sevmiyorum ama onun yanından ayrılırsak bizi mahvedermiş. Yardım eder misiniz?” Kız biraz utangaç bir şekilde konuşmuştu.
“Sana nasıl güvenebiliriz ki?” Selim’e dönüp gülümsedim.
“Güvenmemenizi bekliyordum zaten. Peki, siz bana güvenene kadar Yağmur ile alakalı bildiğim ve öğrendiğim her şeyi size söylesem?”
“B…” Kapının kolu oynayınca Selin koşarak sırasına gitti. Yağmur ve yanındaki kız da Selin’in yanına gittiler.
“Ne diyorsunuz? Açıkçası ben pek güvenmiyorum. Bu Yağmur’un bir oyunu olabilir.” Bizimkilere döndüm. Ben de Mert ile aynı fikirdeyim. Ama bilemiyorum. İyi bir kız gibi göründü.
“Hiçbir fikrim yok. Bana bakmayın.” Ellerini havaya kaldırdım ve arkama yaslandım.
“Bence Yağmur’un tek derdi sensin Hayal. Ben pek güvenemiyorum.” Selim’e baktım. Haklı olabilir.
“Bence bir test yapalım.” Su ve fikirleri.
“Ne testi?” Mert ile aynı anda sormuştuk.
“Şimdi, onun yanında kendimizle alakalı tek doğru şey anlatmayacağız. Herşey yalan olacak. Yağmur’a yarayacak yalanlar. Eğer Yağmur’un bunu bildiğini sezersek Selin’i yollarız.”
“Aslında fena fikir değil. Siz ne dersiniz?” Selim ve Mert’e döndüm. Onlarda bakıştılar.
“Olur. O zaman tenefüste söyleriz.”
“Tamam. P..” Bugün sözüm ikinci kez kapı tarafından bölündü. Bu sefer öğretmen gelmişti.
“Hemen defterlerinizi çıkarın ve kitabın 123. sayfasından, 134. sayfasına kadar geçirin.” Zalım Garı! 12 sayfa. Yazı. Ben. He yav taam afdafda :D Yok lan ciddi bu. ağağağağağğağa.
Çok mu saçma oldu :/ Neyse dediğim gibi haftasonu yeni bölüm gelicek. Geçikme için sorii! Neyse bb...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Imagine
Random'Hep mutlu ol.' demişlerdi bana. Oysa hayatta hep mutlu olursam hayal kuracak neyim kalırdı ki? YAZAR: Arkadaşlar ilk hikayem olduğundan çok saçma ve rastgele bir kurgusu var uyarılır :d okumayın bence yani