Selçuk arabadan inip koşarak karakola girdi. İçeride büyük bir kalabalık vardı, polislerin birbirine giren sesleri kaba uğultular yaratıyordu. Önüne gelen ilk polisi dürttü "Bakar mısın?" Polis arkasını döndüğünde zaman kaybetmedi "Gürkan Amir nerede? Acil olarak çağrıldım." Polis kaşlarını kaldırıp telaşla arka kapıyı işaret etti "Arka kapıdan çık. Göreceksin zaten." Teşekkür edercesine kafasını eğdi ve koşarak arka kapıdan çıktı. Derin bir nefes aldı, sigaraya ara vermem gerek. Karanlığın içinde, park edilmiş üç polis arabası, arabaların arkasında ise dört kişi vardı. Kendi aralarında hararetle konuşuyorlardı. Seslendi "Amirim!" Arkalarına baktılar. Amir oradaydı "Buraya gel Selçuk." Yanlarına hızlı adımlarla gitti. Geçen gece nöbet değiştirdikleri dedektifte oradaydı. Dedektifin kumral kıvırcık saçları birbirine girmiş, ela gözleri çökmüş, kravatı ise yamuktu. 30 yaşına yeni girmiş birisi için ne acı bir portre... kendimi haksızlık yapıyormuş gibi hissetmekten alıkoyamıyorum. Canını dişine takıp çalıştığı her yerinden belli oluyor, bazıları hangi iş için doğduğunu çok belli ediyor. Bahse girerim ne kadar yorgun, bitap gözüktüğünün farkında bile değildir. İşini severek yapıyor. Ben ise buraya sadece çok çalışarak geldim. Yıllar geçse dahi hala ceset görmeye alışkın değilim. Aramızdaki uçurum farkını beş yaşındaki çocuk bile fark edebilir... Dedektif kafasını eğerek Selçuk'a selam verdiğinde, Selçuk düşüncelerinden sıyrılıp utangaç bir şekilde selamını karşıladı. Gürkan Amir kaşlarını çatıp sol kolundaki saate baktı "Selçuk, dedektifle tanışıyor musunuz?" Selçuk cılız bir ses tonuyla "Evet birkaç kere karşılaştık fakat ben ismini bilmiyorum." dedi, utancı yüzüne vurmuştu. Dedektif, Selçuk'un aksine cana yakın bir gülümseme yerleştirdi suratına "Sorun değil, mesleki deformasyon olabilir, insanlarla aramı mesafeli tutuyorum. İsmim Kerem." Selçuk, Kerem'in gözlerine baktı, az önceki bitkin ve çökmüş gözlerden bir eser yoktu. Ne garip, gülümseyince hayata geri döndü. Gürkan Amir, Kerem ve Selçuk'un omzunu telkin edercesine sıktı "Bu gün bir cinayet oldu. Dosyalar ve fotoğraflar henüz elimizde değil. Olay yeri incelemede Kerem de vardı. Normal bir cinayet olduğu düşünüldüğünden kaba bir arama yapılıyordu. Kerem bir benzerlik bulduğunda ne olur ne olmaz diye daha kapsamlı, detaylı bir incelemeye aldık. Selçuk, Keremle iş birliği kurmanı istiyorum. Beraber çalışacaksınız. Olay yeri incelemede Kerem'i takip et. Notlarını ve ayrıntıları orada tut. İyi bir titizlikle ifade aldığını, not tuttuğunu biliyorum. Bu yüzden beraber çalışırsanız yararlı olacak. Eğer üçüncü cinayet olur da benzerlik yine yakalarsak anlamını az çok biliyoruz. Bu işi kökten sökmemiz gerek, halka böyle bir medya açıklaması yapmanın düşüncesi bile midemi bulandırıyor. Birlikten hem hız hem kuvvet doğar." Selçuk şaşkınlıkla amire baktı "Nasıl yani? Bir seri cinayet mi?" Amir kollarını göğsünde birleştirdi "Henüz bilmiyoruz ama bu riski olasılığa sokmak zorundayız. Dua edelim de düşündüğümüz gibi çıkmasın. Siz gidin, bir şey olduğunda çağırırım. Uzaklaşmayın!" İki iş ortağı "Emredersiniz." diyip arka kapıdan içeri girdiler. Selçuk bir dedektifin yanında durmanın heyecanını bastıramıyordu. Yürüyüşü bile kontrollü, böyle olmak için ne kadar çalıştı? Genç yaşında bu kadar tutulan bir dedektif olmak için çalışmak yeter mi? Yüzü ne kadar yorgun gözükse de konuştuğu zaman gençleşiveriyor. Dedektifle odaya girip kahve makinasına yürüdüler. Kerem nezaketle plastik bardaklardan birini Selçuk'a uzattı "Kahve ister misin yoksa beni izlemeye devam mı edeceksin?" Selçuk bardağı alıp sol eliyle ensesini kaşıdı "Kusura bakma, üst rütbede olduğunu biliyorum ve senin gibi bir dedektifle çalışmak bana büyük bir onur veriyor. Hayranlığımı gizleyemedim." Dedektif başını saygıyla eğip kahvesini koydu "Ne demek, öyle şey olur mu? Amir seni benimle çalışmaya uygun gördüyse küçümsenmeyecek kadar saygınsındır değil mi?" Selçuk'un, Kerem'in sözleri sayesinde özgüveni biraz yerine geldi. O da kahvesini koydu ve iki sandalye çekip oturdular. Dedektif sakince kahvesini yudumlarken Selçuk onu izliyordu. Kerem kahvesini masaya bıraktı "Soracak bir şeylerin var gibi. Sormak istediklerini sorabilirsin, çekinme. Bundan sonra ikimizinde istemeyeceği kadar yan yana olacağız." Selçuk hevesle kafasını salladı "Evet, aslında sormak istediklerim var. O gün nöbetimi devraldığında, içimde bu bir seri cinayet olacak gibi bir his var demiştin. Bunu nasıl anladın?" Dedektif'in samimi yüzü daha temkinli, tutarlı bir hal aldı. Acaba yanlış bir şey mi söyledim? Kahvesinden bir yudum daha aldı "Aslında bir sezgiydi. Böyle cinayetlerin içine sadece bir kere girdim. Öldürme şekli dikkatimi çekti. Büyük bir titizlikle kesilen eller, aynı titizlikle ayak topuklarına dikilmişti. Biraz üzerinde yoğunlaştığında sen bile fark edebilirsin. Katil öylesine soğukkanlı ki acele dahi etme gereği duymamış. Kurbanın gözlerini yuvalarından çıkarmış, ellerini bir cerrah kadar iyi kesip topuklara dikmiş, göğüs kafesini tahminimce kemik testeresi ile kesmiş..." Selçuk Kerem'in sözünü heyecanla kesti "Ama göğüs kafesi düzgün kesilmemişti! Yani akciğerlere batmıştı, kemik testeresiyle kestiyse nasıl akciğerin içerisine kemikler girdi? Yine de öyle yapıp kemik testeresiyle kesmişse bile profesyonel olmadığı kesinleşir değil mi?" Kerem, Selçuk'un bu ardı kesilmeyen heyecanlı sorularından tatmin olmuşçasına sağ bacağını sol bacağının üstüne attı "Evet, ben de ilk önce öyle düşünmüştüm ama adli tıpta hiçbir kanıt çıkmadı. Bu mantıklı gelmemişti. Bir kurbanın üzerinde belli ki saatler harcanmasına rağmen en ufak bir delil yada ipucu bırakılmaması oldukça tuhaftı. Özellikle bu kurbanın ilk olduğunu varsayıyorsak. Önce amacı insanları korkutmak diye düşünmüştüm. Bu yüzden ne kadar marifetli olabileceğini bize göstermek için arkasında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolacak demiştim. Korku yaymak istediğini, ne kadar zeki bir canavarla uğraştığımızı bize öyle yada böyle dikte ederek göz dağı veriyor diye düşünmüştüm ama akciğerlere batan kemikler öylesine gelişigüzel ve acemi gözüküyordu ki mantık orada bozuluyordu." Biraz bekledi ve boğazını yumuşatmak için kahvesinden bir yudum daha aldı "Adli tıptan izin istedim, kendim görmek istiyordum. Bu gelişigüzel ve acemi kesiş ya da kemiklerin kırılışı nasıl arkada iz bırakmıyor aklım almıyordu. Bedeni incelediğimde kemiklerin kırılmadığını, kesildiğini fark ettim. Küçük parçalar, büyük parçalar halinde kırık gibi gözüken kemiklerdi onlar. Kemik testeresinin bıraktığı yassılığı gizlemeye kalkışmıştı. Bazı yerlerde o bariz yassılık hala duruyordu. Ceset bütünlüğüyle biraz daha oynadığımda yassılığın çoğu yerde olduğunu fark ettim. O an neler hissettiğimi anlatamam Selçuk, bu kimliksiz canavar bize mantıksız bir şey gösterip kafamızı karıştırmak için günlerce kemik testeresiyle kemik kesmiş ve yassılığı düzeltmek için uğraşmış. Aslına bakarsan başarılı da oldu. Adli tıpı 2 günlüğüne atlatmayı, oyalamayı, çaresiz bırakmayı başardı. Eve gittiğimde uyku tutmadı. Mantıksız bir çerçeve bırakıp bizimle fark ettirmeden dalga geçti. Belki amacı dalga geçmek bile değildi, zaman kazanmaktı. Belki bizi test etmiş bile olabilir değil mi? O tamamen profesyonel bir canavar. Bu kurbanın da ilk olmadığı apaçık." Selçuk duyduklarını sindiremedi. Söyleyecek bir sözü yoktu. İçten içe paniğe kapıldı, Kerem kadar dikkatli olmam mı gerekecek? Bunu yapamam... o tamamen bu iş için yaratılmış. Ben sadece fazla çalışarak bu mertebeye geldim. O bir dahi, çocukken okuduğum Sherlock Holmes ile aşık atacak kadar zeki. Mantıksızlıkta bir mantık aramak için adli tıpa kendi ayaklarıyla gitmiş. Oysa ben nöbet tutarken hem korkuyor hem de bara gidip eğlenmek istiyordum. Bu da yetmiyormuş gibi nöbetimi kendi isteğiyle devraldığında hevesle oradan uzaklaştım. Ne kadar yüzsüzüm... Dedektifin sesiyle kendine geldi "Selçuk, paniğe kapılma. Suratın hayalet görmüşe döndü. Gürkan Amir seni benimle çalışmaya uygun gördüyse sorumluluğunu sakın ola unutma. Ben olay yerini incelerken çemberde kalıyorum. Bu durumda olay yerinin içerisini değil dışını gözetleyip insanları sorgulamak sana düşüyor. En ufak bir detayı bile kaçırma. Gözüne çarpan herkesin ifadesini al. Her şeyi not et. Eğer bir seri cinayetse katilin olay yerine gelip bakması, bizi izlemesi, cesedi merak etmesi oldukça olası. Notlarını okurken orada gibi hissetmek istiyorum. Ayrıca garip gözüken şeyleri fotoğraflamayı unutma. Gürkan Amir sana güvendiyse, ben de güveniyorum. Güvenimi boşa çıkarayım deme." Selçuk ellerini alnına koydu "Elimden gelenin en iyisini yapacağım." Dedektif gülümsedi "Buna eminim." Sohbetleri kapının açılma sesiyle bölündü "Gürkan Amir çağırıyor." Cümle biter bitmez ikisi de hızla ayağa kalkıp arka kapıdan koşturarak amirin yanına gittiler. Amir, Kerem'e döndü "Söylediğin benzerliği adli tıp detaylıca inceledi. Tahminin doğru olma olasılığı çok yüksekmiş. Es geçilemeyecek derecede bir benzerlik olduğunu söylediler. Ölünün kimliğinden önce benzerliğe bakıldığı için kim olduğu henüz bilinmiyor yakın çevrede tanıyabilecek birisi de çıkmadı. Kimlik tanındıktan sonra dosyalar ve fotoğraflar elimize ulaşır. Bu gün mesaidesiniz." İkisi de "Emredersiniz." diyip arka kapıdan içeri girdiler. Yukarı çıkıp nöbet odasına yerleştiler. Selçuk, Kerem'e döndü "Bulduğun benzerlik neydi?" diye sordu merakla. Kerem cebinden bir paket sigara çıkardı ve masaya koydu "Cinsiyeti erkekti, bu ilk benzerlik. Kafatasında ki kemikler beynine saplanmıştı bu da ikinci benzerlik." Selçuk içindeki panik duygusuna engel olamadı "Bir silah olmadığına emin misin, yani silahla da ateş edildiğinde kemikler beyne girer, doğal olarak kemikler kırılır ve beyin parçalanır değil mi?" Kerem paketten bir sigara çıkardı ve dudaklarına yerleştirdi. Çakmakla sigaranın alev almasına izin verip derin bir nefes aldı "Bu sefer silah süsü vermek istemiş. Sanırım bu yanılgıya uzun süre düşeceğimizi düşündü. Adli tıp maalesef bu mantıksızlığı iki günde kavrasa da işi kolay çözdü. Aynı yöntem olduğunu hemen fark ettiler." Selçuk'un kapıldığı panik duygusu yerini bayat bir rahatlamaya bıraktı "Yani canavar insanları hafife aldı değil mi?" Kerem gülümsedi "Evet, öyle yaptı." Selçuk iç çekti "Bir hata yaptı mı? Bu bir hata mı? Onu bulabilir miyiz?" Dedektif Selçuk'un bu dengesiz korkusunu komik bulup kahkaha attı "Maalesef henüz bir hata yapmadı. Hala çok titiz. Bizi küçümsemek istediğini veyahut oyun oynamak istediğini düşünmeden edemiyorum oldu da eğer oyunsa bu oynunu onun tahmininden kısa sürede çözdüğümüzü öğrenebilir. Öğrenirse sinirlenebilir, kafası karışabilir. Planlarını değiştirmek isteyebilir bu yüzden hata yapma olasılığı henüz yoksa bile bir nebze artacaktır." Selçuk kaşlarını çatıp Kerem'in sigarasına baktı, orada kayboldu "Onu yakalamak için başka bir cinayet mi beklemek zorundayız... başka bir insanın ölmesini beklemek zorundayız değil mi? Oynunu fark ettiğimizi görmesini beklemek, bir cinayet daha beklemek zorundayız böyle mi?" diye sordu sesini alçaltarak. Kerem soğukkanlılığını bozmadı "İlk başlarda bu fikir benim de hoşuma gitmiyordu. Sapkın bir canavarı yakalamak için başka bir insanın ölmesini dilemek ne kadar bencilce diye düşünüyordum. Kabuslar gördüğüm dahi olmuştu. Ölmesini dilediğim herhangi bir insanın çığlıklarıyla uyanıyordum uykularımdan fakat kabullenince bitti. Böyle olmak zorunda. Eğer sapkın bir avcı arıyorsak avları bulmamız ve takip etmemiz gerekir. Evet bencilce ama bencillik yapmazsak bu sapkın, doymak bilmeyen canavar en sonunda bizim evlerimize dadanır. En sonunda küçük kabus her yeri kendi cehennem havuzuna çevirir." Selçuk kafasını koltuğa yasladı.
Buna nasıl katlanacağım ben? İnsanların ölmesini dilemek gibi bir bencilliğe nasıl kendimi bırakacağım... Bu yükü sırtlanmak ne büyük bir acı olacak kim bilir? Bunca dedektif, bunca uzman, bunca asker bu yükü nasıl taşıdı? Ölen insanların ailelerinin suratına bakıp onları nasıl teselli edeceğim? Oysa ben aç bir kurt gibi başka bir ölü beden beklerken, benim için sırası geçmiş, değersiz bir bedenin ailesinin yüzüne bakarak nasıl üzgün olduğumu söyleyeceğim...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pençe
Mystery / ThrillerÖzgür adında tiyatro düşkünü bir adam barda kendine benzettiği bir kadınla tanışır. Özgür'ün dostu Selçuk ise sıradan bir polis memurudur, disiplinli bir dedektifle tanışmasından sonra sarsıcı bir seri cinayet vakasına atanır. Kimliği belirsiz seri...