Dilara, siyah deri ceketini üstüne giydikten sonra ellerinin tersiyle kıvırcık saçlarını düzeltti. Odasından tam çıkıyordu ki ani bir hareketle kapı açıldı. Dilara, kapının açılmasını beklemediği için sert ifadesiyle gelen kişiye baktı. Gelen kişi Vartolu'dan başkası değildi...
Vartolu'nun yüzünde de oldukça sinirli bir ifade duruyordu. Dilara'ya doğru adımlamaya başladı. Dilara, bu esnada konuşmaya başladı.
"Odama pat diye gire-"
Vartolu, Dilara'nın konuşmasını bitirmesine izin vermeden sertçe konuşmaya başladı.
"Onunla buluşmaya gidemezsin. Veli'nin ne kadar alçak ve tehlikeli olduğunu bilmiyorsun."
Dilara, duyduğu cümleler karşısında derin bir iç çekti.
"Bana karışmazsın b-"
Vartolu, Dilara'ya bir adım daha atarak onun lafını sertçe bir kez daha kesti. Sinirle ve yüzünün seğirmesiyle konuşmaya başladı.
"Sana karışamayacağımı biliyorum. Veli'yle yıllarca aynı evin içinde ben yaşadım. Onun ne kadar tehlikeli, ne kadar alçak ve ne kadar arkadan vurmayı seven biri olduğunu ben biliyorum. Sana karışmaya hakkım yok ama senin için çok endişeleniyorum. Sana bir şey olacak diye aklım çıkıyor!"
Dilara, duyduğu cümlelerle kalbindeki duyguların artık bastırılmayacağını anladı. Karşısındaki adamı o kadar özlemişti, o kadar aşıktı ki... İç çekerek ona doğru bir adım attı. Aralarında mesafe tamamen kapanmıştı. Vücudları neredeyse birbirlerine değiyordu. Dilara, yavaşça kafasını hafifçe yukarıya kaldırdığında, Vartolu'da aşağıya indirdi. Vartolu'nun yüzündeki endişeyi, korkuyu, sitemi Dilara, görebiliyordu...
"Salih gitmek zorundayım, Çukur için..."
Vartolu, duyduğu isimle gözlerini kapattı. Salih... Dilara, onu Salih yapıyordu. Dilara, yokken o Vartolu oluyordu... Gözlerini yavaşça açarak sevdiği kadına baktı. Kafasını hafifçe yana eğdi.
"Tek gitmeni istemiyorum. Ben de gele-"
Dilara, kafasını iki yana sallayarak sevdiği adamın lafını kesti. Yüzünde acı bir tebessüm vardı.
"Bunu kendim halletmem gerekiyor. Beni tek başıma istedi. Hem ben Damla Koçovalı'nın kızıyım unuttun mu? Bana bir şey yapmaya kalkarsa onu doğduna pişman ederim."
Vartolu'nun ne kadar canı sıkkın olsa da Dilara'nın son cümlesine gülümsedi. O gerçekten de Damla Koçovalı'nın kızıydı...
"Artık çıkmam gerekiyor."
Dilara, sevdiği adamın gözlerine son bir kez bakarak yanından geçiyordu ki Vartolu, ani bir hareketle genç kadını durdurarak kollarını, bedenine sardı. Dilara, kafasını sevdiği adamın göğsüne koyarak onun özlediği kokusunu içine çekti.
"Dikkatli ol."
Dilara, kafasını sallayarak hızlı adımlarla odadan çıktı.
*
Sude, güzel kızı Damla'yı uyuttuktan sonra oturduğu yerden kalktı. Kızının alnına yavaşça ve hafifçe bir öpücük kondurduktan sonra adımlarını odanın dışına attı.
Sude, evin her yerinde Yamaç'ı aramıştı. Onu bulamadığında iç çekti. Yamaç'ın nereye gittiğini biliyordu. Bu yüzden üstüne bir ceket geçirerek evin dışına adımladı.
Karanlık, mahallenin her yanına sarmıştı. Sude, çok sevdiği sokalardan geçti. Yamaç'la eskiden her zaman takıldıkları yere ilerledi. Burası Yamaç, için çok değerliydi canı ne zaman sıkkın olsa Çukur'un burasına gelirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp / Çukur
SonstigesGenç kız annesini bir kan davasında kaybettiği gün Çukur'u terk edip gitmişti. Lakin artık geri dönüp ailesini kurtarması gerekiyordu.