15.

543 16 16
                                    

Birkaç gün sonra....

Koçovalı Villası/Yazar'dan...

Kahraman gözündeki yaşları silerek koltukta oturan babasına baktı. İçinin yandığı buradan anlaşılıyordu. Beren ilerideki koltuklardan birinde acıyla Celasun'a sarılmış bomboş ileriye bakıyordu. Cumali evin kapısının önünde güçlü durmaya çalışıyordu ama içinde tüm İstanbul'u yakacak bir yangın vardı. Kahraman adımlarını babasına doğru attı. Yanına geldiğinde karşısında diz çöktü ve babasının ellerini tuttu.

''Baba cenaze arabası geldi. Çıkmamız lazım.''

İdris,Kahraman oğluna bakarak yavaşça kafasını salladı. Kahraman'ın yardımıyla oturduğu yerden kalktı. Beren'e baktı. Celasun'la göz göze geldiklerinde Celasun kafasını iki yana salladı ve fısıltıyla

''Çok kötü baba.'' Dedi.

İdris kafasını öne eğerek iç çektikten sonra etrafa bakındı.

''Dilara nerede?''

Kahraman omuzlarını silkti.

''Bilmiyorum baba görmedim.''

''Vartolu peki?''

Kahraman üzgünce kafasını öne eğdi.

''Selim'in odasında kötü bir haldeydi.''

İdris iç çekerek ailesine baktı.

''Oğlumu gömme vakti.'' Dedi.

Acıyla konuştuğunda acısı tüm eve yayıldı. Kahraman'ın yardımıyla kapıya çıktı. Kapı da oğlu Cumali'yle karşılaştı.

''Oğlum.''

''Baba.''

Cumali hızlıca babasına sarılarak göz yaşlarının akmasına izin verdi. Bir süre sonra ayrıldıklarında İdris oğlunun tabutuna baktı. Sude,ileride kafasını ellerinin arasına almış mahvolmuş bir şekilde oturan Yamaç'ın yanına ilerledi. Yamaç'ın omzuna elini koydu.

''Yamaç iyi misin?''

Yamaç aniden titreyerek kafasını kaldırarak Sude'ye baktı. Kafasını iki yana salladı.

''Değilim Sude.''

Sude'nin içi kötü olduğu sıra da Yamaç ayağa kalktı. Sude onun ellerini tuttu.

''Ben her zaman senin yanındayım sana destek olmak için buradayım. Hadi gel Selim Abimize güzel veda edelim.''

Yamaç kafasını salladığında beraber evden çıkarak İdris'in arkasına geçtiler. Vartolu merdivenlerden acıyla inerek etrafa bakındı. Herkes kapının önünde tabutu taşımayı bekliyorlardı. Beren ve Celasun dışında. Celasun sevdiği kadının saçlarını yavaşça onu ürkütmeden okşadı.

''Gitmemiz gerekiyor canım vakit geldi.''

Beren kafasını hafifçe bomboş gözlerle Celasun'a kaldırdı. Göz göze geldiklerinde Celasun'un ruhu ezildi.

''Gitmemiz gerekiyor.'' Dedi.

Beren hiçbir şey söylemeden oturduğu yerden yavaşça kalktığında Celasun onu tutarak götürmeye başladı.

Cumali,Kahraman,Yamaç ve Vartolu tabutu taşırken yüreklerinde ki acıyla yanıyorlardı. Celasun,Beren'i sarmalamış götürüyordu. Beren sanki dünyada yokmuş gibiydi hiçbir şey hissetmiyordu. Sanki rüyadaymış gibiydi.  Belki de sadece ruhu bu acıya dayanamış ölmüştü.

Kefeni tabuttan çıkararak toprağa bırakan Vartolu olmuştu. İlk toprağı atan İdris,elinden küreği bırakmayan Cumali,babası düşmesin diye tutan Kahraman,acılar içinde kıvranan Yamaç ve onu tutan Sude... Beren bir anda kafasını iki yana salladı. Ruhu sanki geri gelmişti. Vücudunda yoğun bir acı hissederek Celasun'a döndü.

Kayıp / ÇukurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin