Medya: Ömür Göktepe🍂
Merhaba, biz geldik🧡
Veee 100K olmuşuuz bizzz🥺 Herkese bunun için teşekkür ederim🧡
Benim keyifle yazdığım bir bölüm oldu, umarım sizler de seversiniz🧡
Bir sınır yok ama bölüme bol bol oy ve yorum isterim! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfenn🧡
İnstagram, twitter: kadifekelimeler
Keyifli okumalaaar🍂
***
"Ooo, bu ne güzellik böyle?"
Kapıdan içeri giren Erez abisinin sesiyle kaşlarını çatarak, üstündeki ceketi sertçe bir köşeye fırlattı. "Ne saçmalıyorsun sen?"
"Boynuzların diyorum, bugün daha parlaklar. Sana yakışmış..."
Yüzü kaskatı kesilen Erez, Alparslan'ın yüzündeki o alaycı gülüşü ve eğlenceli bakışları gördüğünde onun her zamanki gibi sarhoş olduğunu anladı. Şöminenin önündeki berjerde elinde yarısından çoğu bitmiş bir viski şişesiyle ve yalnızca bir eşofman altıyla otururken her zamanki gibi kafayı bulmuş olmalıydı. Ancak bu haliyle bile şaşırtıcı bir şekilde Erez'in hayatı hakkındaki her bir detaydan haberdardı.
Erez onun yüzündeki hevesli bakışı fark etse bile "Seninle uğraşacak halde değilim Alparslan," diye karşılık verdi. Sesi bir çelik gibi soğuk ve bir bıçak kadar keskindi. Bu gece gördüklerini hala sindirebilmiş sayılmazdı ve içinden bir ses bunun kolay olmayacağını söylüyordu. Ömür Göktepe orada, o galeride yanı başında çalıştıkça kahrolası hiçbir şey kolay olmayacaktı.
"Nasıldı? Siktiğimin şehrine gelince daha mutlu oldun mu? İstediğin başlangıç bu muydu?"
"Kapa çeneni..." diye homurdanan Erez aslında onun susmayacağını anladığında ona doğru yürüdü ve abisinin elindeki şişeyi kapıp, viskiden koca bir yudum aldı. Tek elini cebine koyup camın önüne doğru yürürken Alparslan'ın bu sözlerle ona hissettirdiği tek şey koca bir yangındı. İçindeki öfkeyi daha da körüklüyor ve Erez'i deli ediyordu ama onu asıl delirten abisinin aslında haklı olmasıydı.
"Nasıldı? Hala evlenmemiş mi?"
"Nişanlılar..."
"Demek nişanlılar..." diye mırıldanan Alparslan ayak bileğini dizinin üstüne bırakarak otururken ve arkasına yaslanırken sessizce güldü. Ama mutlu bir gülüş değil; şaşkın, öfkeli bir gülüştü. "Zoruna gitmedi mi?.. Seninle yaşadığı onca şeyden sonra?.. Onu başka bir adamla görmek? Zoruna gitmedi mi?.."
"O... Sanki benimmiş gibi bahsedebileceğin bir eşya değil, bir kadın..."
"Sana söz veren ve sözünü tutmayan bir kadın..." Erez sessizce şişeyi başına diktiğinde Alparslan bir kez daha güldü. "Hala onu bana karşı savunman öyle komik ki Erez... Bazen benimle taşak geçtiğini düşünüyorum."
"Belki de geçiyorumdur."
"Hayır... Benimle değil, sadece kendinle..."
Erez ağır ağır ona dönerken kaşlarını derince çattı. "Sen..."
"Kov onu... Onu kovmalısın. Gözünün önünde olduğu her an çıldıracaksın..."
Çıldırmaya çoktan başladığını hisseden Erez sessizce gülerken tek eliyle becerebildiği kadarıyla gömleğinin birkaç düğmesini açtı. "O herif... Ona ne dedi biliyor musun? Beni fazla bekletme tatlım... Geceyi birlikte geçiriyorlar. Aynı yatağa giriyorlar..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ GÜLLERİ
General Fiction"Beni özlediğini biliyorum, hala beni istediğini biliyorum Ömür. Duruşun değişmiş, gülüşün ve kelimelerin... Ama gözlerin... Onlar hala aynılar ve sen ne kadar itiraz edersen et, onlar hala beni sevdiğini söylüyorlar..." *** Erez Gündoğdu o serseri...