Merhaba, biz geldik!🧡
Uzun bir bölüm oldu, umarım seversiniz🙏🏻
Bol bol yorum isterim! Yeni bölüm için yine 950 oy diyelim mi? Oylar tamamlandığı an bölüm sizindir.
keyifli okumalar🍂
***
Ne düşündüğünü bilmiyordu.
Ailesinin evinden ayrılırken ve tekerleklere çığlık attırırcasına gaza yüklenip trafiğin içinde, yüzünde gözyaşlarının izleriyle ve aracın içini saran hıçkırıklarıyla amaçsızca dolaşırken ne düşündüğünü bilmiyordu. Sanki o dakikalar onun için silik bir anıdan ibaret gibiydi. Hangi yollardan geçtiğini, hangi kavşaktan döndüğünü ya da kaç lambayı kurallara uymadan atladığını bilmiyordu. Bildiği tek şey öğrendiklerinin ağırlığıyla omuzlarının çöktüğü ve artık taşıyamayacağı kadar ağır bir yükü sırtlandığıydı.
Babasının ondan incelemesini istediği o dosya sadece ailesini değil, kendisini de bitirmişti. Orada yalnızca ailesinin imzası yoktu. Kendisinin de imzası vardı. Nasıl bir oyuna düşmüştü bilmiyordu ancak bildiği tek şey her şeyin kusursuzca yapıldığıydı. Gerçekler, bir gün tüm bunlara itiraz etmek istediğinde yüzüne çarpacak ve onu kendine getirecek bir tokat kadar sert ve acımasızdı.
Ona yıllardır yalan söylemişlerdi.
Ailesinin bu gerçekleri ondan gizlemesini ya da babasının o hüzün dolu üzgün gözlerini bir süreliğine bir kenara bırakabilirdi ancak Tan... Tan her zaman onun yanında değil miydi? Bebeğini kaybettiğinde, sonrasında ve hatta Erez'i yıllar sonra gördüğünde yaşadığı o yıkımda bile... Ömür ona karşı duygusal bir bağ asla hissetmemişti ancak bir yanı geçen yıllar için ona minnet duymuştu, varlığından hoşlanmasa bile yalnız olmadığını bilmek... güzel bir duyguydu.
Oysa ne kadar da aptaldı. Öyle aptaldı ki başını duvarlara vurmak, saçlarını yolarcasına çekiştirmek ve tırnaklarıyla teninde kanlı izler bırakmak istiyordu. Tan'ın bu evliliği istemesinin tek nedeninin büyüttüğü o şirket olduğunu zannediyordu. Ona güvenmişti, en çok da kendisiyle yaptığı o küçük anlaşma yıllardır içini rahatlatmış ve bu güveni perçinlemişti. Her şeye, en çok da bu evliliğe bir prosedür olarak yaklaşmıştı. Ancak koca bir tuzağın tam ortasındaydı.
Sadece Tan değil, babası da zannettiği gibi bir adam olmamıştı. Dışarıdan görünen o saygın iş adamının aksine bir kumarbazdı ve milyon dolarlık borç senetlerinin altında hem onun hem de Tan'ın imzası vardı. Babasının senetleri ondaydı. Babasının tüm ipleri ondaydı. Bu yüzden babası bu evliliği bu kadar istemişti. Aslında hayır, tek nedeni bu değildi. Ömür'ü bir eşya gibi satmamıştı. Buna mecbur kalmıştı çünkü o kadar da masum bir adam değildi. On yıllar önce kurduğu o nakliye şirketi senelerce kirli işleri için müthiş bir paravan olmuştu ve Tan bunu sonuna kadar kullanmıştı. Ömür onun asıl işinin ne olduğunu, yurtdışına ne götürdüğünü bilmiyordu ama bunun için babasını kullanıyordu. Tüm o pis işlerde babasının ve hatta... hatta kendisinin imzası vardı. Şirketin yüzde yirmilik hissesine sahip olmak azımsanamayacak kadar büyüktü ve Ömür farkında olmadan tüm bu yolsuzluğa ve pisliğe bulaşmıştı.
Öyle aptaldı ki, onu yıllarca kullanmışlardı.
Gözlerinin içine bakan o kara gözlerden hep çekinmişti ve şimdi bunun nedenini daha iyi anlamıştı. Ailesini tehditlerle bastırmışlardı, işlerini hala sürdürebilmek için de bu evliliği öne sürmüşlerdi ancak... Ömür'ü neden bu işe bulaştırmışlardı? Hiçbir şeyden haberi olmadan yaşayabilecek ve hayatını eskisi gibi sürdürebilecekken neden onu da bu oyuna katmışlardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ GÜLLERİ
General Fiction"Beni özlediğini biliyorum, hala beni istediğini biliyorum Ömür. Duruşun değişmiş, gülüşün ve kelimelerin... Ama gözlerin... Onlar hala aynılar ve sen ne kadar itiraz edersen et, onlar hala beni sevdiğini söylüyorlar..." *** Erez Gündoğdu o serseri...