18. BÖLÜM

16.4K 1.5K 482
                                    

Merhaba, biz geldik!🧡

Geciktiğimiz için üzgünüm ama hızınıza yetişemiyorum bu aralar, şahanesiniz!🧡

Yumuş yumuş yazdığım bir bölüm oldu, bol bol yorum isterim😋

Yeni bölüme 900 oy diyelim mi? Oylar tamamlandığı an bölüm sizindir🍂

Keyifli okumalar🍂

***

Abisiyle birlikte bu kez kendi odasına giren Erez, Ömür'ün kendisine attığı o üzgün ve öfkeli bakışları unutmayı deneyerek sessizce iç geçirdi. Ardından Alparslan'ın camın önündeki bir koltuğa rahatça oturmasını ve bacak bacak üstüne atarak arkasına yaslanmasını kısık gözlerle izleyerek, dairenin içindeki minik mutfağa doğru ilerledi.

Galerinin iki kanadındaki iki dairenin de ufak ancak kullanışlı olmasını sevmişti. Bir çalışma odası, bir mutfak, boş ve ışık alan bir oda, bir yatak odası ve bir banyo vardı. Alparslan'a tahammül edemediği zamanlarda kaçıp gelmek için mükemmel bir yerdi ama Ömür'ü görmeye tahammül edemediği zamanlar için bir başka yere daha ihtiyacı vardı.

Ezel'in bebekteki stüdyo dairesi gibi bir yer olabilirdi ancak caddeler fazla işlekti. Erez biraz daha sessiz, sakin bir yer arıyordu. Tıpkı... Tıpkı hala duran o dağ evi gibi ancak olası acil durumlar için şehirden o kadar uzaklaşmak istemezdi. Belki de sadece çalışmak için değil, aynı zamanda yaşamak için de bir yer seçmeliydi. Kaldıkları iki katlı villayı seviyordu ama itiraf etmek gerekirse orası daha çok Alparslan'a göre bir yerdi.

Elindeki kahve kupasıyla yeniden içeriye dönerken en kısa zamanda bir emlakçı bulmayı aklına not etti ve Alparslan'ın karşısına oturdu. Kupasını dudaklarına götürerek büyük bir yudum aldı ancak kahve ne kadar güzel olursa olsun, yüz ifadesi son derece hoşnutsuzdu. Çattığı kaşlarıyla "Henüz içmek için çok erken değil mi?" diye sordu. "O bardağı da nereden buldun?"

"Ezel'in mükemmel bir mini barı var," diyen Alparslan bir elini yüzünün önüne düşen saçlarının arasından geçirirken keyifle gülümsedi. "Biraz onu örnek almanı öneririm."

"Bende sana alkolü azaltmanı... Hiç ayarın ya da bir ortan yok Alparslan! Bu gidişle alkolik olacaksın!"

Erez'i umursamadan "Hım," diyen Alparslan sessizce güldü. "Bu öfkenin sebebi gerçekten benim bu saate içki içmem mi yoksa başka biri mi? Mesela yeşil gözlü, kahve saçlı, huysuz bir kadın?.."

"Onun üstüne gitmeni istemiyorum. Ondan uzak dur Alparslan, gerekirse görmezden gel!"

"Ah, bu çok ayıp bir davranış Erez!" Dudaklarının kenarındaki bir damlayı yalayan Alparslan Erez'e oyunbaz, alaycı bir bakış attı. "Büyüklerinden böyle mi öğrendin sen?"

"Serseri!" Alparslan'a aralarındaki masanın üstünde duran çikolata paketlerinden birini fırlatan Erez gülüyordu ama gülüşü gözlerine ulaşmamıştı. "Ciddiyim Alparslan! Onun üstüne gitme. Bırak böyle kalsın. Zorlamanın kimseye faydası yok..."

"Onu görebiliyorum," diyen Alparslan havada yakaladığı çikolatayı paketinden sıyırarak dudaklarının arasına attı. "Parmağındaki yüzüğü gördün mü? Benim bile zoruma gitti. Sen..."

"Alparslan!" Bu kez ayağa kalkan Erez bir parmağını tehdit edercesine ona doğru savurdu. "O konuya tekrar girme, sakın girme!"

Ardından burada rahat edemeyeceğini bilerek ve Ezel'in hala gelip gelmediğini merak ederek dışarı çıktı ancak kapıyı açtığı an kırmızı bir kafayla karşılaşmıştı. Gülden'i görmek onu sebepsizce neşelendirdi. Genç kadının öyle bir enerjisi vardı ki Erez birilerinin onun yanında durup da mutsuz olabileceğini sanmıyordu.

GÜZ GÜLLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin