12. BÖLÜM

15.7K 1.4K 679
                                    

Merhabaa, biz geldik🧡

Gecikme için üzgünüm ama panomda duyuru yapmıştım, duyurular için watty hesabımı takip ederdeniz aksi bir durumda haberiniz olacaktır👉🏻👈🏻

Yorumlarınızı yanıtlayamadım ama herbirini okudum harikasınız! Bu bölüme de bol bol yorum isterim🧡

Ayrıca 700 oy gelir mi, ne dersiniz bir deneyelim mi?🧡

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen🍂

Umarım bölümü seversiniz, keyifli okumalar dilerimm🧡

***

'Sen beni buradan sildin, Erez Gündoğdu, bu galeriden silsen ne olacak?'

Kelimeler zihninde ardı ardına tekrarlanırken Erez bir yumruk yemiş gibi irkildi ve fırtınanın habercisiymiş gibi bulutlanan kobalt mavisi gözlerini kısarak Ömür'ün yanağından akan o tek damla gözyaşını takip ederken 'Hayır,' dedi. Kendi kendine defalara kez fısıldadığı bu kelimede gerçekçi bir inkâr gizliydi.

Erez onu kalbinden silmemişti, silememişti. Eğer bunu yapabilseydi canı hala bu kadar yanmaz, sevdiği kadının gözlerinin önünde bir başkasıyla oluşu onu böyle öfkelendirmezdi. Öyle öfkeliydi ki yaralı bir hayvan gibiydi. Nereden saldıracağını bilemiyor, söylediği sözlerin karşısındaki kadını nereden vurduğunu göremiyordu. Düşündüğü tek şey onu incitmekti, o da bir şeylerin bedelini ödesin istiyordu ama aslında Ömür'ün canını değil, kendi canını yakıyordu. Ömür ona duymak istediklerini söylemedikçe hırçınlaşıyor ve kabına sığmıyordu.

Öfkeyi bir gömlek gibi üstüne giydiği şu anda da öyleydi. Bakışları Ömür'ün yaşlarla parıldayan gözlerinde gezinirken onu kollarından tutup sarsmak ve dilindeki her zehri akıtmak istiyordu. Kanasın ve kanatsın istiyordu ama bunun yerine uzandı ve parmağının tersini soğuk bir gülüşle Ömür'ün yanağındaki gözyaşının izinde gezdirdi. Parmağı çenesine, oradan ağır ağır boynuna indi ve nemli tenindeki birkaç su damlasını da sıyırarak gerdanına doğru ilerlerken derince yutkundu. Ömür sessizce onu seyrederken parmakları genç kadının havlusunun çizgisinde, sol yanında bir durak buldu. İki parmağının ucunu onun kalbinin üstüne yerleştirdiğinde ve gözlerini yeniden onunkilere diktiğinde sakinleşmiş görünüyordu ama gözlerindeki o kara bulutlar varlığını hala koruyor ve Ömür'ü içten içe korkutuyordu.

"Peki ya sen?.."

"Ben, ne?"

"Sen beni buradan sildin mi? Bunu gerçekten yapabildin mi?"

"Dün gece bir başkasının yanındaydım," diye cevap veren Ömür o gözyaşının hıncını almak istercesine, çenesini meydan okuyan bir tavırla havaya dikti. Sözcükler dudaklarından döküldüğü an pişman olacağını biliyordu ama yine de onun canını yakmak istedi. "Bir başkasının yatağındaydım... Sence yapabilmiş miyim?"

Erez'in parmakları ateşe dokunmuş gibi onun teninden ayrıldı. Ona gitmek için yalvaran ayakları birkaç adım geriledi ve genç adam başını iki yana sallayarak zemini döven adımlarla çekip gitti. Ömür'ü en çok yaralayan şey, yine onun gidişiydi. Yıllar sonra bile kalbi sızladı ve gözlerinden akan yaşlarla birlikte sessizce kurulanarak üstünü giyinmeye başladı. Kapı çalındığında ve Gülden'in kızıl saçları kapının aralığından göründüğünde küçük valizini de çıkarmış, eşyalarını onun içine tıkmaya başlamıştı.

"Ah, odayı mı boşaltıyorsun? Ezel acele etmemen gerektiğini söylemişti?"

"Anlaşılan odanın yeni sahibi öyle düşünmüyor."

GÜZ GÜLLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin