Merhabaa, şükür kavuşturana diyebilir miyiz? Bence diyebiliriz😻
Sizleri öyle özledim ki anlatamam, umarım sizler de bizi özlemişsinizdir🙏🏻
Uzun bir aradan geçtik, bu sürede bazı detayları unutmuş olabilirsiniz, özellikle son birkaç bölüme göz gezdirmek isteyebilirsiniz👀
Umarım bölümü seversiniz, bol bol yorum ve oy isterim🥳
Bir sınır değil ancak yine de her zamanki gibi yazacağım, sizlerden tek ricam her birinizin 1 saniyesini ayırıp oy vermesi. Yine 1000 oy diyelim mi, hadi bir deneyelim🙏🏻
Unutmadan bu güzelliği de görmelisiniz, Damla halapenobiberi yine harikalar yaratmamış mı? Ellerine sağlık bebek💅🏻♥️
Keyifli okumalar🍂
***
"Geçirdiğiniz operasyonla birlikte yumurtalıklarınızdan birini almak zorunda kaldık. Yeniden hamile kalmanız ve bir bebek sahibi olmanız, üzülerek söylüyorum ki çok zor ancak imkânsız değil..."
Ömür Göktepe'yi en çok kıran cümle işte buydu. Bu kelimeleri yıllar boyunca kabuslarında duymuştu ve üstelik bu kelimelerin zihninde yankılandığı tek an geceleri değildi. Acımasız bir sakinlikle söylenen bu kelimeler sabah, akşam ya da gece fark etmeksizin onunlaydı. Gördüğü her hamile kadında, duyduğu her çocuk sesinde ve imrenerek baktığı her aile tablosunda hatırladıkları buydu. Bunlara alışması gerekirdi ama alışmak bir yana dursun, içten içe kırılıp durmuştu.
Bir çocuk sahibi olamayacağını bilmek onu hep derin bir hüzne ve kedere boğmuştu. Erez'den sonraki en büyük yarasının hep bu olduğunu sanıyordu ama yanılmıştı. Çünkü bu kez kulaklarında çınlayan kelimeler çok, çok daha kırıcıydı.
"...Çünkü onu bu kez ben satın aldım."
Erez babasının karşısında dikilip tüm bunları söylerken sesinde iliklerine dek hissedebileceği bir nefret ve kin vardı. Bedenindeki o öfke dalga dalga odaya çarpıyor, yüzündeki o kibirli ifadeyle birlikte karşısındakini ezmekten çekinmeyecek acımasız bir adam gibi duruyordu. Kelimeleriyle yaralamak istediği belki Ferit Göktepe'ydi ama incinen Ömür'ün ta kendisi olmuştu. Âşık olduğu adam, sanki bunlarla övünüyormuş gibi konuşmuş ve o dosyayı babasının göğsüne değil, sanki onun suratına çarpmıştı.
Onu satın almıştı.
Bu kelimelerin Ömür için kabullenilebilir ya da anlaşılabilir hiçbir tarafı yoktu. Belki kalbinin sesini biraz sustursa ve mantıklı yanını dinlese her şeye zor da olsa bir anlam yükleyebilirdi ama geçen yıllarda sol yanını öyle çok susturmuştu ki şimdi bunu istese de yapamıyordu. Kırgınlığı öyle fazla ve hissettiği öfke öyle yoğundu ki yeşil gözlerinin değdiği yerlere ateşler saçıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ GÜLLERİ
General Fiction"Beni özlediğini biliyorum, hala beni istediğini biliyorum Ömür. Duruşun değişmiş, gülüşün ve kelimelerin... Ama gözlerin... Onlar hala aynılar ve sen ne kadar itiraz edersen et, onlar hala beni sevdiğini söylüyorlar..." *** Erez Gündoğdu o serseri...