•
"Siktir ya!" Hoseok duvarda asılı olan listeyi okurken mırıldanmıştı. "Ayrı sınıflardayız Gguk."
Ağzım beş karış açıldı. İnanmayıp bir de ben baktım listeye. Hoseok A grubundaydı ben de B grubundaydım. Bu yüzden sınavları farklı sınıflarda olacaktık.
"Hoseok." Ona dönüp ellerimi omuzlarına koydum. "Sana güvenip hiçbir bok çalışmadığımı biliyorsun."
Kafasını salladı.
"Kafa sallama! Ne bok yiyeceğim ben?" Bağırışımla koridordaki sesler kesildi. Sanırım biraz fazla gaza gelmiştim. Ama bu sınavları geçemezsem sınıfta kalacaktım. Kendim çalışmaya üşendiğimden Hoseok'a bel bağladım. O zaten okul ikincisiydi. Ama şimdi farklı sınıflarda sınava gireceğimizi öğreniyorduk.
"Salak salak bağırma da hazır son yarım saatimiz varken bir şeyler çalış." Kafamdaki şapkayı gözlerimi kapatacak kadar indirdi. Baygın gözlerimle yüzüne baktım. Görmedi tabii bunu.
"Yarım saatte bana vahiy mi inecek Hoseok?" Omuzlarındaki ellerimden kurtuldu.
"Ben sana çalış dedim. Belliydi bizi ayıracakları."
Haklıydı. Öğretmenler bunun sinyalini vermişti. Ben aptalım ya cidden aptalım. Dudaklarımı büzüp gözlerine baktım.
"Gidiyorum ben, sensiz huzursuz olacağım yerlere gidiyorum, senden ayrı kalacağım, yokluğunun kalbimi sızlatacağı, derin acılar çekece-"
"Ya siktir git şurdan!" Sınava gireceğim sınıfın olduğu yöne doğru ittirdi bedenimi. Cümlem yarım kaldı onun yüzünden. Yürümeye başladım. Sonra arkamı dönüp hala bana baktığını gördüğüm Hoseok'a dil çıkarttım.
Daha önce de sınav olmak için geldiğim sınıfın kapısında dikilip içeriye bakındım. Birkaç kişi oturmuş ders çalışıyor, bazıları telefonla oynuyor, bazı- ah pardon biri de öylece pencereden dışarıyı izliyordu. Son sınıflar ve 11. sınıflar karışık sınıflarda sınav oluyordu. 11. sınıf olduğumdan benim yanımda son sınıftan biri olacaktı. Belki ondan yardım isterdim, ha?
Öğretmen masasına ilerleyip üstündeki listede gözümü gezdirdim. Adım cam tarafından dördüncü sıranın olduğu yerde yazıyordu. Ağır adımlarla yerime ilerledim. Pencereden dışarıya bakan, yanında oturacağım, son sınıftaki çocuk beni farketmedi. Yalandan öksürdüm. Bayık gözleri bana döndü. Yanını işaret ettim. Koridor tarafında o, pencere kenarında ben oturuyordum. Bacaklarını koridor tarafına çekip geçebilmem için alan bıraktı. Yerime oturduğumda kara kara düşünmeye başladım. Bu dersten geçemezsem net sınıfta kalıyordum. Ve arkadaşlar, ben matematikten nefret ederim.
•
Sınıfa giren öğretmeni görünce götüm iyice tutuştu. Telefonumdaki notlara son kez göz gezdirdim ama işe yaramayacağı ortadaydı. Yanımdakinin rahatlığına baktım. Varya bunun matematiği kesin iyidir.
"Pişt!" Bakmadı.
"Pişt!" E yine bakmadı.
"Sana sesleniyorum." Kolumla kolunu dürttüm. Ağır ağır bana çevirdi kafasını.
"N'oldu?
"Senin matematik iyi mi?" Kibarlığımdan ödün vermediğimi farkedince dudağımı ısırdım. E aptal Jungkook ne diye davar gibi konuşuyorsun çocukla?
"Kopya mı istiyorsun?" Sorusuyla gözlerimi kocaman açtım.
"Evet, evet! Cidden hayatımda hiç bu kadar kopyaya ihtiyaç duymamıştım. Yardım eder misin?"
"Hayır." Ne? Siktir ya. Umutlanmıştım bir an.
"Sınıfta kalmak istemiyorum."
"Bu benim sorunum değil." Aman ne yaratıcı cevaplar veriyorsun orospu çocuğu.
"Karşılığında istediğin bir şeyi yaparım." Cevap vermeden öylece sınıfı susturmaya çalışan öğretmene baktı. Sessizleşmeye başlayan sınıfla panikleyip kafamdaki şapkayı çıkarttım. Bakışları bana döndü.
"Siktir!" Gülerek mırıldandığında anlamayıp öylece suratına baktım.
"Sen şu tuvalette kendini çekerken yakaladığım velet değil misin?"
Ha?
Siktir?
Ne?
•
Tam olarak 'cinsellik' içeren tek hikayem olduğundan... Biraz tuhaf
İyi okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
huggy ⁷ taekook
Fanfiction"...Ben senin ihtiyaçlarını karşılayayım, sen benim yönelimimi çözmeme yardım et Jeon." • "Bence kucağına çıkmalıyım Tae."