Bakın ben biraz tuhafım. Size başta da anlattığım gibi her türlü insandan tiksinebilme ve nefret etme özelliğine sahibim. Ne yapabilirim? Herkes ikiyüzlüyken zor.
Taehyung'a alışmam iki gün, çocuklara alışmam bir haftadan fazla sürdü. Normalde arada iki yakın arkadaşım ve Taehyung olmasa onlara karşı da daha sıkı duvarlar öreceğimin bilincindeydim. Bu bilinçle tamamen şeffaflaşmak ve onlarla yakınlaşmak istedim. Arkadaşım olabilirdi, bir arkadaş grubum olabilirdi, kırılabilir ve kırabilirdim, kötü zamanlar geçirebilir ve geçirtebilirdim ama sonucunda yine onlarlayken yüzümde daima iz bırakan gülümsememi hatırlayacaktım. İşte bu yüzden artık onlara açık olmaya karar verdim. Yaptığım tüm odunluklara rağmen sırf ortamı bozmamak için beni alttan alan arkadaşlarımdan özür dilemek istedim.
"Benim suçum." Diye mırıldandım oturduğum koltuğa iyice sinerken. "Taehyung söylemek istedi, gaza gelip ben de söylemek için Taehyung'a atarlandım. Ama sonuç..."
Hepsi yüzüme bakıyordu ciddiyetle. Taehyung ve beni yan yana dün gece tüm ahlaksızlığımızı sergilediğimiz koltuğa oturtmuşlar kendileri de karşımızda dikiliyorlardı.
"Bunlar benim için yeni şeyler. Alışmaya çalışıyorum yalnızca. Size olan davranışlarım için üzgünüm."
Bir süre daha sessizce yüzüme baktılar. Ben tepki vermelerini beklediğimden sabırsızlıkla başımı kaldırıp gözlerine baktım. Bir anda hepsi kahkaha atmaya başladı.
Vay orospu çocukları!
"Özür dilediğin kişilere bak!" Jimin kahkahalar atarken karnını tuttu. "Yoongi ve ben çok açık yaşıyoruz sanki ilişkimizi!"
Bağırarak konuşuyordu. Hoseok sanki bu itirafları daha önce almamış gibi durup Jimin'e baktı. Elini Jimin'e doğru uzatıp salladı.
"Bak, bir kere öpüşün gözümün önünde vallaha inanacağım." Dediğinde bu sefer ben de gülmeye başladım. Bayılıyorum bu haline.
"Siktir git evinde porno izle Hoseok." Dedi Yoongi gülerek.
"Ya Jungo," Yanıma gelip elini omuzuma koydu Seokjin. "Cidden tepki göstereceğimizi mi düşündün?" Kafa salladım olumlu anlamda.
"He sen sandığımdan da malmışsın." Dedikten sonra bir dakika öncesinde dikildiği yere geri döndü. Ağzım açık kaldı.
"Sen niye duruyorsun Taehyung?" Namjoon hyungun sorusuyla Taehyung'a baktım. Gülerek ortamı izliyordu. Hepimizin ona döndüğünü fark edince bir anda oturuşunu düzeltip öksürdü.
"Şey," Kaşlarını çattı. "Ben özür mözür dilemiyorum. Siktirin gidin tüm ortamı bozdunuz zaten az önce."
"Pişmiş kelle."
•
"Okulların futbol takımları gayler için birer cennettir."
Jimin zorla Yoongi'nin kahvesini içmeden önce mırıldandı. Şey, pardon ama sevgilin yanında.
"Gay olup olmadığına karar vermeye çalışan biri olarak buna katılıyorum. Her gol sonrası bir göte şaplak." Hoseok'un dediğine hepimiz kahkaha attık.
"Yedi gay bir araya gelmemeliydik, belki de bu kadar azmamalıydık!"
Cidden...
"Ben sana boşuna 14,8 iq demiyorum. Ne yapıyorsun hyung?" Sorgulayan bakışlarla Namjoon hyunga baktım. Kendi kendine eğlenmişti. Sadece Hoseok ve kendisi gülüyordu zaten. Düşük zeka ve espiri seviyesinden kaynaklanıyor.
"Ne zaman biter bu antreman?" Diye sordu Seokjin.
"Daha beş dakika önce geldiniz. Biz saatlerdir Jimin'in peşinde koşturuyoruz. Götümüzden ter aktı ulan!" Biz Hoseok'un cümlelerindeki mantığı algılamaya çalışırken Namjoon hyung çoktan kahkahalar atmaya başlamıştı.
"Hani Jimin de top ya." Diye açıklama yaptığında Jimin Hoseok'un kafasına afili bir şaplak attı. Oh canıma değsin.
"Yürü, hoca bağıracak şimdi." Derken de kolundan tutup sürükleyerek sahaya götürdü.
Daha birkaç hafta öncesine kadar her antremanda ve maçta kavga eden Hoseok ve Jimin'in şimdi mutlu mesut oynaması garip geliyordu. Zaten arkadaşlığımız başladığından beri ilk defa antremanlarına geldim orası ayrı ama izlediğim beş dakikada çok iyilerdi.
Ay keşke konuşmasaydım.
Şom ağızlı mıyım ben?
"Atacağın pası sikeyim Jimin!" Hoseok'un bağırışıyla Jimin onun üstüne yürüdü. Onlar sürtüşmeye başladığında hepimiz oturduğumuz yerden kalktık.
"Bunlarla uğraşılmaz." Dedi Seokjin.
"İflah olmazlar." Diye devam etti Yoongi.
Sonra hiçbir şey olmamış gibi sahanın uzağına yürüdük. Kimse de ayırmaya gitmedi. İki salak sonunda kol kola yanımıza gelecekti zaten.
•
"Dondurma istiyorum." Sahile gelmiştik okul çıkışı. Gün batımının etkisiyle gökyüzü çok güzel renklere bürünmüştü. Sahilin kenarındaki çimenlerde otururken bir yandan yanımdaki Namjoon hyungun kolunu çekiştiriyordum.
"Hyung bana dondurma al." Tekrar sızlandım. Kolunu sallayarak beni uzaklaştırmaya çalıştı.
"Ya sülük müsün nesin?"
"Ama dondurma!"
"Salak! Yemek bile yemedin şimdi dondurma diye ağlıyorsun." Sinirle söylenip uzağıma kaydı. Ama... ama...
"Gel," Ben dramatik tavrımla Namjoon hyunga bakarken bana uzatılan eli fark ettim. "Sana dondurma alalım."
Gülümseyerek Taehyung'un elini tuttum. Dondurma adam. Haftalardır sürekli dondurma alıyordu bana. İşte adamlık görün.
"Vay be! Romantik çocuk." Dedi Seokjin.
"Ulan Taehyung, bana da alsana bir top." Yoongi'nin peşinden Namjoon hyung da aynı şeyi söyledi.
"Siktirin gidin." Elimi tutup çekiştirdi. "Özellikle sen Namjoon. Çocuk bir saattir yalvarıyor sana."
Tuttuğu elimle hızlı hızlı yürümeye başladı. Namjoon hyunga dil çıkartıp gülerek adımlarına yetiştim.
"Sinirlendin mi lan sen?" Diye sordum gülerek. Aynı ifadeyle bana döndü.
"Hayır, laf etmek hoşuma gidiyor."
Dakikalar sonra dediğini yaptı. Sadece bana dondurma aldı. Diğerlerine de alalım demedim çünkü cidden bir saattir yalvarmama rağmen hiçbiri takmamıştı. Bok yesin şerefsizler.
Sırıtarak dondurmamı yaladım. Oturduğumuz alana geri yürüyorduk.
"Ben alıştım bu beleş dondurma olayına." Dedim kıkırdayarak. O da güldü dediğime.
"Sorun değil, dondurma yerken seni izlemek benim de çok işime yarıyor." Dediğinde şok olup olduğum yerde durdum. Durduğumu fark edince gülerek bana döndü. Ya tamam laf etmeyeceğim ama bir anda söyleyince inme indi.
O hala gülerken ben de sırıttım. Kafamı sağ omzuma doğru yatırdım. Tam gözlerinin içine bakarken dilimi tamamen dışarı çıkartıp dondurmayı uzunca yaladım. Gözlerini kısarak yaptıklarımı izledi sadece. Gözlerime bakmıyordu.
"Bu sana bir şeyler hatırlatıyor mu Tae?" Diye mırıldandım. Yolun ortasında durmuştuk da kimin umrunda?
Elin güzel yüzüne götürüp sıvazladı.
"Ölüp tekrar dirilsem yine aklımda o diz çökmüş görüntün kalır Jeon." Bir iki adımda yanıma yanaştı. Dondurma olan elimi tutup kendi ağzına getirdi. Dondurmanın üzerine dudaklarını değdirip geri çekildi. Gözlerimi kırpmadan her hareketini izledim. Dudaklarını yaladığında suratına yumruk atasım geldi.
"Şu an o güzel ağzınla neler yapmak istiyorum, bilmek ister misin?"
"Fazlasını isterim." Diye fısıldadım. Gülerek geri çekildi.
"Zamanı değil güzelim." O tüm şerefsizliğiyle sırıtırken sinirle ona baktım.
"Dondurmayı üretmek için inek mi sağdınız orospu çocukları?!"
Seokjin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
huggy ⁷ taekook
Fanfiction"...Ben senin ihtiyaçlarını karşılayayım, sen benim yönelimimi çözmeme yardım et Jeon." • "Bence kucağına çıkmalıyım Tae."