"Top topla oynuyor." Kendi espirime kahkaha atmaya başlamamla bahçedeki tüm bakışlar bana döndü. Hoseok'la dalga geçeyim derken kendimi rezil ettim ulan.
Üstelik espirime sadece ben güldüm. Namjoon hyung ve Hoseok mal mal suratıma baktılar sadece. Yüzümü buruşturdum.
"Siz ne anlarsınız. Benim mizah seviyeme erişemezsiniz zaten." Dedim kibirli kibirli.
"Jungkook, üç yıldır şu okulun futbol takımındayım ve sen üç yıldır aynı saçma espiriyi yapıp duruyorsun. Neyine güleyim orospu çocuğu." Son cümleyi bağırarak söyledi Hoseok. Sırf şu yüksek sesimiz yüzünden tüm okul bizi tanıdı zaten.
"Bazen susup öylece sizi izliyorum. Bu bile maraton koşmuşçasına yoruyor beni." Elindeki limonatadan bir yudum aldı konuştuktan sonra.
"Yaşlısın ya yetişemiyorsun hyung." Dedi Hoseok. Adam be! Ne güzel laf soktu canım.
Aradan birkaç dakika geçti. Hoseok'un futbol antrenmanının başlamasını bekliyorduk. Hoseok'un dalmış dalmış yeri izlediğini görünce ona döndüm.
"O Jimin itine hangi taraftan faul yapacağını mı düşünüyorsun?"
"En son faul yaptığında Yoongi denen herif buna doğru koşunca bu da götüne vura vura kaçtı. Sence bir daha yapar mı aynı hatayı?" Namjoon hyungun dediğimden sonra Hoseok olduğu yerde dikleşti. Ellerini masaya koyup Namjoon hyunga doğru eğildi.
"Ne var ki o ikisinin arasında? Ne diye bana saldırdı durup dururken?" Kaşlarını çatıp sorduğu sorularla gülümsedim. Ulan ibne.
"Okulun başından beri o dördü yakın arkadaş diye biliyorum sadece. Arkadaşını savunmak istemesi normal değil mi Hobi?" Namjoon hyung da anlamış olacak ki sorguladı Hoseok'u. Dördü mü? Lan Yoongi ve Jimin arkadaş değil miydi sadece?
"Hangi dördü. Yoongi ve Jimin arkadaş değil mi sadece? Ya ben bunu bile geçen hafta öğrendim zaten, ağır geliyor bu bilgi yüklemeleri bana." Sızlanarak oturduğum sandalyede tepindim.
"Seokjin, Yoongi, Jimin ve," Arka tarafımı işaret edip göz kırptı. "Taehyung."
E ama anan yani!
"Buraya gelmiyor de lütfen." Olduğum yere sinmeye çalışıp konuştum. En son o dondurma olayından sonra iki gün yüzünü görmedim. Hafta sonuydu. Kışkırtıcı hareketler yapıp sonra dalga geçmesi sinir bozucuydu ama hafta sonu mesajlaştığımız süreçte eğlenmiştim. Biraz kendinden bahsetmişti. Ben de başta öylesine geçiştirip sonradan muhabbet sarınca ondan çok konuşmuştum. Tabii bu şu an onu görmeye hazır olduğum anlamına gelmiyor.
"Gelmiyor." Ohlayıp oturuşumu düzelttim.
"Niye kaçıyorsun çocuktan? Mesajlaşırken iyiydi. Bize saatlerce cevap vermedin ulan onunla mesajlaşırken."
Hala o tuvalet mevzusundan haberleri yok. Ondan haberleri olmadığı gibi Taehyung'un sürekli bel altı konuştuğundan da haberleri yok.
Ben vereceğim cevabı düşünürken beden öğretmeni düdüğünü öttürdü. Canım adam be. Her ders defter imzalaması bahanesiyle sınıftaki herkesten kalem çalıyorsunuz falan ama iyi adamsınız. Üç tane kalemim gitti bu bahaneyle.
Öğretmen yine defteri imzalarken birinin kalemini cepledi. Ardından ısınmak için öylesine eşleştiler. Ne bahtsız ve şanssız ne cenabet insanlarmışız. Hoseok ve Jimin eşleşti.
İkisi de üç yıldır aynı mevki için yarıştıklarından sahada araları bok gibiydi ama dışarıda birbirlerini görünce selamlaşıyorlardı. Söylüyorum size. Hoseok pek normal değil.
Şimdi de sahada olduklarına göre net atışacaklar. Müneccimim ben. Atışırlar.
"Yoongi buralarda mı hyung?" Namjoon hyung sorumla olduğu yerde dikilip etrafa bakındı.
"Üçü arka masada oturmuş. Seokjin ve Yoongi hazırda bekliyor Gguk. En ufak tartışmada sahaya atlar bunlar. Hazır olalım bak Hoseok daha genç."
"Ya hyung," Elimi havada salladım. Elime hakim olmam lazım artık. "Salak salak konuşma. Bize ne Hoseok malından. Yesin dayağını."
Ah şom ağızım ah lanet müneccimliğim. Bana ne dedim ama şu an kafa kafaya olan Jimin ve Hoseok'a doğru koşan Seokjin Yoongi ikilisini görüp koşarak çitlerden atladım.
Arkadaşımı yedirir miyim size lan!
Yedirse miydim acaba?
Yedirseydim keşke.
Belki o zaman alnımın ortasına yumruk yemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
huggy ⁷ taekook
Fanfiction"...Ben senin ihtiyaçlarını karşılayayım, sen benim yönelimimi çözmeme yardım et Jeon." • "Bence kucağına çıkmalıyım Tae."