Ya ben cidden insanlardan nefret ediyorum bakın. Arkadaş edinmek zaten yorucu ve tiksindiriciyken yenilerine hiç ihtiyaç duymuyordum. Hoseok ve Namjoon hyung bana yetiyordu zaten.
"Ne diyorsun lan sen? Nerden çıktı şimdi bu? Para falan vereyim?" Gözlerini devirdi.
"Duyan da yatağıma çağırdım sanacak Jeon." Kaşlarım havalandı.
Mantıklı düşün Jungkook. Sınıfı geçmek zorundasın. Hem kavga edip bitirirsin 'arkadaşlığı' kolayca. Evet, kendimi ikna etme sürecim ve kendimle konuşmam bitince tekrar yüzüne baktım.
"Kabul."
Kağıdımı alıp bir güzel doldurdu. Öğretmen de salakmış bir bok farketmedi. Ben de onun kağıdına bakındım bir süre sonra anlamayınca kağıdın üstüne yatıp gözlerimi kapattım. Uyuyamadan zil çaldı tabii. Kağıdımı teslim edip kapıya yöneldim. Hoseok kapının karşısındaki duvara yaslanmış bana bakıyordu. Gülerek yanına ilerliyordum ki aniden önüme atlayan bedenle irkildim. Bu sınavıma yardım eden son sınıftı.
"Şimdi rahat rahat konuşabiliriz Jeon."
"Aynen ya konuşalım. Birkaç sorum var."
Hoseok'a dönüp birkaç el hareketi yapıp 'az sonra geleceğim' falan demeye çalıştım ama ne o mal anladı ne ben anlatabildim. Ağzı açık suratıma bakınca gözlerimi devirdim.
"Namjoon hyunga git geliyorum ben!" Diye bağırdım.
Son sınıfla bahçeye çıktık, çıkış kapısının yanındaki yüksek duvara oturduk. Adı neydi ya bunun?
"Adın ne?"
"Kim Taehyung." Yüzüme bakmadan konuştu.
"Tamam, niye saçma sapan bir arkadaşlık teklif ettiğini sorabilir miyim?" Dediğimde tek kaşını kaldırıp gülerek bana döndü.
"Ben, neden okulun tuvaletinde inleyerek kendini çektiğini sorabilir miyim?"
Lanet olsun ya. Cidden lanet olsun böyle şansa.
"Bu biraz fazla özel oldu sanki." Diye mırıldandım olduğum yere sinip. Böyleyim işte aslında utangaç çekingenin önde gideni olup dik dik konuşan bir salak. Rezillik diz boyu. Hala da unutmamış. Ulan kaç ay geçti üstünden.
"Amacım arkadaş olmak da değil aslında. Sorduğum sorunun cevabını öğrenmek." Omuz silkip konuştu. Derin bir oflamanın ardından konuştum. Yoksa siksem bırakmazdı peşimi. Anlatıp kurtulmak en mantıklısı çünkü zaten sadece ikimizin bildiği bir olaydı. Yani umarım öyledir.
"Bak Taehyung, sen de erkeksin. Beni anlayacağını düşünüyorum ama düşünmüyorum da."
"Ne saçmalıyorsun?" Bayık bayık baktı. Ofladım tekrar.
"Taehyung ben biseksüelim. O gün de hormon savaşları içerisindeydim ve kendimi tutamadım." Tek nefeste gözlerimi kapatıp konuştuğumda derin bir sessizlik oluştu. Sonra kahkahasını duydum. Gözlerimi kocaman açıp yüzüne baktım.
"Ne gülüyorsun be?!" Bağırışımla gülüşünü durdurdu.
"Tamam tamam." Yüzüme baktı. "Ne gördün de o hale geldin o gün?"
"Bu kadar derine inmesek?" Diye mırıldandım. Utanç verici amına koyayım. Ya da koymayayım.
"Hiç biriyle ilişkiye girdin mi?" Ya bu ne salak salak sorular. Tabii ki de...
"Hayır." Bu sefer o gözlerini pörtletip bana baktı.
"Şaşırtıcı. Yakınlaşmadın da mı?"
"Ya sen ne didikliyorsun beni? Öğrendin bitti işte."
"Sorularıma cevap ver Jeon. Gidip sınavı ve tuvalette olanları herkese anlatmamı mı tercih edersin?" Oldukça ciddi sesi ve ifadesiz bakışlarıyla konuşmuştu. Yutkundum. Az önce ciddilikten o kadar uzakken niye şimdi ciddi ciddi konuşuyoruz biz ya.
"Neden bu kadar ilgileniyorsun?" Omuz silkti.
"Eğlenceli."
"Yakınlaşmadım da sevişmedim de öpüşmedim de. Hiçbirini yapmadım çünkü insanları sevmiyorum ve sevmediğim insanlarla temas etmekten nefret ediyorum. Oldu mu?"
Kıkırdadı.
"Sana mesaj atarım Jeon." Oturduğumuz duvardan atlayıp yürümeye başladı.
"O niye ya?" Diye bağırdım arkasından.
Net! Bakın net bu gerizekalının tek amacı benimle uğraşmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
huggy ⁷ taekook
Fanfiction"...Ben senin ihtiyaçlarını karşılayayım, sen benim yönelimimi çözmeme yardım et Jeon." • "Bence kucağına çıkmalıyım Tae."