"Bir saattir oyunum tüm hikayesini, içeriğini, nasıl oynandığını, kırdığım rekorları anlattım. Taehyung, cidden ilgini çekmedi mi ya?"
"Taehyung mutfaktan domates, biber, yağ, tuz, peçete getirsenize." Seokjin bağırınca ayağa kalktı. Ben de onunla birlikte kalkıp yürümeye başladım.
"Yani hiç ilgimi çekmedi diyemem. Oynamak lazım."
"O yüzden anlattım ya zaten. Beraber oynayalım diye." Mutfaktan içeri girince sırıtarak arkasını döndü.
"Beraber oynayalım diye?"
"Hı hı." Hızlı bir iki adımda dibime girdi. Ellerini belime koyup kendine çekti. Başlıyoruz gençler.
"Bugün çocuk gibisin Jeon." Kaşlarımı kaldırıp tip til baktım.
"Derken?"
"Çok sevimlisin. Sabahtan beri bıdı bıdı konuşuyorsun. Enerjin hiç bitmedi." Yüzünü yüzüme yaklaştırıp dudağıma minik bir öpücük kondurdu. "Ve bu çok sevimli."
Gülmeden durmaya çalıştım. Dursana lan! Ağzımı tutamıyorum arkadaşlar.
"Çocuklar bahçede." Diye mırıldandım. E evet yani hepsi bahçede yemek derdindeydi. Pardon, Hoseok ve Jimin top oynuyorlar.
"Öyle." Yüzünü tekrar yaklaştırdı. Durur muyum? Durmam.
Yanaklarından tutup dudaklarımızı birleştirdim. Birkaç saniye içinde hararetlenen öpüşmemizle onu ittirerek yürümeye çalıştım. Buzdolabına çarpan sırtıyla aniden dilimi ısırdı. Ne yapıyorsun lan?
İster istemez yüksek sesle inlediğimde güldü. Dudaklarımız birbirine yapışık olduğundan dolayı görmesem bile yaptıklarını hissedebiliyordum. Dudaklarımızı ayırıp yüzüme baktı.
"Yakalanmak mı istiyorsun, Jeon?" O fısıldadıkça neler hissettiğimi biliyorsunuz. Tekrarlamama gerek yok.
"Fark etmez, Tae. Daha ileri bile gidebilirim." Gülerek konuştum. Benim bu şekilde konuşmamın onu çok fazla tahrik ettiğinin farkındaydım. Her seferinde kendisini geri çekmeye zorluyordu. Çek diyen mi var Taehyung?
Evet bu sefer çekmedi. Belimdeki ellerini kullanarak yerlerimizi değiştirdi. Farklı bir pozisyonda.
Yüzüm buzdolabına, sırtım ona dönüktü. Bedenini tamamen bana yaslayıp enseme nefesini üfledi. Kıkırdadım. Çok gıdıklanıyorum ensemden.
"Ne yapıyorsun Tae?"
Gıdıklandığım için omzumu kaldırmıştım. Sesini çıkartmadı. Eliyle omzumu indirdi. Tekrar açığa çıkan boynumda hissettiğim dudakları yüzünden ani bir refleksle geriye çekildim. Bedenlerimizin daha çok temas etmesiyle sesli bir nefes verdi. Tek kolunu belime sarıp kendine çekti. Boynumu öpmeye devam ediyordu. Boyun fetişi var bence. Sonra o dili...
Dilini hissettiğimde -bu sefer isteyerek- kendimi ona sürttüm. Öpüşlerinin arasından hırıltısını işittim. O da geri durmadı. Kendini bana daha çok yasladığında zevkten gözlerimi kapatıp başımı yukarı kaldırdım."Tae." Belimdeki eliyle kendi elimi birleştirdim. "Keşke şu an tek olsaydık."
"Ulan domates mi yetiştiriyorsunuz siktiğimin mutfağında?" Seokjin'in bağırışını yakından duyunca göt korkusundan hızla birbirimizden ayrıldık. Büyümüş gözlerimle Taehyung'a baktım. Sonra ödüllük performansıma başladım.
"Salak mısın Taehyung?!" Bağırışımla Taehyung şoka uğradı. Anlamadı, yazık. O sırada Seokjin mutfağa girdi.
"Sana bir oyun önerdim alt tarafı. Bu kadar laf etmene ne gerek var? Arkadaş olmaya çalışıyorum sadece. Ben de insanım ya!" Bağırarak mutfağın çıkışına ilerledim. Daha gerçekçi olsun diye Seokjin'e bakarak konuştum. O da açık ağzıyla bana bakıyordu. İnanmış lan.
"Bu arkadaşının insanlıktan anladığı yok. Sonra bana laf ediyorsunuz tersliyorum diye." Tekrar bağırıp mutfaktan çıktım.
İşlem tamam arkadaşlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
huggy ⁷ taekook
Фанфик"...Ben senin ihtiyaçlarını karşılayayım, sen benim yönelimimi çözmeme yardım et Jeon." • "Bence kucağına çıkmalıyım Tae."