41 • hardcore but 4 skool

172 17 63
                                    

"Okulu deli gibi astık, bu devamsızlıkla sınıfta kalmazsak iyidir." Elindeki meyve suyunun sonunu sömürmeye çalışmadan önce konuştu Seokjin.

"Kahvaltı da yapmadım deli gibi açım ben." Namjoon Seokjin'in elindeki meyve suyuna uzanırken mırıldandı. Aç Seokjin vermedi tabii.

Okul kapısından gireli iki dakika bile olmamıştı. İçeri girmez çocuklarla karşılaşmıştım. Taehyung da dahil hepsi vardı. Görmek istemediğimden dolayı moralim iyice düşmüş, yüzüne bile bakmamıştım. Onun kaçamak bakışları üzerimdeydi.

Okul binasının girişindeki merdivenlerde Hoseok, Yoongi ve ben oturmuştuk. Diğerleri karşımızda dikiliyordu.

"Dün Yoongi'nin yanında kaldın kesin, şerefsiz." Hoseok gülerek Jimin'e tekme attı. Vurmadan, hakaret etmeden, laf sokmadan iletişim imkansız.

"Kıskandın mı ciciş?" Göz kırparak parmağını Hoseok'un omzuna koydu. Bu ikisinin iletişimi çok eğlenceli oluyordu bazen. Bazen yani. Taehyung'un bakışlarının kaçamaklıktan direkt öküz bakışına geçtiğini fark ettim. Fark edilmeyecek gibi de değildi.

"Elini götüne sokarım demek isterdim Jimin," Gülerek Jimin'e baktı Yoongi. "Ama bilirsin ben-"

"Tamam sus." Jimin lafını bölünce koca bir kahkaha attı.

"Kıskanç değilim diyecektim." Dik bakışlarına dayanamayarak Taehyung'a döndüm. Tek kaşımı kaldırıp tüm ciddiyetimle suratına baktım. Kaşları çatıktı. Biz onunla bakışırken çocukların sessizce bizi izlediğini Seokjin bağırana kadar anlamadım.

"Ay yeter!"

"Kook, konuşsana artık." Aynı sert bakışlarımı Namjoon hyunga çevirdim.

"Ne konuşacağım hyung? Bu konu sizi ne ilgilendirir?" İki gündür tek bir an bile kendimden başkasını düşünemedim. Bu söylediklerimin onları kıracağını hiç düşünemedim. Asıl düşüncelerimi dile dile dökmemiştim. Kalbim kırık ve ben ilk defa mantıklı düşünüp doğru çıkışı bulamıyorum diyemedim.

"Derdin benimle Jungkook. Onlara saldırmanın anlamı ne? Ne olduysa söyle artık." Kendimi tutamadan büyük bir kahkaha attım. Yanımdaki çantamı alıp taktım. Önümdeki üç basamağı inip Taehyung'un tam karşısında durdum.

"Haklıymışsın Taehyung." Kafamı sol omzuma yatırıp gülümsedim. "Aptalın tekiymişim. Bir daha görüşmeyelim böylece seninle olan derdim de ortadan kalksın."

Arkamı dönüp merdivenleri çıktım.

"Daha doğru düzgün konuşmuyorsun bile. Neyi telafi edeceğimi bilmiyorum." Diye bağırdı arkamdan. Sahiden bilmiyor muydu? Buna inanmamı mı bekliyordu?

"Yeter Taehyung. Eminim görüşmen gereken başka kişiler vardır." Diye bağırdım okul bahçesinin doluluğunu önemsemeden.



"Aptal orospu! Sormaya korkuyorum." Hoseok kafama şaplak atınca gözlerimi telefonumdan ayırdım.

Okey oynuyordum.

"Ne öğreneceksin Hoseok? Zaten biliyorsun olanları." Diye mırıldandım. Ona kızmak bile gelmiyordu içimden.

"Ne? Anlatmadığın şeyi nereden bileceğim?" Diye sordu şaşkınlıkla. Kızmak bile gelmiyordu dedim beş saniye önce ama tüm sinirim tepeme çıktı. Oturduğum yerde ona döndüm. Teneffüs zili çalmıştı ancak dışarı çıkmamıştık.

"Sahiden bilmiyor musun Hoseok? Gözlerinle gördüğün şeyi inkar mı edeceksin? Taehyung senin için benden daha mı önemli?" İstemsizce sesim yükselmişti. Sınıftakilerin bakışları bize döndü. Umursamadan onun yüzüne bakmaya devam ettim.

huggy ⁷ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin