Merhabalar sevgili HKG sakinleri
Sizin de mahvolacağınız bir bölümle geldim 😈
O zaman nefesleri tutun ve okumaya başlayın. İyi okumalar ♡
____
Bölüm 9| Mahvoluş
"...Nefesimi tuttum, bir daha hiç yaşamayacakmışım gibi..."
(Hayal Su'yun anlatımıyla)
İş bulmak için Aydın ve Çiçek, Umut ve Rüya grup olarak ayrılmıştı. Bende Güven Can ile kalmıştım. Onun zaten bir işi vardı, benim ise herhangi bir işe ihtiyacım yoktu. Güven Can eve gitmek istediği zaman onu durduran bendim. Şimdi düşünüyorum da neden eve gitmesine engel oldum? Neden bir an için onunla gezmenin güzel olacağını düşündüm?
Aklımdaki düşünceler bitmek bilmiyordu ancak bitmeyen tek şey düşüncelerim değildi. Gruplara ayrıldığımızdan beri yürüyorduk ve bu yürüyüş nedense bir türlü bitmiyordu.
Ayaklarımı hissetmiyorum.
"Güven Can artık dinlenebilir miyiz?" Dediğimde sesim yorgun çıkmıştı. Ben yeni yürümeyi öğrenen bir bebek gibi adım atarken Güven Can ilk baştaki temposundan ödün vermiyordu. "Daha yeni başladık." Dedi umursamaz bir tonda. "Ama ben çok yoruldum." Dedim. Sessiz kaldı.
Hain Güven Can.
"Bak bir saatten fazladır yürüyoruz. Artık nefesim tükendi. Anlıyor musun? Tü-ken-dim. Yo-rul-dum. Nefessiz kalmaya başladım artık. Hani gezecektik? Aynı mahalle de dönüp duruyoruz." Söylediklerim onu hiç ilgilendirmiyormuş gibi hafif tempolu koşusuna devam etti. Bende bir yandan ona yetişmeye çalışıyor, diğer yandan kendimi ifade etmeyi deniyordum. Ama nafile.
"Bu mahalleden sıkıldıysan diğer mahalle de yürüyelim." Gerçekten onca dediğim şeyden sadece mahalle olayına takıldığını anlayamıyorum. Dinlenelim diyorum, bunda anlamayacak ne var ki?
Az önce söylediklerine göz devirip "Yürümeyelim." Dedim her heceye vurgu yaparak. "Dinlenelim."
Olduğu yerde durdu ve yüzüme baktı. Bende yürümeyi kesip nabzımın normale dönmesini beklerken ona baktım. "Dinlenmek için sadece bir dakikan var." Dedi hızlı nefeslerinin arasından. "Sonra tekrar yürüyüş."
HAYIRRRRR!!!
"Ama ya." Dedim isyan bayrağını kaldırarak. Şuan oturup dinlemek istiyorum ama kaldırım pistir şimdi. Hızla cebime attığım ıslak mendilden beş tane çıkarıp kaldırımın bir kısmını sildim ve sildiğim yere kendimi attım. "Of çok yoruldum, bittim, öldüm, tükendim, eridim." Diye mırıldanırken sesimi yüksek çıkarmaya çalışmıştım. Duysun da azcık merhamet duygusu işlesin diye.
"Çok mu yoruldun?"
Başımı hafif kaldırıp baktığımda Güven Can'ın o simsiyah gözleri ile buluştu açık kahve gözlerim. Dudak kıvrımlarından anladığım kadarıyla kendini gülmemek için zor tutuyor gibi duruyordu. "Evet." Dedim sesimi üzgün çıkarmaya özen göstererek.
"Sahil kenarına az bir mesafe var istersen orada dinlenebilirsin."
Hızla oturduğum yerden kalktım ve şaşkın gözlerle Güven Can'a baktım. Benim kulaklarım yanlış mı duymaya başladı yoksa o az önce dinlenmem için bir seçenek mi sundu?
"Ne dedin sen?" Dedim.
"Yazık beyninde hasar var herhalde." Bu cümleyi öyle kısık söylemişti ki zor duymuştum. "Anlamadım??!!" Dedim az önce söylediğine hitaben. "Az ileri de diyorum sahil var. Anladın mı? Sahil. Yoruldum diyorsun ya sen hani, dinlenmek istiyorsun ya. Heh işte onun için orada dinlenebilirsin." Sesi Bu sefer daha yüksek çıkmıştı ama sinirli falan değil aksine oldukça keyifliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal Kurmak Güzeldir ✅
Teen Fiction"hayal kurmayı sevenlerin ve peşinden gidenlerin hikayesi " Hayallerinin peşinden giden 6 gencin beklenmedik bir anda karşılaşması sonucu oluşan yeni hayallere ortak olmak isteyenleri hikayemize bekliyoruzzzz. Gelin hep beraber hayal kuralım. Ne d...