Devam...
"
Bölüm 26|Anılar
"...hayaller sadece geleceği şekillendirmek için değildi, geçmiş içinde hayal kurulabilirdi..."
Eğlence neydi? Ne yaparsak eğlenirdik ya da bir insanın eğlendiğini nasıl fark ederdik? Eğlenen her insan güler miydi, ya da gülen her insan eğleniyor muydu? Geldiğimiz yeri incelerken aklımdan bunlar geçiyordu çünkü çoğu insanın eğlence amaçlı geldiği bir yerdeydik.
Lunaparkta.
Buraya gelmek bir anımın aklıma gelmesine neden oldu. Dudaklarım benden istemsiz yukarı kıvrıldığında bir an için geçmişe gitmek istedim.
"Gülüyorsun," dedi aşık olduğum o ses. Sesindeki heyecan verici tını uzun zamandır gülmediğimi kanıtlar gibiydi. Bir insan günde kimbilir kaç kez gülerken ben iki yılın sonunda gülümsemiştim ve bu sevdiğim insanı da mutlu etmişti.
Mutluluk gerçekten insandan insana geçiyordu ama bu mutsuzluğun geçmeyeceği anlamına gelmiyordu.
"Evet," diye onayladım onu. "Hayatımda sadece bir kez lunaparka gitmiştim ve orada da bir olay olmuştu. Güzel bir anıydı... Aklıma o geldi."
"Anlatmak ister misin?"
Anlat der gibi bakıyordu.
"Dinlemek ister misin?"
Lütfen dinle der gibi bakıyordum.
Başını olumlu anlamda salladığında dönme dolabı işaret ettim. Ne demek istediğimi anlamış olacak ki jeton almaya gitti. Kısa bir bekleyiş sonrası dönme dolabın kabinlerinin birinde yerimizi almıştık. Başımı Umut'un göğsüne yasladığımda kolunu omzuna atıp beni kendine çekmişti.
"Sendeyim." Dediğinde gözlerimi kapatıp anlatmaya başladım. Hayalini kurarak anlatacaktım. Çünkü hayaller sadece geleceği şekillendirmek için değildi, geçmiş içinde hayal kurulabilirdi.
(6 yıl önce)
Ben deniz Rüya Karabulut. 14 yaşındayım. Kimine göre büyümüşüm ama kendimce ben hâlâ çocuğum.
Saat gece yarısını geçmişti. Herkes yataklara girdiğinde ve hizmetli abla ışıkları kapatıp mesaisini bitirdiğinde bizim mesaimiz başlamış oldu.
Korkmayın, çok delice değil bu yaptığımız. Alt tarafı yurttan kaçıp kapanan lunaparkı kendimiz için çalıştıracağız.
Yurdun mutfak kapısına ulaştığımda cebimden telsizi çıkarıp konuştum. "Robotop ve muzlu ekmek nerdesiniz?" Cevap gelmeyince tekrar konuştum. "Kremalı rüya konuşuyor, robotop ve muzlu ekmek geldiniz mi?"
Bir cızırtı sonrası muzlu ekmekten cevap geldi. "Bahçe duvarının hemen arkasındayız."
"Geliyorum."
Koca telsizi cebime koyup bahçeye çıktım. Bu telsizleri de karakola düştüğümüz zaman ödünç almış olabilirdim. Ama geri vermek nasip olmadı.
Karakola neden mi düştük? Sanırım bunu başka zaman anlatmalıyım.
Bahçe duvarına ulaştığımda üstündeki iğneli tellere bakıp pis pis sırıttım. "Sizden korkmuyorum." Dedim sanki savaşa çıkacakmış gibi. Can yani bizim diyişimizle Robotop getirdiği battaniyeyi Ece yani muzlu ekmeğin getirdiği merdiven yardımıyla tellerin üstüne örttüğünde işim kolaylaşmıştı. Duvara tırmanıp tellerin üstünden yere atladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal Kurmak Güzeldir ✅
Novela Juvenil"hayal kurmayı sevenlerin ve peşinden gidenlerin hikayesi " Hayallerinin peşinden giden 6 gencin beklenmedik bir anda karşılaşması sonucu oluşan yeni hayallere ortak olmak isteyenleri hikayemize bekliyoruzzzz. Gelin hep beraber hayal kuralım. Ne d...