Bölüm 15| Kurtuluş

14 5 11
                                    

Medya; temsili Hurşit Özdemir.

5 günde size bölüm attım kıymetimi bilin nzbakvxkahziöbxiansw

İyi okumalar ♡

___

Bölüm 15| Kurtuluş

"...Asıl kurtuluş mücadele etmeden kazanmak değildir, kaybedeceğini bile bile mücadeleye devam etmektir..."

(Rüya Karabulut'un ağzından)

Bir vardım sanki bir yoktum. Bir bataklığın içine düşmüş gibiydim. Şu an neredeydim, ne yapıyorum hiçbir fikrim yok... Aklım darmadağın bir durumda. Başım patlayacakmışcasına ağrırken göz kapaklarımı aralayıp bulunduğum ortama bakmaya çalıştım. İlk başlarda bulanık görüp algılayamadığım yerin görüş açım düzeldiğinde bir oda olduğunu fark ettim. Pencere hiç yoktu, sadece bir kapı vardı ve o da kilitliydi. Rutubet kokan bu yerin havası ve duvarların gri renk olması nefes alışverişimi zorlaştırdı. Kapalı ve havasız ortamlarda hep böyle olurdum. Oksijen olmadığı için sanırım.

Bulunduğum duruma göz gezdirdiğim zaman bir sandalye de ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde durduğumu fark ettim. En son Umut ile parkta konuşuyorduk. Barışmıştık. Sonra... sonra Umut bir kafeye götürüp kahve ısmarlamıştı. Eve doğru yürümeye başladığımız çat pat aklımda ama gerisi yok.

Biri bizi kaçırmıştı.

Peki Umut neredeydi? İyi miydi?

Kafamı kurcalayan sorular zincir gibi çoğalırken o zinciri bölebilecek tek şey cevaplardı.

Peki şimdi ne olacaktı?

Öldürülcek miyim?

Peki diğerleri ne durumda? Aydın, Çiçek, Güven Can, Hayal Su...

Gelen anahtar sesi ile bakışlarım aniden kilitli demir kapıyı buldu. Kilidin açılma sesi ve kapının aralanırken çıkardığı gıcırtılar korku filmlerinde ki sahneleri aratmıyordu.

Peki ne hissetmem gerekiyordu? Korku mu?

Kabul, korkuyorum. Ama kendim için değil, edindiğim gerçek dostlarım içim korkuyorum. Onlara bir şey olacak diye korkuyorum.

Hemen dolan gözlerim yüzünden içeri girenlerin süiletini görebildim. Görüş açım yavaş yavaş netlik kazanmaya başladığında gördüğüm yüzü daha önce hiç görmediğimi fark ettim.

Tanımadığım biri beni neden kaçırdı ki?

Ya o beni tanıyorsa?

Sanmıyorum.

Gözlerim bir an olsun siyaha bürünmüş yaşlı ama korkutucu bakan adamdan ayrılmazken o da beni süzüyordu ve bu çok rahatsız edici bir duyguydu.

Uzun süren bakışmanın ardından ilk konuşan o oldu. "Rüya Karabulut." Dedi sert ama tok sesi. Sesi de hiç tanıdık gelmiyordu.

Ne derdin var benim bey amca?

Bey amca da pek olmadı gibi ama neyse şuan bunu düşünmek için uygun bir zaman değil.

"Sen beni tanımıyor olabilirsin ama ben seni tanıyorum." Birkaç yavaş adımla sol tarafıma geldi. Bu sefer bana bakmazken benim gözlerim onun üzerinden ayrılmıyordu. "Hatta şunu söylemeliyim ki..." Derken sağ tarafıma ulaşmıştı. "Seni uzun zamandır arıyordum." Bu sefer önümde durmuş ve tam gözlerimin içine bakıyordu.

Hayal Kurmak Güzeldir ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin