Her insan gibi benimde duygularım vardı. sevinebiliyordum, üzülebiliyordum sinirlenebiliyordum, mutlu olabiliyordum. Sadece duygularımın yüzüme vurmasına engel oluyordum.
Fakat şu an da durum biraz farklıydı, o kadar şaşırmıştım ki, eminim yüzümde şoka uğramış bir ifade vardı.
Ben düşüncelerle oyalanırken bir elin kolumu sarsmasıyla kendime geldim.
"Söyle ne oldu ona? kız kardeşime ne oldu? Sen mi yaptın? doğruyu söyle"
Beste Cihangir'in kız kardeşi miydi?
Bu şekilde yüzüme bağıran kişi Cihangir Atabeyli idi. Fakat haberi yoktu eğer biraz daha kolumu tutmaya devam ederse kriz geçirecektim. İçimden yardım çığlıkları atarken, kolumu sertçe kendime çektim, sinirden yüzümdeki yara bile gerilmişti. O kim oluyordu ki benim kolumu tutup, hadsiz ce bana bağırabiliyordu? Maden adam gibi sormuyor bende asla açıklama yapmayacaktım.
"Teşekkür etme şekliniz böyle sanırım Cihangir Bey, ne demek rica ederim!"
Cihangir Atabeyli hala bana nefretle baksa da bu bakışlar beni zerre kadar ilgilendirmiyordu. Meryem hanım oğlunun kolunu tutup kendine çevirdi.
"Cihangir, oğlum kendine gel, Beste deminden beri anlatmaya çalışıyor, saçmalama istersen" dedikten sonra Cihangir bey bana doğru tekrar hamle yapmıştı ki Faruk bey önüme geçerek sözü devraldı ve oldukça sert bir uslupla oğlunu durdurdu .
"Cihangir kendine gel. Karşında bir hanımefendi var, anlamadan dinlemeden nasıl böyle hadsiz ce davrana bilirsin" Faruk bey gerçekten öfkeli görünüyordu. Babasının sözlerinden sonra geri adım atan Cihangir Atabeyli bana hiç bakmadan kardeşinin yanına gidip sarıldı.
"Bir tanem ne oldu anlat hadi bana"
Beste hala titreyen vücudu ve sesi ile konuşmaya başladı.
"A-a-abi ban-a iki tane a-adam sal-dır-dı a-ama beni O kurtardı"
Cihangir Atabeyli ilk önce kardeşine şaşkın şaşkın bakmış ardından bana doğru dönmüş ve mahcup bakışlar atmaya başlamıştı onu şu anda umursamıyordum. Benim için önemli olan şey Beste'nin iyi olmasıydı.
Yavaş adımlarla Beste'nin yanına gittim ve mesafeli sesimle konuşmaya başladım.
"Beste daha iyi misin?"
Beste evin çalışanlarının getirdiği sudan bir lokma aldı ve daha sakin sesiyle konuşmaya başladı.
"İyiyim, teşekkür ederim"
Kafamı önemli değil dermişçesine salladım, ardından Meryem hanım ve Faruk beye selam verip bahçeden çıktım. Tam karşı yola geçecektim ki adımın seslenmesiyle duraksadım.
"Almira, sen Cihangirin kusuruna bakma kızım. Konu beste olunca gözü hiçbir şey görmüyor. Besteye yardım ettiğin için sana minnettarım."
Onu anlıyordum oğlunun tavrından dolayı mahçup olmuştu ama özür dilemesi gereken o değildi, bu yüzden ses tonumu elimden geldiğince yumuşak tutmaya çalışarak " Önemli değil Beste iyi olsun yeter" dedim. Gitmek için arkamı dönecekken Meryem hanım tekrar lafa girdi.
"Senin içinde bir sakıncası yoksa bana telefon numaranı verir misin?"
Bu soruyu soran Meryem hanım idi. İyide bu kadın şimdi benim telefon numaramı neden istiyordu ki?. Merakıma yenik düşerek sorumu sordum.
"Neden?"
Kadın sanki benim böyle dememi bekliyormuş gibi yüzünde anlayışlı bir ifade vardı. Sakin ses tonuyla konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARALI GEÇMİŞ
Novela JuvenilAlmira yaralıydı. Yaraları ruhundaydı. Yaraları bedenindeydi. İnsanlara güvenmiyordu. Sertti, duygusuzdu, umursamazdı, Geçmişinde yaşadıkları onu bu hale getirmişti. Almira geçmişinden kurtulamamıştı. Geçmişi sanki bir girdaptı. Sonra hayatına bir a...