30. BÖLÜM

709 10 8
                                    

  Geç kalınan bir bölüm daha😬

    

            Malum dersler olunca bölümlerde geç geliyor 🤭

          Olaylar biraz hızlı gelişsede bundan sonra biraz daha ağırdan alıcam🥑

            Hayde başlayalım. İyi okumalar👈

   
        Asel
     

        Aradan kaç saat geçmiş bilinmez ama hala bir hareketlilik yoktu. Arada bir hemşireler çıkıyordu ama onlarda hiç bişey söylemiyordu. Herkes perişan içindeydi en çokta Karan. Onu böyle görmek içimi acıtıyordu, ancak elimden hiçbir şey gelmiyordu yanında olmaktan başka. Bir yanım kavuşacak olmamız için mutlu olsa da diğer yanım acı içinde kıvranıyordu.

            Karana baktığımda kafasını omzuma koymuş sessizce ağlıyordu. Dayanamıyordum işte onu böyle görmeye dayanamıyordum. Bir şey yapmalıydım her ne olursa olsun onun ağlamasını istemiyordum. Onun güçlü olması gerekiyordu. Elimi Karan'ın yanağına koydum. "Karan ağlama lütfen" dedim sessizce. "kim yaptı bunu Aymira kim?" dedi isyan edercesine. Herkesin kafasında bu soru vardı kim vurmuştu? "bilmiyorum canım ama elbet ortaya çıkacak. Ama lütfen böyle yapma senin güçlü olman gerekiyor" dedim.

           Kollarını sıkıca belime sardı. "onu bulucam söz veriyorum baba" dedi ağlamaklı sesiyle. "Karan baban, babamız iyi olacak" dedim. Karan dediğime takılmış olacak ki aynı şeyi söyledi "babamız" dedi. Evet artık o ikimizin babasıydı.

        Ameliyathane'nin kapısı açılmıştı. Doktorun çıktığını görünce herkes ayaklanmıştı. "Davut beyin yakınları sizsiniz herhalde?" dedi doktor bey. "evet biziz" dedi ırmak ağlamaklı sesiyle. "ameliyat iyi geçti ancak her hangi bir şeye karşı yoğun bakıma alıcaz. Şimdiden geçmiş olsun." dedi ve gitti. Arınç ile birbirimize bakıp sıkıca sarıldık. "iyi olucak demiştim" dedim.

         Davut amcayı yoğun bakıma almışlardı. Arınç camdan babasını izliyordu. Her ne kadar güçlü durmaya çalışsada gözlerinden ne kadar tedirgin olduğu belli oluyordu. Herkes bir tarafa oturmuş perişan haldeydi. Zenan teyze biraz kötüleşince onu eve götürmüşlerdi. Şimdi sadece berzan abi, ırmak, Arınç ve ben vardık. Bizimkileride ben yollamıştım. Gereğince kişi zaten vardı, kalabalığa ihtiyaç yoktu.

         Arınç yanıma gelip oturdu. Gözleri kırmızıydı, "Arınç hava alalım mı biraz?" dedim elini tutarak. "olur hadi gel" dedi ayağa kalkarak. Beraber ele ele tutuşup asonsöre bindik. Sessizdi, konuşmuyordu bütün acısını içinde yaşadığına adım kadar emindim. Ama böylede olsun istemiyordum bütün her şeyi benle paylaşsın istiyordum.

      Asansörden inip bahçeye çıktık. Boş banklardan birine oturduk. "Arınç iyi misin?" dedim merak edercesine. Bana dönüp gözlerimin içine baktı. Elliyle yanağımı okşamaya başladı. "iyiyim bitanem" dedi tebessüm ederek. "sen iyiysen bende iyiyim" dedim tebessümüne karşılık gülümsedim. "sen hep iyi ol aselim" dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım.

        O benim şu kısacık zamanda her şeyim olmuştu. Aramızda her ne geçtiyse hepsini unutup yeni bir sayfa açmıştık. Belkide buraya dönmek benim için en büyük doğruydu. Gelmeseydim Arınç'ı tanıyamayacaktım.

        Hava çoktan kararmış ve biz hala Arınç ile bankta oturuyorduk. O kadar çok gelen ve giden vardı ki insanların ne kadar derdi var diye düşünmeden edememiştim. Belkide onların içinde hayalleri olduğu halde vazgeçmek zorunda kalanlar bile vardı. Bu yüzden hastaneleri hiç sevmezdim, kokusu bile insanı rahatsız edici derecedeydi.

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin