10.BÖLÜM

676 15 0
                                    

Bölüm şarkısı Jung Kook- Nothing Like Us

      Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım "açıkçası bu konuyu hiç düşünmedim"dedim durgunca bütün gözlerin bana döndüğünü biliyordum. Ağzımdan her çıkan kelime onlar için önemliydi özellikle dedem için önemliydi. Dedem araya girerek konuşmaya başladı "aslında biz daha önce Rıfat ile konuştuk ama bu konuyu burada da açmak icap eder"dedi dedem.

    İşte asıl mesele şuan başlıyordu "biz düşündük taşındık Asel ile Göktuğ oğlumuzu evlendirelim"dedi dedem kafamı kaldırıp etrafıma bakmak bile istemiyordum. Bu evlilikten emin değildim tanımadığım biri ile evlenmek çok garipti. Her şey çok ani gelişiyordu buradan gitmeyi düşünen ben şimdi evlilik hakkında bissürü şey düşünüyordum.

     Annemin sesi kulaklarıma doldu "tabi Asel isterse çocuklar tanışsın anlaşsın ondan sonra ne gerekiyorsa yaparız"dedi annem demek ki haberleri vardı. Kafamı kaldırıp karşımdaki kişiye baktım. Yüzünde tek bir mimik oynamamıştı demek ki bu konuyu daha önceden biliyordu. Dedem dizime dokununca kafamı çevirdim. Daha fazla dayanamadım bu konu iyice canımı sıkmıştı. "Kusura bakmayın ama ben evlenmeyi düşünmüyorum kimseye umut vermek istemem izninizle"dedim ve hemen ayağa kalkıp merdivenlerden inmeye başladım.

    Arkamdan gelen seslere aldırmadan koşarak konaktan çıktım. Uzaklaşmak istiyordum boğuluyordum burada artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Tam bir ay olmuştu ve hiç bir haber yoktu benim canım acırken bu konu iyice canımı acıtmıştı. Hızla konaktan uzaklaşıp bir umut belki görürüm diye o konağa doğru yürümeye başladım. Ne kadar onu affetmicek olsam da iyi olduğunu bilmek istiyordum.

    Her şey film şeridi gibi gözümün önünden gelip geçiyordu. O gece ki bakışları, bağırışları en acıtan yanıda buydu ya nedeni belli olmayan sebepten bağırması ve bunu herkesin içinde yapmasıydı. Konağın tam kapısının önünde durdum Allah'tan kapıda korumalar yoktu. Bunu avantaj bilip etrafı inceledim. Derin bir nefes alıp kapıya yaklaştım. İçeri girmek için hazır mıydım bilmiyordum. Bir ay sonra onu görmek benim için neyi değiştirecekti bilmiyordum.

    Yavaşça kapıyı ittirip içeriye adım attım. Avluda kimseler yoktu, yavaşça ilerleyip tam avlunun ortasında durdum. Yukarıdan gülme sesleri gelince merdivene doğru yöneldim. Yavaşça çıkmaya başladım. Gittikçe içimi huzursuzluk kaplıyordu. Belkide onu görmeye hazır değildim. Balkona gelince hiç beklemediğim bir manzara vardı karşımda demek ki huzursuzluk nedenim buydu.

    Zenan teyze ve Davut amca yoktu ama olsa da bişey değişmezdi. Irmak, amcasının kızı derya ve oğlu Hakan oturmuş oyun oynuyorlardı. Peki asıl merak edilen kişi mi ne yapıyordu? Koltukta oturmuş boşluğa bakıyordu. Kolunun teki askıdaydı. Yüzünün belirli yerlerinde çizikler vardı ve eskisi kadar canlı olan o yüzünden eser yoktu.

     İsmim kulaklarıma dolunca kendime geldim "Asel"dedi aşina olduğum bir ses hemen kafamı çevirdim herkes hayretle bana bakıyordu. "B-ben şey"dedim kekeleyerek diyecek hiç bir şey bulamıyordum. Onu görmeye geldim demeye gururum el vermiyordu. Ondan nefret eden ben şimdi onu görmeye gelmiştim. Bunu kabullenemezdim.

     Hızla arkamı dönüp yürümeye başlamıştım ki kolumu biri tuttu. "Asel bir daha gelme lütfen biliyorum ben senin en yakın arkadaşınım ne zaman ihtiyacın olursa ara ama buraya gelme lütfen senden tek ricam bu"dedi ırmak sözleri bende bıçak etkisi yaratmıştı. Haklıydı ne hakla gelmiştim bu konağa kimdim ben neyleri oluyordum. "O artık nişanlı"işte bu cümle son noktaydı.

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin