1.BÖLÜM

2.4K 42 3
                                    

Bölüm şarkısı David Guetta-Titanium

Asel KORKMAZ

Sonunda huzur bulduğum yere gelmiştim. Mardi'nin o muhteşem kokusunu dolusuyla içime çektim. İki sene boyunca Ankara'da üniversite okumuştum ve Mardin'i çok özlemiştim. En çok da aileme özlem duymuştum, arada bir görüntülü konuşsak da yanlarındaki gibi olmuyordu. Konağa gittiğimde onları büyük bir sürpriz bekliyordu çünkü benim geleceğimden haberleri yoktu. Şimdiden yüz ifadelerini merak ediyordum.

  Havaalanın'dan çıkıp hemen bir taksiye bindim. "Korkmazlar'ın konağına lütfen"dedim. Buradaki herkes bizim konağı bildiği için şoförde kafasını sallamıştı.

  Dedem büyük bir iş adamıydı babaannem ölünce dedem her gün erken saatlerde kalkıp şirkete giderdi. Yaşı ne kadar ilerlesede 'ölene kadar şirkete gideceğim' diyordu. Tabi birde dedem büyük aşiretlerden biriydi, bu yüzden bizi tanımayan yoktu. Aslında bu güzel bir şey değildi herkesin gözünün önünde olmak insana çok garip bir his veriyordu.

   İşte evime gelmiştim, konak yine aynı ihtişamıyla gözler önündeydi. Şoföre parayı verip taksiden indim. Kapıdaki korumalar beni görünce gülümseyerek selam verdiler. İsminin Halil olduğunu bildiğim hemen bagajdan bavulumu aldı "hoşgeldin hanım ağam"dedi tebessüm ederek, aslında bana böyle seslenmemeleri için çok kez uyarmıştım ama saygıdan dedikleri için bir türlü vazgeçiremiyordum.

  "Hoşbuldum Halil abi bizimkiler içeride mi?"dedim heyecanla oda heyecanımı anlamış gibi gülerek kafasını evet anlamında salladı. Bavulumu alıp kapıdan içeri girdim işte ben buraya aittim burası benim huzurumdu. Avlunun ortasında durdum ortalıkta kimseler yoktu bende bağırmaya başladım.

  "Heyy kimse yok mu? Ohoo biricik Kızınız geldi kimse karşılamıyor"dedim kahkaha atarak. Kafamı kaldırıp büyük balkona baktım. Kardeşim Bartu'nun yüz ifadesini görünce büyük bir kahkaha attım. Gerçek miyim diye kendini cimcikliyordu. Sonradan jeton düşmüş olacak ki hemen merdivenlerden inip sıkıca sarıldı.

  Gözlerime bakıp geri sarıldı "Ablam çok özledim"dedi sesinde özlem vardı. Bartu benim her şeyimdi oda üniversite ikinci sınıf hukuk öğrencisiydi. Annem ve babam ben şehir dışına gidince bartuyu istediği üniversiteye yazdırmamışlardı. İkinci bir evlat hasretine dayanamazlarmış. Bu yüzden Bartu Mardin'de ki bir üniversitede hukuk okuyordu.

   "Bende seni çok özledim Bartu'm" dedim hasretle, gözümden bir damla yaş gelmişti. Bir daha asla bu şehirden gitmeyecektim. Arkadan biri bağırınca bartu dan ayrılıp arkamı döndüm.

  "Kızım, bitanem"diye annem bağırmaya devam ediyordum. Yanına gidip sıkıca sarıldım. Yine mis gibi kokuyordu bu kokuya hasret kalmıştım. Artık özlem ve hasret yoktu yerine mutluluk gelmişti. "Annem"dedim kısık sesle, gözyaşlarımı daha fazla tutamayarak akmasına izin verdim.

   Balkona çıkıp annem ve bartuyla biraz sohbet ettik. Dedem ve babam işte oldukları için onlara akşam sürpriz yapacaktım. Yorgun olduğum için odama girdim. Yatağıma kavuşmanın mutluluğuyla yatağa zıplayıp boylu boyunca uzandım. Her şeyi o kadar çok özlemiştim ki nasıl buradan ayrılıp gitmiştim hala aklım almıyordu. Günün yorgunluğu yavaş yavaş kendini belli etmeye başlamıştı ve gözlerim daha fazla dayanamayarak kapandı.

   Birinin saçlarımla oynadığını fark edince hemen gözlerimi açtım. Babamı görünce hemen yattığım yerden doğrulup sıkıca babama sarıldım. Yüzüne hasretle bakıyordum. "Babacım canımın içi"dedim tebessüm ederek, babamın gözleri dolmaya başlamıştı ama ağlamak istemiyordu. Tekrar sıkıca sarıldım babam benim tek aşkımdı ve her şeyden çok seviyordum.

  Yüzüme bakıp zorla gülümsedi "canım kızım benim"dedi ve yanağıma küçük bir buse kondurdu. Gözlerinden ne kadar özlediğini belliydi bunun sebebini de biliyordum. Tek kız ve kız torundum. Üç amcam ve iki halam vardı ama hepsinin oğlu vardı. Bu yüzden herkes beni el üstünde tutuyordu, babam beni hep korumuştu çünkü ailemize zarar vermek isteyenler beni zayıf nokta olarak görüyorlardı. Bu yüzden üniversiteye gidene kadar gizli gizli okula gidiyordum ve hiç dışarı çıkamıyordum.

  Üniversite zamanında mecbur yollamak zorunda kalmışlardı. Ama hep yanımda korumalar vardı. Ne kadar bu durum canımı sıksa da mecburdum.

  Kapı açılınca babamdan ayrılıp kapıya döndüm. Bartu kaşlarını çatmış bir babama bir bana bakıyordu. Bu bakışlar kıskançlık doluydu ve bu hali çok komikti. "Vayy Cevdet bey kızın geldi benim papucum dama atıldı"dedi kızgınmış gibi yapıyordu ama içinden güldüğüne emindim.
  
  Bende taviz vermeden konuşmaya başladım "tabi oğlum ne zannettin senin devrin bitti "dedim gülerek,bu çocuğu sinir etmek hoşuma gidiyordu. Sinirden kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Ablaa beni sinir etme" dedi ve istediğimi elde etmiştim sinir olmuştu.

   Bir şey söyleyecekken babam araya girdi " kavga edip durmayın ikinizde eşitsiniz"dedi tebessüm ederek.

  Bartu memnun olmuş olacak ki yüzünde muzip bir gülümseme vardı. Bu iş burada bitmemişti Bartu bey seni öyle bir sinir edicem ki aklına bile gelmeyecek. "Neyse baba hadi yemek hazır"dedi Bartu ve kapıyı kapatıp odadan çıktı. Babamla birbirimize bakıp kahkaha attık son bir kez daha sarılıp aşağıya indik.

   Herkes masaya oturmuştu. Yemekler o kadar güzel kokuyordu ki resmen kendimi kaybetmiştim. Çalışanlar hızla servis yapıp mutfağa geri döndüler, hemen önümdeki tabağa gömüldüm.

   Annemin sesiyle hemen kafamı kaldırdım "Asel kızım yavaş boğulacaksın"dedi tebessüm ederek, cidden çok mu hızlı yiyordum. Ama napabilirdim ki çok özlemiştim ev yemeklerini. Ağzım dolu olduğu için anneme tamam der gibi kafamı salladım.

   Dedemin tok sesini duyunca kafamı ona çevirdim"karışma kıza duru bırak yesin özlemiştir"dedi hemen dedeme dönüp küçük bir öpücük yolladım. Bu huzuru başka hiç bir yerde bulamazdım, her şeyim bu konakta geçmişti mutluluğum, üzüntüm ve acılarım burayı hiç bir yere değişmezdim.

   Dedem bana seslenince merakla dedeme baktım" Asel torunum bugün misafirler gelecek eğer sen istemezsen hemen arayıp gelmemelerini söylerim"dedi ifadesiz sesiyle.

  Bu misafirlerde nereden çıkmıştı? Şimdi ben ailemle baş başa hasret gidermek istiyordum. Misafirleri de reddetmek ayıp olurdu, aman neyse bir kaç saatten bişey olmazdı. Tekrar dedeme dönüp konuşmaya başladım" yok dedecim gelsinler reddetmek ayıp olur" dedim zoraki tebessüm ederek.

  İzin isteyip hemen odama çıktım. Misafirler gelmeden duş almaya karar verdim. Ilık suyun altına girince kendimi rahatlamış hissettim. Saçlarımı ve vücudumu yıkayıp havlumu vücuduma sardım. Dolabımı açıp ne giysem diye düşünmeye başladım.

  Siyah tayt ve beyaz tişört alıp hemen giydim. Saçlarımı kurutup hafif bir makyaj ile tamamdım. Spor ayakkabılarımı da giyip odamdan çıktım. Merdivenlerden yukarı çıkıp balkona gelmiştim. İçimi bir heyecan kaplamıştı ama bunun sebebini bilmiyordum. Misafirler çoktan gelmiş herkes köyü bir muhabbet içindeydi. En yakın dostum beni görünce hemen ayağa kalktı.

   Hızla bana doğru gelip sıkıca sarıldı "Asel "diye mutlulukla çığlık attı. Irmak benim burada ki en yakın dostumdu onunla büyümüştüm. Tabi Ankara'ya gidince çok konuşamamıştık.

   Sarılırken o kadar çok sıkıyordu ki nefes alamıyordum "ırmak dur boğulucam"dedim sesim kısık çıkmıştı. Hemen kollarını gevşetip yüzüme gülerek bakmaya başladı. Misafirlere baktığımda hepsi bize bakıyor ve gülüyorlardı. Tabi biri hariç herkes bize bakıyor diyebilirdim arkasını dönük olduğu için sadece siyah saçlarını görebiliyordum.

   Herkese hoşgeldin dedim ve ırmak hızla beni yanına çekip oturttu. Arkasından gördüğüm kişiye bakınca nutkum tutulmuştu aman Allah'ım bu gerçek olamazdı.

   
   Evet yeni kitabım sizlerle umarım beğenirsiniz.

   Yorumlarınız benim için çok kıymetli 🌸♥

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin