26.BÖLÜM

254 5 0
                                    

Bölüm şarkısı Cihan Mürtezaoğlu- Sen Banasın


Arınç Ataman

Asel uykuya daldığı an yavaşça yataktan kalkıp komidinin üzerindeki telefonumu alıp odadan çıktım. Aşağıya salona inip camın önüne ilerledim. Telefondan Arem'i bulup arama tuşuna bastım. Ondan Göktuğ'un durumunu takip etmesini ve ağalara sunabileceğim deliller istemiştim,umarım bulmuştur.

"efendim Arınç" dedi telefonu açan arem. "şu şerefsiz gerçekten ölmüş mü?" dedim dişlerimi sıkarak. "doktoru benim bir arkadaşımdı ondan her şeyi öğrendim." dedi ciddiyetle. "söylesene ne dedi?" dedim tıslayarak. "ölmemiş ailesi öldü olarak gösteriyor. Şu an yoğun bakımdaymış ama durumu iyiye gidiyor."dedi. Demek ölmemişti buda benim için bir delildi." peki delil bulabildin mi? "dedim merakla." bir kaç bir şey buldum kazaya dair"dedi arem. "tamam saol kardeşim" dedim. "önemli değil, şimdi bir kaç işim var görüşürüz" deyip telefonu kapattı.

Yakında ağalar ile bu kaza ile ilgili bir toplantı olacaktı. Elimde delil olmadan o toplantıya katılamazdım. Ancak arem saolsun bir kaç bir şeyler bulmuştu ve benimde bildiklerim ile Asel'i kurtaracaktım. O psikopat herifinde yaşadığını ispat edip en büyük cezayı onun almasını sağlayacağım. Onun Mardin'e girmesine bile izin vermeyeceğim. Asel benim her şeyimdi onu her kötü olaydan korumalıydım.

Onun bir damla göz yaşına dayanamıyordum. Her ağlayışı kalbimi acıtıyordu.

Asel uyanmadan tekrar yukarı çıkıp yatağa uzandım. Kolumu beline sıkıca sardım. Kokusunu ciğerlerime doldurup Allah'a binlerce kez şükrettim. İyi ki böyle birine sahiptim.

Diğer bölümden alıntı ile devam...

Asel

Sırtımı yatak başlığına yasladım. "bana bak Asel bu olanları unut tamam mı? Geçti bitti sana hiç bir şey olmicak ben hallettim" dedi ellerini yanaklarıma koyarak. Gerçekten halletmiş miydi? "ciddi misin?" dedim gözyaşlarımı silerken. "evet güzelim herşey halloldu sonra anlatırım" dedi tebessüm etti bende ona tebessüm ettim.

O benim her şeyimdi...

Kollarını açan karşımda ki adamı daha fazla bekletmeden sıkıca sarıldım. Kollarımı çekip ayrılmamızı sağladım. Siyah olan gözleriyle bana bakıyordu. Bu gözler benim cennetimdi. Başkaları baktığı zaman anlamazdı içindeki çocuğu ama ben anlıyordum. O gözlerde küçük bir çocuk vardı ama o çocuk sadece bana böyleydi.

         Karınımın guruldaması ile Arınç'ın kahkahası kulaklarımı doldurdu. Utanıp kafamı eğdim. Yanaklarım kesin kızarmıştı. Arınç tek eliyle çenemi tutup göz göze gelmemizi sağladı. "benden utanma aselim" dedi tebessüm ederek. Bende kafa sallamak ile yetindim."haydi aşağı inelim de bir şeyler yiyelim" diyip elimi tuttu. Beraber odadan çıkıp aşağıya inip mutfağa girdik.

       Arınç elimi bırakıp buzdolabını açtı. İçinde yok yoktu, bir kuş sütü eksikti. "benim güzelimin canı ne istiyor bakalım?" diye sordu. Aklıma gelen fikirle muzip bir gülümseme sundum. "Arınç sen salona git ben hazırlamak istiyorum" dedim. "vayy Asel hanımdan kahvaltı" dedi alayla. "dalga geçme hadi içeri" diyip mutfaktan kovdum.

       Dolapları karıştırıp çaydanlık ve menemen için tava aldım. Ketıl'a su koyup fişini takıp tuşuna bastım. Dolaptan domates ve biberleri alıp yıkadım. Hepsini güzelce doğradıktan sonra pişmesi için tavaya koydum. Menemen pişerken dolaptan kahvaltılıkları çıkarıp tabaklara koydum. O sırada çayı demlemiştim. Pişen menemene'de yumurtasını kırıp  ocağı kapattım.

       Bütün tabakları masaya koyup menemenide masanın ortasına koydum. Çatalları ve bardakları koyduktan sonra her şey hazırdı. Kenarda duran ekmekleride ekmek sepetine koyup masaya bıraktım.

       Mutfaktan çıkıp salona girdim. Arınç koltuğa oturmuş televizyon izliyordu. "Arınç" dedim tebessüm ederek. "efendim güzelim" dedi o en güzel gülüşüyle. "şey kahvaltı hazır" dedim. Televizyonu kapatıp ayağa kalkıp yanıma geldi. "haydi o zaman valla kurt gibi açım" dedi karnını ovarak. Beraber mutfağa girip o sandalyesine otururken bende çayları doldurup oturdum.

      Arınç büyük bir iştahla ekmeği menemene batırmaya başlamıştı. "Arınç yavaş boğulacaksın" dedim gülerek. "bişey olmoz" dedi ağzı doluyken. Bu hali o kadar komikti ki başka birine anlatsam kesinlikle inanmazdı. Daha bişey demeden bende yemeye başlamıştım. Kendim yaptım diye demiyorum ama çok güzel olmuştu.

        Bardağımda ki çayımıda içip Arınç'a baktım. Geriye yaslanmış karnını ovalıyordu. O kadar çok yemişti ki olmayan göbeği ortaya çıkmıştı. "bakma öyle çok güzel yapmışsın" dedi tek kaşını kaldırarak. Bende gülüp kafamı sağa sola salladım. Bu adam benim aklıma zarardı.

       Ayağa kalkıp masayı toplamaya başladım. "yardım edeyim mi?" dedi Arınç. Arkam dönük olduğu için ne yaptığını göremiyordum. "yok ben hallederim" dedi önüme dönerek. "ben içerdeyim o zaman" dedi ayağa kalkarak. "tamam" diyip bulaşıkları makineye dizmeye başlamıştım. Zaten arınçta içeri gitmişti.

       Hepsini makineye dizip bende salona geçtim. Arınç televizyonu açmıştı ama telefonu ile ilgileniyordu. Bende yanına oturdum. Bir an irkilse de istifini bozmamıştı. "Arınç? " dedim soru sorarcasına. "söyle güzelim" dedi "ailemi özledim" dedim kısılan sesimle. Buraya geldiğimden beri ne annem ne de babam ile görüşmüştüm. "az kaldı canım biraz daha dayan" dedi burnunu saçıma gömerek.

         Dayanmamı söylüyorsa bir bildiği vardı. Bende sabırla bekleyecektim.


           Ya siz mükemmelsiniz gittikçe yükseliyoruz böyle devam...

   

        Yeni bölüm sizlerle.

          Sırf sizi bekletmemek için yazdım bu bölümü.

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin