23.BÖLÜM

296 7 0
                                    

Bölüm Şarkısı Ceren Cennet- Sevda Kadehi

      Arınç Ataman

      Ne olduğunu daha kavrayamamışken alnımda tabancanın o soğuk namlusu vardı. Bana silah tutan o şerefsiz Göktuğ Gökkayaydı. Ben onu eceli olacakken o beni öldürmeye hazırlanmıştı. Annem ses çıkarmadan ağlıyordu. İkimizin babasıda bu şerefsizi vazgeçirmeye çalışıyordu. Ben ölümden değil sevdiğim kadından kopacağım için korkuyordum. Ben onun için ölümüde göze alırdım ama şimdi çok erkendi.

     Göktuğ yüzüne iğrenç bir tebessüm ekleyince onun baktığını yöne baktım. Asel dolu gözlerle bana bakıyordu. Daha fazla dayanamayıp kafamı çevirdim. Onu böyle görmeye asla dayanamazdım. "bırak onu Göktuğ" dedi titreyen sesiyle. "bu şerefsiz bana iftira attı" dedi kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Asel yavaş yavaş yaklaşmaya başlamıştı. "güzelim yaklaşma" dedim gözlerinin içine bakarak. "onu değil beni öldür" dedi Göktuğ iğrenç bir kahkaha attı. "devlerin aşkı büyük olur" dedi ve duyduğum ateş sesiyle gözlerimi kapattım.

      Ben hala ayaktaydım ama nasıl olur? Hayır allahım lütfen düşündüğüm şey olmasın. Yavaşça gözlerimi açıp Asel 'e baktım. Elinde silah ile onu vurmuştu. Tam benim önüme düşmüştü. Boş bakışlarla asel'e bakıyordum. O buna nasıl cesaret etmişti? Hiç mi düşünmüyordun ben bunu öldürdüm acaba benim cezam ne olur diye? Zaten sözünü tutmadığı için kızmıştım üstüne birde bu gelince iyice sinirlenmiştim.

     Asel'i sarsıyorlardı ama bir türlü kendine gelmiyordu. Yanına gittim "güzelim kendine gel" dedim dişlerimi sıkıyordum. Anında kendine gelip bana baktı. "b-ben özür dilerim" dedi. Dilese ne olur onu vurduğu gerçeği asla değişmezdi."sen özür dileme Asel sen sözünü tutmadım" dedim sinirle ve arkamı dönüp konaktan çıktım. Arkamdan bağırıyordu ama daha fazla kızmamak için çıkmıştım.

     Arabama binip hızla her zaman gittiğim uçurumun kenarına sürdüm. Yirmi dakika sonra uçuruma gelmiştim. Ben onu düşünürken o bizi düşünmemişti. Ben daha ağa olmamıştım diğer ağalarada olanları anlamamıştım. İşin içinden nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Ah be güzelim neden sabretmedin? Her şey güzel olacakken o güzellik daha beter hale geldi. Bir şekilde halletmem gerekecekti ama ilk önce kırdığım kalbi onarmam gerekecekti. Onu o halde orada bırakmam saçmaydı ama daha fazla onu kırmamak için çıkmıştım. Kırmaktansa bırakıp gitmek daha mantıklı gelmişti.

      Arabadan inip uçurumun tam ucunda durdum. "gökyüzüm affet" diye bağırdım. İlk defa birine bu kadar bağlanmıştım ve ilk defa bu kadar canım acıyordu. Arabama geri binip tekrar korkmazların konağına sürdüm. Ellerim direksiyonu sıkmaktan bembeyaz olmuştu.

      Yirmi dakikanın ardından gelmiştim. Konağın kapısını açıp hızla merdivenleri çıktım. Ortalıkta kimse yoktu belkide evde değillerdi. Asel 'in odasının önüne gelince derin bir nefes aldım. İçeriden konuşma sesleri duyunca dinlemekten zarar gelmez diye beklemeye başladım. "abim neden böyle yaptı anlamıyorum" dedi ırmak. "bilmiyorum ama aseli çok kırdı" dedi yağmur. Biliyordum ve kendimi affettirmek için gelmiştim buraya.

     Derin nefes alıp odanın kapısını açtım. Karşıda pencerenin önünde Irmak ve yağmur oturuyordu. İkisi beni görünce kocaman gözlerle bana baktılar. Başımı yatağa çevirince asel'in uyuduğunu fark ettim. Tekrar ikisine bakıp susun işareti yaptım. Asel 'i kucağıma alacakken "abi yapma" dedi ırmak. Sinirle ona bakınca hayalden ağzına bir fermuar çekti.

      Yavaşça kucağıma alıp odadan çıktım. Merdivenlerden indikten sonra Bartu ile göz göze geldim. "götür abi gönlünü al" dedi tebessüm ederek. Ben bağıracak zannederken o bana izin vermişti. Kafamı sallayıp konaktan çıktım. Arabanın arkasına asel'i koyup kendimde sürücü koltuğuna yerleştim.

     Onu çok seveceği bir yere götürecektim. Bu sayede gönlünü de alırdım. Arada bir aynadan ona bakıyordum. Öyle masum uyuyordu ki ona tekrar tekrar aşık oluyordum. "Arınç" dedi uykulu sesiyle. Tebessüm ederek aynadan ona baktım. Yan bir şekilde oturmuş gözlerini ovuşturuyordu. "uyandın demek" dedim yola bakarak. "nereye gidiyoruz?" dedi kafasını biraz bana yaklaştırdı. "seveceğin bir yere" dedim.

      Bir şey söylememişti, bir şey düşünüyor gibiydi. "orada beni bırakıp gittin şimdi de bir yere götürüyorsun ne yapmaya çalışıyorsun?" dedi kaşlarını kaldırarak. "sonra anlatıcam güzelim" dedim gülerek. Kafasını tamam anlamında sallayıp arkasına yaslanıp camdan dışarıyı izlemeye başladı.

      Arabayı yol kenarında durdurup "Asel oradan in ön tarafa gel" dedim arkamı dönerek. İtiraz etmeden inip ön tarafa geldi. Birbirimize bakıp buruk bir tebessüm ettik. Tekrar arabayı çalıştırıp gideceğimiz yere yol aldık. Dizinin üstünde duran elini alıp öptüm. Bir an şaşırsa da bir şey dememişti. Ellerimizi birleştirip dizime koydum. Ellerimiz hep böyle bir olsun istiyordum. Onun varlığını hissetmek benim için huzurdu.

      Sonunda gelmiştik. Arabayı park edip asele döndüm. Hayranlıkla dışarıyı izliyordu. "Arınç burası muhteşem" dedi bana bakarak. "senin kadar değil" dedim yanağına küçük bir öpücük bıraktım. "hadi inelim" dedim kapıyı açarak. İkimizde arabadan indikten sonra eve doğru yürümeye başladık. "küçükken hep bu çiftliğe gelmek isterdim. Atlara biner onları beslerdim"dedim.

      Kapıyı açıp içeri girdik." sen yukarıya çık biraz dinlen ben bir atlara bakayım "dedim." tamam "dedi merdivenleri çıkana kadar arkasından onu izlemiştim. Ne kadar mutlu olsa da içinden ağlıyordu ve ben bunu hissediyordum. Evden çıkıp atların olduğu tarafa ilerledim. En sevdiğim atım olan gökyüzü 'nün yanına geldim." onu getirdim gökyüzü artık o benim" dedim oda anlamış gibi başını daha çok eğdi. Ben Asel ile olan her şeyimi gökyüzüne anlatırdım. Sanki benimle konuşacak gibi anlatırdım.

     Telefonum çalınca cebimden çıkarttım. Arayan aremdi, onu da orada bırakmıştım acaba ne olmuştu? "efendim" dedim "abi neredesin?" dedi soluk soluğa kalmış sesiyle. "çiftlikteyim" dedim eve doğru yürümeye başlamıştım. "abi Göktuğ" dedi arem...



        Bir bölüm daha bitti🌼

      Umarım beğeniyorsunuzdur🐼

     Acaba göktuğ'a ne oldu?

    
    

        

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin