14.BÖLÜM

522 16 0
                                    

Bölüm şarkısı Veysel Mutlu- Yana Yana

   Göktuğ bizi eve bıraktıktan sonra gitmişti. Yol boyunca kimse ağzını açıp tek bir kelime bile etmedi. Zaten diyecek bir şeyimiz'de yoktu. Saat geç olduğu için herkes odasına çekilmişti tabi Yağmur,Bartu ve ben balkondaki koltuklarda oturuyorduk. Kimse kimsenin yüzüne bakmıyordu. Hoş umrumda dahi değildi, umrumda olan tek şey o siyah gözlerdi. Çarşıda ki o alaylı yüz ifadesi bir an olsun gözümün önünden gitmiyordu.

      Cebimde duran telefonumun müziğini duyunca daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Telefonu cebimden çıkartıp arayanı görünce bir an duraksadım. Hızla kendimi toparlayıp telefonu açtım.  "Asel?"dedi o tanıdık ses soru sorarcasına birazda telaşlıydı. "Efendim"dedim düz bir sesle "acil bizim konağa gelmen lazım ortalık karıştı"dedi ve arkadan kırılma sesleri geldi. Git gide içimde korku yayılmaya başlamıştı. "Tamam hemen geliyorum"dedim hızla ayağa kalktım.

         Meraklı gözlerin üzerimde olduğunu biliyordum. Onlar sormadan ben konuşmaya başladım. "Irmak aradı acilmiş ben gidiyorum"dedim bir çırpıda. Bartu ayağa kalktı ardından yağmur'da ayağa kalktı. İkisi aynı anda "bizde geliyoruz"dediler. Onları götürmeye hiç niyetim yoktu. "Siz burada duruyorsunuz"dedim hemen merdivenlere yöneldim. Arkamdan laf saydırdıklarına emindim. Konağın kapısını açınca korumalar bana yol verdiler.

        Başıyla beni selamladılar. Hic vakit kaybetmeden direk olaya girdim "bana arabanın anahtarını verin"dedim ciddi ses tonuyla. Adının Adil olduğunu bildiğim yavaşça kafasını kaldırıp kaçamak bakışlarla bana baktı. "Veremeyiz hanımım"dedi kısık tonda "sözümü ikiletme"dedim sesim sinirli çıkmıştı. Evet bir kere hata olmuştu ama bir daha olacak anlamına gelmezdi. Adil yavaşça anahtarı bana uzattı. Hızla anahtarı elinden alıp arabanın kilidini açtım ve sürücü koltuğuna yerleştim.

      Gazı sonuna kadar köklemiştim. Sonunda Atamanlar'ın konağına gelmiştim. Arabayı park edip hemen arabadan indim. Kapıda ki korumalar beni görünce selam verdiler ve kapıyı benim geçmem için açtılar. Şuan yaptığım ne kadar doğruydu bilmiyordum ama Irmak'ın o telaşlı sesi hiçte hayra alamet değildi. Yavaşça konağın kapısından girdim. Bağırtı sesleri geliyordu ama hiç bir şey anlaşılmıyordu. Sesler konağın arka tarafından geliyordu. Yavaş adımlarla arka tarafa doğru yürüdüm.

       Gördüğüm manzara ile olduğum yere çakılı kaldım. Her şey yerdeydi ve paramparçaydı. Irmak abisinin bacağına sarılmış hıçkırarak ağlıyordu. Benim geldiğimi fark etmemişlerdi boğazımı temizler gibi bir ses çıkardım. Şimdi bütün gözler bendeydi siyah gözler beni içine hapsetmişti. Irmak yavaşça ayağa kalkıp bana doğru koştu ve hiç beklemediğim bir şeyi yaptı. Bana sımsıkı sarılmıştı. Yavaşça kollarımı beline sardım hala ağlıyordu. Neler olmuştu burada? "Irmak iyi misin?"dedim kulağına fısıldamıştım.

       Kafasını omzumdan kaldırıp yüzüme baktı. Ela gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. "İ-iyim"dedi kekeleyerek. Halini gördüğüm halde bile yalan söylüyordu. Kollarımı ondan çekip Arınç'a baktım. Hala bana bakıyordu ve gözlerinin içi parıldıyordu. Bakışlarımı ondan kaçırıp zenan teyze ve davut amcaya baktım. Onlar da bana bakıyorlardı ama bakışlarından bir şey anlayamıyordum. Adımı zikreden o güzel sesi duymuştum "asel"dedi sesi titremişti. Kalbimin hızlı atmasına sebep olan bu sesin sahibine baktım.

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin