BİR İYLİK YAP KENDİNE VE SENİ ÜZEN HERKESİ BAĞIŞLA

45 36 0
                                    

İnsan yanlızca sevdiği veya sevildiği kalpte olma arzusuyla yaşamaya tutunmaya çalışır.
Kalp de sevmek veya sevilmek o kadar derin bir duygu ki insanlar bir kalp kırdığında hayatı kabusa döner.
İnsan kalpte olma duygusuyla beraber yaşam amaci gittikçe artar bir varlıktır.
İnsanlar hatasız değildir cünkü her insan hata yapar her alanda insan da hata yapar.
Ve insan hayatı boyunca affetmenin gerektiğini ve insanları affetmenin gerektiği yorgunluk fazla değil mi ?
Eğer insanları anlamak fazla değil mi ?
Affedip böyle bir yükün kendi üzerinde baskı olan birşeyi hafifletmek gerekir.
Hadi gelin sizin ufak bir yolculuğa çıkalım.
Şimdi ilk olarak bu dünyada hatta bu gezegende yedi cihan bir araya gelse asla onu affetmem dediğin kim varsa hepsini affeddip bu yükten kurtulun.
Ne güzel demiş peygamber efendimiz:
" Allah katında en aziz kul, İntikama gücü yeterken affedendir..."
Bu yolculuk size inanin ki iyi gelecek.
Hadi fazla zaman geçmeden başlayalım:
Şimdi bu zamana kadar size yapılan haksızlikları,acıları  ve hak etmeyen biri için onca gözyaşı döktüğün olumsuzlukları düşünün.
Düşününmeye başlayalım şimdi size bunları yaşatan insanlar ve olaylar gelsin aklına...
Aralarında yedi cihan gelse onu asla affetmeyeceğim dediğin kişiyi bile düşün ve "ONU ASLA AFFETMEM"dediģinizinsanlaar da var,hatta bir zamanlar senin kardeşin abin veya sevgilin de bu saydıklarımın arasında.
Sen onlar ile et ile tırnak gibiydin sen onlarla bir elmanın yarısıydın ama artık öyle bir hata yaptılar ki sen onlardan vazgeçtin hatasını bile kabul etmedin ve bitti senin için.
Seni üzüp ve onu sildin ama senin için o bir zamanlar onun için ölümü göze aldın.
Şimdi birşeyler oldu güvenin sarsıldı.
Seni üzdü hem de çok üzdü şimdi de seni üzerek adını asla affedilmeyecek insanlar arasına yazdırdı ve o defter kapandı.
Boşuna dememişler ;Düşman kör nişancıdir ama dost nereden vuracağını çok iyi bilir..."
Ya aslında bizi en büyük zararı dostlarımız vurdu ...
Hep onlara güvendiğimiz için kaybettik  güvenip başımızı yasladığımız omuza acılarımızı mutlu olduğumuz anlarımızı anlattik ama onlar  yılan soktular ve sokmaya da devam ediyorlar.
Güvenip dost dediğimiz insanlara acımız var dedik anlıyorum dedi ama bizi sırtımızdan vurmadı mı ?
Bizi tanımadığımiz insanlar hiçbir şekilde bir zarar vermez bize ama bizim hayatımıza dahil olup bizi hep sırtımızdan vurup sözde dost diyoruz onlara ama onlarda bizi bıçak sokup üzüyorlar...
Bir insanı ne tanıyıp ne de tanımıyorsun yani tam ortası ama o insanın bize yaptığı kötülüp fazla canımızı yakmaz ama dost dediğiniz yılanlar öyle bor canımızı yakar ki ömrümüz boyunca o acıyı hep kalbimizde hissederiz.
Ben şöyle olaya bakıyorum aslında hic tanımadığın biri ile konuşursun ya seni üzer,hayal kırıklığına ve konuyu hemen kapatırız onun bize verdiği üzüntü fazla canımızı yakmazama dos t öyle mi konuyu en ince ayrıntısına kadar konuşursun çünkü güvenmişsin ona bir kere "Ondan bana zarar gelmez "demişsin ama aslında sana en büyük kazığı darbeyi ondan yemişsindir.
Dost kazığı acıdır seni çok incitir fakat  sen farkına bile varmadan bunu yapar.
Ona güvendin sen  ve herşey bitmek yolunda ve sen hayla ona güveniyorsun O kadarinı bana yapmaz,yapamaz..." demişsindir; ama bir de bakmışaındır ki yapmış  ve sana en büyük kötülüğü en büyük kaybı o sana yapmıştır.
Yani demem o ki bir zamanlar yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen insanlar bize en büyük kötülüğü yapmıştır.
Hayatımızın belki de merkezine koyduğumuz ve samimiyetine inandığımız insanlar,bir yerden sonra asla affetmeyeceğimiz insanların arasına girebiliyor. Malesef ki öyle
Neyse biz yolculuğumuza dönelim,
yolculuğumuzun konusu ;Affetmek.
Bana göre affetmek bir erdemliktir çünkü senin yaşın kaç olursa olsun onunaffetmek bir erdemlik davranışı olur.
Bence affetmek bir başka değiş ile de kendini hafifletmek.
Şimdi siz bana diyeceksiniz ki bunu nasıl yapıp,nasıl başaracağız?
"Yedi cihan bir araya gelse yine de affetmem."
Dediğiniz insanlar var biliyorum.
Bazıların ilk günkü gibi kırgın olduğunu biliyorum hissediyorum.
Günler aylar hatta yıllar geçmesine rağmen bazı acılar bazı kırgınlıklar hayla ilk günkü gibidir geçmez.
Çünkü kırılan kalp onarılmadı  yada onarılmaya calışılmadı hep boşver zaten unuttulmuştur dedi.
İnsanlar  bir şeylere,birilerine kırılıyor.
Kırılanların  kırdığının farkında  olmamasına rağmen gönül almak gibi bir derdi olmuyor bu da ayrı bir sıkıntı zaten  malesef.
İnsanlar bence bize karşı biraz  gönül alma, biraz tatlı söz , biraz da mahcubiyet lazım ama malesef ki malesef bunu beceremiyorlar.
Bazı insanlar da vardır ki hayatımızda olmamasına rağmen,hayatımıza iz bırakarak hayatımızda olmaktan zevk alırlar.
Kendilerini de bu yüzden affetirmek istemediğin bile olur.
Gel canımın gel vazgeç bu sevdadan.
Kırgınlığın ve nefret duyduğunu değmeyecek insanlara heba etme canımın içi...
Victor Hugo ne demiş;
"Af insanlık dilinin en tatlı kelimesidir..."
Nefret öyle bir duygudur ki herkes beslenemez.
Lütfen canımın içi lütfen  ziyan etme kendini,affetmeyerek hayatının bir köşesinde bulunan onları sil at gitsin onları kurtul.
Bitir at bütün kırgınlıklarını...
bak canımın içi bak  affetmediğin  insan yük sana artık onları yanında taşıma.
Arın bütün kırgınlıklardan seni üzen herkesi affet bağışla  ve yoluna onlarsız devam et.
Yarın sabah herkesi affetmiş,bağışlamış olmanın huzuruyla aç gözlerini ve o gözlerle kocaman bir GÜNAYDIN de...
Kendini hafiflet canımın içi onları sil hayatından bu zamana kadar taşıdığın bu gereksiz  yüke veda et...
Günlerce,haftalarca hatta yıllarca kendini çok üzdün canımın içi at onları kurtul inan ki kurtulacaksın.
Onları affettiğinde hafiflemiş ve inanmayacak kadar rahatlayacaksın...
Günlerce bu yüku taşımak zorunda değilsin.
Affettiğinde hafiflediğini göreceksin ve sonra Poule boesse'ye hak vereceksin;
"Affetmek geçmişi değiştirmez; ama geleceğin önünü açar..."
Tamam canın yandı çok üzdüler seni ben seni anlıyorum çünkü senin yaşadığın acıları yaşadım bu konuda tecrübem var bilirim bu acıları.
Evet yaşadın ve bitti intikam mı almak istiyorsun?İntikam basit ve gereksiz insanların işidir ama sen basit bir insan değilsin canımın içi...
Mohandas Karamçand Gandi çok haklı;
" Zayıf insanlar affedemezler. Affetmek güçlülere has bir özelliktir..."
Affedemediğin kimse ve herşey seni zehirlemekten ve yormaktan başka hiçbir şey yapmayacak.
Sen kendini üzme canımın içi senin önünde kocaman güzel bir hayatın var. Onları affetmediğin için hep aklın affedemediklerinde olacak ama artık yapma  canımın içi yapma affet onları ve o güzel günlere yelken aç  sırtında taşıma, gereksiz yük ile gitmenin hiçbir anlamı yok.
Sen onları affedemediğin sürece nereye gidersen git hangi şehire gidersen git hangi ülkeye gidersen git senin bu omuzlarındaki yük hiç gitmeyecek tekrar ediyorum canımın içi o yükten kurtul çok rahatlayacaksın bundan emin ol...
Belki affettiğinde bu maçı kaybetmiş gibi olacaksın ama sen aslında sen onları affederek bu maçı kazanmasını bildin.
Belki affettiğinde kendine olan saygın kalmayacağını da hissedeceksin ama sen canımın içi onları affederek kendini ve geleceğini kazanmış olacaksın.Çünku artık arkanda bırakma zamanı geldi de geçiyor...
Sende şimdi onları affet ve geleceğe odaklan.
Şunu kesinlikle unutma;Affederek kendine çok iyi bir iylik yaptın aslında.
Evet yolculuk bitmek üzere son bir soru ile yapacağimız yolculuk sona eriyor.
*Deniyorum ama affedemiyorum bunu nasıl başaracağım?
Affetmeyi gururumuza yediremediğimizi düşündüğümüz için kendimize kötülüp yapıyor gibi görünür ama aslında  affetmek,kendimize gereksiz yüklerden kendimizi kurtarmak için yaptığımız muazzam bir kıyaktır.
Şimdi affetmek ile ilgili kısa bir hikâye anlatmak istiyorum;
Bir edebiyat öğretmeni sınıfa gelir gelmez soluklanmadan şu soruyu yönelterek bir teklifte bulunur;" Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz der?
Öğrenciler şartsız koşulsuz kabul ederler.
Ogretmen o zaman ne dersem yapacağına dair söz vermelerini ister.
Öğrencilerden istediği sözü alan öğretmen ögrencilere yarın ki ödev de hazır olmaları için birer plastik torba ve beşer kiloluk patates  getireceksiniz der
Ve ertesi gün herkes öğretmenin istediklerini yerine getirdiler.
Bunu gören öğretmen şöyle der; Şimdi bugüne kadar affetmeyi reddediğiniz kişi için bir patates alın ve o kişinin adını o patatesin üstüne yazıp torbanın içine atarlar.
Öğrencilerin bir kaçı iki bir kaçı üç patates koyarlar torbanın içine..
Ve ögretmen söze şöyle devam eder;
Bir hafta boyunca  nereye giderseniz gidin,bu torbaları yanınızdan asla ayırmayın yattığınız yatakta,bindiğiniz otobüste okulda ama heryerde olmasını istedi..
Ve sayılı gün çabuk geçer bir hafta süresi dolar ve öğrenciler  bu durumdan oldukça şikayetçiler ve öğretmen şöyle der;
Görüyorsunuz ki affetmeyerek asıl kendinizi cezalandırıyorsunuz.
Kendinizk ruhunda ağır yükler taşımaya mahkum ediyorsunuz affetmek karşısındaki kişiye bir iylik olarak görün oysa affetmek en başta kendinize bir iyliktir der...

Şimdi kendine  bir iylik yap ve sırtındaki o torbayı yere bırak.Sırtındaki o gereksiz yükten kurtul.
Artık daha özgürsün.🌼

MASUM PANDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin