33.Bölüm

428 35 3
                                    

Angelina : 3 kardeşler mi?
Dumbledore : Evet 3 kardeşler. Baban sana bu hikayeyi anlatmadı mı?
Angelina : Şey aslında babam bana ders dışında hiç bir şey anlatmadı.
Dumbledore : O halde bu hikayeyi seveceksiniz. Size bi şarap ikram etmeme izin verin.
Dumbledore dolabının altından 2 kadeh ve bi şişe şarap çıkardı. Kadehlere doldurup birini bana uzattı. Küçük bir yudum aldım. Ve Dumbledore anlatmaya başladı.

3 Kardeşler Hikayesi

Vaktiyle alacakaranlıkta ıssız, dolambaçlı bir yolda seyahat eden üç erkek kardeş varmış. Kardeşler gide gide, yürüyerek geçilemeyecek kadar derin, yüzülemeyecek kadar tehlikeli bir nehre gelmiş. Ancak bu kardeşler sihirsel sanatlar konusunda bilgiliymiş, onun için sadece asalarını sallamışlar ve emniyetsiz sularda bir köprünün görünmesini sağlamışlar. Köprünün yarısına gelince de yollarının kukuletalı biri tarafından kesildiğini görmüşler. Ve Ölüm onlarla konuşmuş. Kandırıldığı, üç yeni kurbanı elinden aldığı için kızgınmış,çünkü seyyahlar genellikle nehirde boğulurmuş. Ama Ölüm kurnazmış. Üç kardeşi sihirleri için tebrik ediyormuş gibi yapmış ve ondan kurtulacak kadar akıllı oldukları için her birinin bir ödül kazandığını söylemiş. Böylece dövüşken bir adam olan en büyük kardeş, varolan bütün asalardan daha güçlü bir asa istemiş: sahibi için her düelloyu kazanacak bir asa; Ölümü fethetmiş olan bir büyücüye layık bir asa! Ölüm de nehri geçip kıyıdaki bir mürver ağacının yanına gitmiş, orada asılı duran daldan bir asa yapmış ve en büyük kardeşe vermiş. Sonra kibirli bir adam olan ikinci kardeş Ölüm'ü daha da aşağılamaya karar vermiş ve başkalarını Ölüm'den geri çağırma gücü istemiş. Ölüm de nehrin kıyısından bir taş almış, ikinci kardeşe vermiş ve ona taşın ölüleri geri getirecek güce sahip olduğunu söylemiş. Ve sonra Ölüm üçüncü ve en küçük kardeşe ne istediğini sormuş. En küçük kardeş hepsinin içinde en alçak gönüllüsü ve aynı zamanda en bilgesiymiş, Ölüm'e de güvenmiyormuş. Bunun için oradan Ölüm tarafından izlemeden uzaklaşmasını sağlayacak bir şey istemiş. Ve Ölüm istemeye istemeye, ona kendi Görünmezlik Pelerinini vermiş. Sonra Ölüm kenara çekilip üç erkek kardeşin yollarına devam etmelerine izin vermiş ve onlar da devam etmişler, ne harika bir macera yaşadıklarından konuşmuşlar, Ölüm'ün armağanlarına hayran kalmışlar. Ve zamanla kardeşler ayrılmış, her biri kendi yoluna gitmiş. İlk kardeş bir hafta ya da daha uzun süre seyahat etmiş ve uzaklardaki bir köye ulaşınca, bir büyücü bulup onunla kavga etmiş. Silahı Mürver Asa olduğu için elbette düelloda başarısızlığa uğrayamazmış. Düşmanını yerde ölü bırakan en büyük kardeş bir hana gitmiş,orada bizzat Ölüm'ün kendisinden kaptığı güçlü asayı ve bu asanın kendisini nasıl yenilmez hale getirdiğini yüksek sesle anlatarak övünmüş. Daha o gece başka bir büyücü, şaraptan körkütük sarhoş halde yatağında yatan büyük kardeşin yanına sinsice yaklaşmış. Hırsız asayı almış ve ne olur ne olmaz diye, büyük kardeşin gırtlağını kesmiş. Böylece Ölüm ilk kardeşe sahip olmuş. Bu arada ikinci kardeş tek başına yaşadığı evine gitmiş. Burada ölüleri geri getirme gücü olan taşı çıkarmış ve elinde üç kez çevirmiş. Bir zamanlar evlenmeyi umduğu ancak vakitsiz ölmüş kızın silueti bir anda önünde belirince hayret ve memnuniyet içinde kalmış. Ancak kız hüzünlü ve soğukmuş, aralarında bi tül varmış gibi ondan ayrıymış. Fani dünyaya dönmüş olsa da, gerçek anlamıyla oraya ait değilmiş ve ıstırap çekiyormuş. Sonunda, hasretten çıldıran ikinci kardeş, kıza sahiden kavuşabilmek için kendini öldürmüş. Ve böylece Ölüm ikinci kardeşe sahip olmuş. Ama Ölüm yıllarca üçüncü kardeşi arasa da onu asla bulamamış. En genç kardeş ancak çok ileri yaşa erince nihayet Görünmezlik Pelerinini çıkarmış, oğluna vermiş. Sonra Ölüm'ü eski bir dost olarak selamlamış ve onunla birlikte memnuniyetle gitmiş ve ikisi, birbirinin dengi, bu hayattan ayrılmışlar.

Angelina : Ölüm Yadigarları mı? Ama neden babam bunlara sahip olmak istiyor?
Dumbledore : Hayır Angelina. Demek istediğim bu değil. Voldemort Diriltme Taşının, Diriltme Taşı olduğunu bilmeden hortkuluk yaptı. Harry 2.sınıfta Tom Riddle'ın günlüğündeki hortkuluğu yok etti. Geriye kalanların Hogwarts binaları ile bi ilgisi olduğunu düşünüyorum. Yedi tane hortkuluk olduğu kesin.
Angelina : Anladım. Peki..... Diriltme Taşı bende, Görünmezlik Pelerini Harry'de ise Mürver Asa nerde?
Dumbledore : İşte burada.
Dumbledore bana kendi asasını gösterdi.
Angelina : Madem hepsine sahibiz neden hala buradayız. Gidip Voldemortu yenebiliriz.
Dumbledore : Sanırım sen tam olarak Hortkuluk ne bilmiyorsun.
Angelina : Yani tam olarak değil.
Dumbledore : Hortkuluk ruhunun bir parçasını saklar. Ölürsen ruhun o cisimde yaşamaya devam eder.
Angelina : Peki Animagus olmak zor mu?
Dumbledore : Yaşın daha çok küçük. Senden istediğim sadece elindeki Hortkulukları yok etmen. Anladın mı?
Angelina : Anladım.
Dumbledore : Başka işle uğraşmak yok söz mü?
Angelina : Ama Umbridge......
Dumbledore : Bana söz ver Angelina. Sen sözünü tutarsın.
Angelina : Malesef geçenlerde tutamadım. Percy'e ders anlatacaktım. Ama unuttum.
Dumbledore : Her neyse. Odanıza dönmeniz daha iyi olur. İyi geceler.
Angelina : İyi geceler Profesör.
Ayağa kalkıp kapıya ilerledim. Heykelden aşağı indim. Zindanlara indim. Ve sonunda odama kavuştum. Kendimi direk yatağa attım. Gözümü kapattığım gibi uyudum. Sabah uyandığımda yanımda biri vardı. Kannagi olmalıydı. Birine sarılmayı çok istiyordum. Yanımdakine sarıldım. Kannagi bu kadar büyük müydü? Hayır bu Kannagi değildi. Gözümü açtım. Babam bana dönük yatıyordu. Aramızda mesafe yoktu. Dün gece olanlar yüzünden ona karşı içimde bi burukluk ve uzaklık vardı. Bi şey demden arkamı döndüm. Dönmemi engellemeye çalıştı. Dönmeyi başardım. İyice bana yaklaşıp yapıştı. Elini belime attı. Bana sarıldı. Elini geri itmeye çalıştım. Kendimi duvara yapıştırdım. Belimden tutup beni kendine çekti. Sıkıca sarıldı. Bırakmadı. Derken içimde bi his doğdu. Benle barışmaya çalışıyordu. Zorlamadım. Ona dönüp sıkıca sarıldım. Uzun bir süre öylece yattık.
Snape : Bugün ne yapacaksın?
Angelina :............
Snape : Bana kırgın mısın?
Angelina : Hayır.
Snape : Neden cevap vermiyorsun.
Angelina :........... Sadece sarılıp yatalım.
Snape : Tabi ki.
Bana daha sıkı sarıldı.
Snape : Draco ile küs müsün?
Angelina : Ondan artık nefret ediyorum.
Snape : Emin misin?
Angelina : Evet.
Snape : Percy'i unuttun galiba.
Angelina : Evet ders verecektim.
Snape : Gece 10 için iksir sınıfını verebilirim. Olur mu?
Angelina : Bana uyar. Percy'e sorarım.
Snape : Tamam. Şimdi bana sıkı sıkı güzelce sarıl.
Üstüne çıkıp oturdum. Kollarımı boynuna doladım ve iyice yapıştım. Üstümüze yorganı örttü. Kollarını sırtıma doladı. Bi süre bu şekilde uyuduk. 1 saat sonra uyuyakaldığım için beni küvete attı. Kendide yanıma atladı. Kahkaha ata ata su savaşı yaptık. Kurulanıp çıktık. Kahvaltıya indik. Percy ile konuştum ve saat 10da ona dera vereceğimi söyledim. Çok mutlu olduğunu söyledi. Ama bir dahakine evine gideceğimiz konusunda ısrar etti. Bende kabul ettim. Tabii artık babamla Profesör - Öğrenci hayatı yaşayacaktık. Ama olsun. Harry, Hermione, Ron, Ginny, Luna, Cedric, Ellie, Percy ve ben harika bi ekip olduk.

Umbridge'i aglatcam ayol.

Severus Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin