4.Bölüm

1.6K 94 15
                                    

Angelina son olanlardan sonra bir süre daha sessiz sakin kaldı. Snape geceleri çok az uyumaya başlamıştı. Angelina geceleri  çok az uyuyor, babasına fark ettirmeden gizlice ağlıyor, sabah kahvaltıda bişey yemiyor, akşamları ise sessizce bir köşeye çekilip ifadesiz bir suratla televizyon izliyordu. Snape hala Angelina'nın hasta olduğunu düşünüyordu. Hatta artık geceleri başında nöbet tutuyordu. Angelina babasından nasıl daha fazla para isteyeceğini düşünüyordu. Angelina sonunda bir sabah babasını iksir odasında iş yaparken buldu.
Genelde babası iş yaptığı zaman ona görev verir, bitirince ekstra harçlık verirdi. Angelina iksir odasına girdi. Babası sessiz ve yavaşça iksire benzer bir şeyi karıştırıyordu. Karşıdaki koltuğa oturdu. Kısa bir süre babasını izledi. Yüzünde çok az kırbaç izi kalmıştı. Onları yok etmek için hala yüzüne aynı iksiri döküp, eziyet çekiyordu. Babası işini bitirip. Eldivenini çıkardı. Angelina babasının yüzüne baktı.
Snape : Bir sorun mu var Angelina?
Angelina : Burada seninle iş yapmayı özledim. Yardım edebilir miyim?
Snape Angelina'nın gözüne baktı. Babası gözünü incelediğinden beri duygulara göre göz renginin tonunun nasıl olacağını biliyordu. Angelina'nın bir isteği olduğunu gözünü kocaman açıp, yumuşak bir renk almasından anladı.
Snape : Hayır.
Angelina : Baba lütfenn. Şişeleri temizler yerleri süpürürüm. Noluuur canım çoooook sıkılıyor.
Snape : Peki ne kadar para istiyorsun?
Angelina yüzünde zafer kazanmış bir ifadeyle babasına baktı.
Angelina : Fark etmez ne kadar verirsen. Ne yapmam lazım.
Snape : Bir şey yapmayacaksın. Zaten solgun görünüyorsun. İş yaptırıp daha fazla yüzünün rengini solduramam.
Angelina böyle bir şeyle karşılaşmayı beklemiyordu. Babası ona asla bu şekilde fazladan para vermezdi. Para dışında isteği babasına yardım edip onla vakit geçirmekti.
Angelina : Yorgun değilim. Sadece canım sıkılıyordu. Hem ben iş yapmak istiyorum. Lütfen Babaa!
Snape : Neden hayırdan asla anlamayan bir kız olduğunu sorgulamıcam. Sana hayır dedim. Git ve dinlen. Ben parayı masana koyarım.
Angelina hayırdan anlamadığı kadar inatçıydı.
Angelina : Lütfen baba. Çok az minicik bir iş versen? Lütfeeeeen.
Snape sabrının sonunda sesini azaltabildiği kadar azaltıp konuştu.
Snape : Angelina yine sabrımı zorluyorsun sana hayır dedim. Parayı işim bittiği zaman masana koyarım. ODANA!
Angelina yüzü asık bir şekilde odasına döndü. Yatağına uzanıp tavanı izledi. Babasıyla birlikte olmak istiyordu. Babası onu yanında tutmak istemiyor gibiydi. Zaten birkaç hafta önce dayak yemişti. Acısını hala yaşıyordu. Biraz daha düşündü. Babası ona hiç normal zamanda babası gibi davranmış mıydı? Sadece onu kırınca. Laftan anlaşılıyordu. " Onu kırınca". Angelina tavanı seyretmeye devam etti. Belki babasına en güzel doğum günü hediyesi onun gitmesi olurdu. Son kez babasına sormayı düşündü. Beni yanında istemediğini söyleyecek tepkisine göre hareket edecekti. Tekrar iksir odasına döndü. Babası ona baktı. Angelina koltuğa yöneldi. Direk lafa girdi.
Angelina : Beni yanında, hatta hayatında bile istemiyorsun değil mi?
Snape'in yüzü sinirle çatıldı.
Snape : O ne demek oluyor?
Angelina : Beni yanında istemiyorsun değil mi? Bu yüzden bana iş vermedin. Çünkü beni görmek istemiyorsun. Çünkü ben sana Lily'i hatırlatıyorum.
Snape sinirle arkasını döndü. Angelina'nın boğazına yapıştı.
Snape : Bir daha annen hakkında konuşmayacaksın.
Angelina : Neden? Bulanık olduğu için mi?
Snape Angelina'nın başını sertçe yüzüne doğru çekti. Angelina'nın onun bu haldeki bakışlarından korktuğunu biliyordu.
Snape : Sana iki iyilik ettik diye Bi yerlerin kalktı herhalde.
Angelina'nın saçını geriye doğru çekti.
Angelina'yı kanepeye doğru ittirdi.
Snape belki ortalıktan biraz çekilir diye onunla ciddi bir şekilde konuştu.
Snape : Evet seni yanımda görmek istemiyorum. Sürekli ayak altında dolaşıyor ve evin düzenini bozuyorsun. Keşke benim kızım olmasaydın.
"Keşke benim kızım olmasaydın" son söz Angelina'nın kulaklarında yankılandı. Angelina gözünden yaş gelirken gülümsedi.
Angelina : Biliyordum....
Odadan çıktı. İşte babasına vereceği hediye. Kendisinin cesedi. Babasının onun cesedini bile görmek istemediğini tahmin etti. Bildiği bir kayalık vardı. Orada canına kıyabilirdi. Son iş babasına artık bir kızı olmadığını anlatan mektup yazmaktı. Snape odaya girdi. Elindeki para kesesini masaya koydu.
Angelina : Artık ihtiyacım yok. İstemiyorum.
Snape şok içinde Angelina'ya döndü. Snape : Tek bir şansın var. İstiyor musun yoksa istemiyor musun?
Angelina : Hayır.
Snape yüzünde şaşkın bir ifadeyle para kesesini tekrar alıp çıktı. Angelina mektuba nasıl başlayacağını bilmiyordu. Babası onun kızı olmasını istemiyordu ama o babası olmasını istiyordu. Bu şekilde hitabı buldu.
Angelina'nın Mektubu.

Beni  hiç sevmeyen ama benim çok sevdiğim babam.

Uzun süredir sana ne hediye alacağımı düşündüm. Saat güzel bir fikirdi. Para icin senden iş istediğimde bana keşke benim kızım olmasaydın demiştin. İşte hediyem. Çok görmeyi istiyorsan ölü bedenimi Yeşil Göl'ün karşısındaki mağarada bulabilirsin. Umarım hediyeni beğenirsin.

                                ANGELİNA SNAPE

Mektubu tamamladı. Köşede duran çalar saati alıp saat 21.00 a kurdu.Babası ses üzerine odasına gelirdi. Mektubu masaya koyul aşağı bahçeye indi. Ağacın altına geçip bahçede geçen anılarını düşündü. İlk adımını bu bahçede atmış. Ilk kelimesi "Babba" yı burada söylemişti. Göz kapakları yavaşça kapandı. Rüyasında babası mektubunu okuyor ve sonunda kurtuldum diyerek kahkaha atıyordu. Rüyasında ki babası "ANGELİNA ANGELİNA" diye bağırmaya başladı. Angelina uyandığında kan ter içinde ve gözünden yaş akar halde odasındaydı. Başında babası sinir ve korku karışımı ifadesi ve her zamanki karizmatik yüzüyle karşısında duruyordu.
Snape : Rüyasında bile ağlayan korkak, bebek bir kızım var ha?
Angelina sinirle cevap verdi.
Angelina : Ben bebek değilim, korkak da değilim!
Snape : Ama ben hayattaki tek şeyleri kaybetmeye  ağlayan bir babayım!
Bu ne demekti? Babasının hayatında tek olan ve kaybetmekten korktuğu şey neydi? Hiç bir şey demeden yattı. Snape eline damlalığı alıp Angelina'nın yüzündeki izlere döktü. İzler yok oldu. Angelina affalladı. Hergün ona acı veren bu ilaç şimdi neden canını yakmamıştı.
Snape : Ne gördünde bu acıyı unutacak kadar üzüldün?
Angelina'nın gördüğü babasının sevinci değil onsuzluğun ona ödül gibi gelişiydi.
Snape : Yemek hazır isteyen yer isteyen yemez.
Angelina neden bunları yaşıyordu. Babası ona berbat davranıp onla bilmece gibi konuşuyordu. Sessizce aşağıya inip yemek yedi. Tabağını yıkayıp yerine koydu. Kapıdan geçerken babası önüne durup yüzüne doğru eğildi. Burunları birbirine değdi.
Snape : Trip atan küçük bir bebek çok tatlı.
Angelina : SANA BEBEK OLMADIĞIMI SÖYLEDİM!!
Snape kaşlarını kaldırdı. İşte dayak geliyor diye düşündü Angelina. Babası elini ona vuracakmış gibi kaldırdı. Ona indirmek yerine elini şıklattı. Mavi peçete elinde belirdi. Peçeteyle Angelina'nın ağzının çevresini sildi.
Snape : Aww benim küçük korkak bebeğim daha ağzını bile silemiyor. Ama bana bebek olmadığını söylüyor.
Angelina sadece yüzüne baktı. Merdivenin ilk basamağına adımını atar atmaz babası tekrar konuştu.
Snape : Vakit geldi mi?
Angelina bi an mal olduğunu düşündü. Bugün sadece babasının doğum günüydü. Hediyesi de hazırdı.
Snape : İntihar vakti diyorum. Geldi mi?
Angelina olduğu yere çakıldı kaldı. Derken gerçekler kafasına çaktı. Babası mektubunu okumuş, intihar etmeyi düşündüğünü öğrenmişti. Bu yüzden ona bebeğim diyip korkak diyordu. Çünkü Angelina ölümden korkardı. Angelina arkasına döndü.
Hızla mutfağa girdi. Babası peşinden koştu. Eline sipsivri bir bıçak aldı.
Angelina : DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN BABA!
Bıçağı kendine saplayacakken babası kolunu tutup onu engelledi.
Snape : Bana saat alacağını düşünmüştüm.
Ne?! Babası onun zihnini mi okuyordu? Angelina babasına bön bön bakmayı kesti.
Angelina : Sen aklımı okumuşsun. Ama hata yapıyorsun. Benden kurtulup mutlu hayatından kaçıyorsun.
Snape'i zafer kazanmış edası ile gülümsedi.
Snape : O halde sapla. Sapladığın zaman bana bebek ve korkak olmadığını kanıtlarsın. Aynı zamanda baban depresyona girer.
Angelina anlamıyordu.
Snape : Eee kararın ne?
Angelina gözleri yaş içinde yıkıldı. Bir yandan ağlayıp bir yandan konuşuyordu.
Angelina : H-haklısın. Korkağım çünkü daha elimde kör bıçak varken bile titriyorum. Haklısın bebeğim çünkü ağlamaktan ve dırdır etmekten başka işim yok.
Snape yere eğildi. Angelina'nın başını göğsüne koydu.
Snape : Korkak değilsin. Çünkü sen bir Snape'sin ve 6 kişi ile aynı anda düello edecek kadar cesursun. Eğer ki Hogwarts'ta Gryffindor'a seçilirsen bu yüzden. Hala kendin suçluymuş gibi konuşuyorsun. Hufflepuff'a seçilirsen bu yüzden. Çok zekisin senin yaptığın iksirleri senden daha büyük öğrenciler yapamıyor. Ravenclaw'a seçilirsen bu yüzden. Slytherin'e seçilirsen eğer bu benim kızım olduğunu gösterir. Angelina babasına baktı. Bu babası mıydı? Yoksa onun yerine geçen çok özlü iksir içmiş biri miydi?
Angelina öylece durdu. Sadece ağladı. Sonunda Snape konuştu.
Snape : Hadi bakalım pasta mı ne zaman kesicez? Yoksa kendini kesme kararın hala var mı? Angelina o an sadece babasını mutlu etmenin aslında basit olduğunu anladı.
Angelina : İyi ki doğdun babacım.
 

Kodumun malı Angelina umarım Snape'in değerini anlar. Angelina daha çok bu şeklide yaralanıp babasının onu sevmediğini düşünecek.
Bölümleri gece düşünüyorum yani bir bakıma Angelina benim denebilir.
Gereksiz derslerde ve sahura( 12.00 3.00,arası) kadar yazıyorum .
Yani yeni bölüm ya yarın öğlen gelir veya gece yada gece yazar sabah atarım. Gelmeyedebilir migren tuttu gene. Neyse coh bos yaptım bb.
1313 Kelime

Severus Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin