22. Bölüm: "Konuşan bir vişneli kola"

155 26 55
                                    

2011 - Geçmiş

Hiçbir öğrencinin kendi okulunda giriş izninin bulunmadığı bir sınıf olduğunu sanmıyordum. Mesela spor salonu ya da resim sınıfı gibi. Belki bir ihtimal kimya laboratuvarında deney yapmasına izin verilmeyen bir öğrenci bulunabilirdi. Sadece izlemesine ve raporlamasına izin verilen sakar ya da haylaz öğrenciler olabilirdi. Fakat ben hiç kimseye müzik sınıfının yasaklandığını sanmıyordum. Hatta kumbaramdaki bütün paralar üzerine bahse girerim ki lisede müzik sınıfına girmesi yasaklanan tek kişi benimdir.

Müzik sınıfının kapısında dikilirken Bay Frost'un yazdığı yazıyı okudum.

"Müzik sınıfına Ophelia Robinson'ın girişi yasaklanmıştır. Onu kendi ders saati dışında içeride gördüğünüzde bana haber veriniz.
- Müzik Öğretmeni Matt Frost"

Müzik öğretmenimiz sanki insanların benimle daha fazla dalga geçmesini, zorbalıklarını katlamasını sağlamak ister gibi bu yazıyı bir A4 kağıdına siyah, büyük puntolar halinde yazmış ve kapının ortasındaki cama yapıştırmıştı. Demek ki bu yazı yüzünden bugün öğrenciler yanımdan geçerken kıkır kıkır gülüyorlardı.

Yine de bunun beni yıldıracağını sanıyorsa yanılıyordu. Ki bence Bay Frost eskiden kesinlikle lisedeki şu zorba erkeklerden biriydi. Büyümesi, öğretmen olması ruhundaki kabalığı hiçbir şekilde değiştirmemişti. Aksine şimdi öğrencilere istediği gibi zorbalık yapabildiği için halinden çok memnundu. Neden gerçek dünyada da masallardaki gibi kötü karakterler cezalarını bulmuyordu ki?

Tel tokamla kapıyı açacağım sırada -filmler bu taktiği öğrenirken gerçekten işe yarıyordu- elimle kapıyı kontrol ettim. Ve o da ne? Kapı kilitli değildi. Ya Bay Frost midesini bozmuştu ya da içeride bir öğrenci vardı. İlk ihtimalin doğru olmasını dileyerek kapıyı açtım ve başımı içeriye uzattım.

Sınıfın boş olduğunu görünce heyecanla içeriye girdim ama sonra ayaklarım olduğu yerde dondu. Öndeki sıralardan birinin üzerinde sap kısmı sarı, gövde kısmı beyaz üzerine siyah daireler olan gitarı gördüm. Bu gitar tek bir kişiye aitti. Aynı sınıftayken, o benden habersizken bile heyecanlanmama sebep olan biri. Yani buradan acilen çıkmam gerekiyordu.

Benim şansım pek de iyi değildir. Dört yapraklı yoncaların bulunduğu bir bahçede bile gidip üç yapraklı yoncayı bulmayı başarırdım. Koridorda duyduğum kahkaha sesleri de şansımın yine benden yana olmadığını gösterip, sınıftan çıkma planımı altüst etti. Kısık sesle küfredip sessizce tekrar kapatmış olduğum kapıdan hızla uzaklaştım ve sadece bandoda kullanılan devasa bir davulun arkasına saklandım. Sınıfın bir köşesinde zamanı gelmediği sürece kimsenin ellemediği bir enstrümandı. Hatta bu yüzden her yanı tozluydu. Bay Frost keşke eline bir temizlik bezi alıp şunu silseydi. Az önce duyduğum sesin sahipleri içeriye girmeden önce davulu biraz daha kendime çekip, ki bu çok efor sarf ettiren bir işti, kendimi dolap, duvar ve davul arasına sıkıştırdım.

"Bugün hiç çalışasım yok."

Kime ait olduğunu çıkaramadığım erkek sesine üç kişi daha katıldı ve ben sadece birini hatırladım.

İlk konuşan ses tekrar söze girdi.

"Benim garaja gidelim. Film falan izleriz."

Çocuklardan biri kahkaha atıp, "Bu teklifi bize yaptığına göre kızlar konusunda çok vahim durumda olmalısın Ash," dedi.

Tamam demek ki ilk konuşan kişi şu sarışın, kıvırcık saçlı çocuk Ashton'dı. Cevap olarak, "Ha ha! Çok komik Luke," dediği kişi de doğal olarak Luke oluyordu. Tanrım bir grup insanı seslerinden ayırt etmek oldukça zordu. Her an yakalanma korkusu da durumu daha güç hale getiriyordu.

Where I End And You BeginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin