12. Bölüm: "Saklanan acı sırlar ve verilen tatlı sözler"

209 36 46
                                    

Artık odaya dolan tek ses pencerenin dışından gelen cırcır böceklerinin sesiydi. Elimi nereye koyacağımı bilemediğim için önce önde, sonra yanlarda, ardından son olarak arkamda birleştirmiştim. Calum'ın gözleri bana odaklı olduğu için bakışlarımı olabildiğince kaçırıyor, huzursuzluğumu belli etmemeye çalışıyordum. Bizi odada gitar ararken yakaladığını düşündükçe utançtan yerin dibine geçmek istiyordum. Ayrıca neden bu kadar sessizdi ki? Kendimi ceza kararının açıklanmasını bekleyen mahkumlar gibi hissediyordum.

"Teddy, başını çarpmadan yavaşça yatağın altından çıkar mısın?"

Bakışlarımı kaldırıp Calum'a baktım. Sakin görünüyordu. Belki Teddy korkmasın diye böyle görünüyor da olabilirdi. Sonuçta o bir çocuktu ve tam da gözlem yaptığı çağlardaydı.

"Teddy yatağın altında değil."

Teddy'nin inkâr dolu sesini duyunca gülmeyle karışık bir ses çıkarıp ağzımı kapattım. Calum da gülüp odaya girdi ve tek dizinin üzerine çökerek yatağın altındaki Teddy'e baktı.

"Size kızmayacağım Teddy. Belki bensiz takıldığınız için kızabilirim ama ekibe alırsanız barışırım. Gel hadi. Başına dikkat et."

Calum, Teddy'nin dikkatle yatağın altından çıkmasını sağladı. Teddy'nin kıyafetlerini düzeltti. Saçlarını da eliyle şekillendirip ona samimi bir şekilde gülümsedi.

"Bu arada George seni arıyordu."

Teddy önce Calum'a sonra bana baktı. Ardından tekrar Calum'a döndü.

"Ophelia'ya da kızmayacaksın değil mi? Onun şövalyesi benim."

Teddy, şövalye diyemediği için kelimeyi ağzının içinde hızlıca yuvarladı. Bu kez gülmemi saklayamadım. Calum bana baktı ve bana göz kırpıp tekrar Teddy'e döndü.

"Hayır ama George onu bulmazsan sana kızabilir."

Teddy panikle yerinde zıpladı ve kapıya doğru koştu. Bizi yalnız bırakmadan önce bana doğru döndü.

"Ben gidiyorum. Sonra görüşürüz."

İşte Teddy tarafından tam bu şekilde ihanete uğramıştım. İç çekip Calum'ın beni de özgür bırakmasını bekledim fakat beni çağıracak bir George yoktu. Ayrıca George kimdi?

Calum ayağa kalkıp yanıma doğru ilerledi. Tam karşıma gelince bakışlarımı odanın bir köşesine çevirdim.

"Bakıyorum da Watson'ın köşeye sıkışınca seni terk etti."

Alt dudağımı sarkıtıp başımla onu onayladım. Eminim Sherlock Holmes şu an beni görse bırak dedektif olmayı nefes almamın bile suç olduğunu söylerdi.

"Biraz yürüyüş yapalım mı?"

Bakışlarımı ona çevirdim. Ellerini kotunun ceplerine yerleştirmiş benden cevap bekliyordu.

"Beni dağdan aşağıya falan mı yuvarlayacaksın?"

Calum kahkaha attı. Gözleri kısıldı ve başını eğip gülmeye devam etti. Ortam biraz yumuşadığı için ben de derin bir nefes aldım.

"Birlikte yuvarlanmayı tercih ederim. Sence de öylesi daha güzel olmaz mı?"

Bana göz kırpıp arkasını döndü ve ilerlemeye başladı. Calum ile birbirimize sarılmış halde yerde yuvarlandığımızı hayal etmiş bulundum çünkü zihnim Calum'a karşı savunmasızdı. Yanaklarım ısındığı için elimi gözlerimin önünde salladım ve hayalimi yok ettim. Calum'ın peşine takıldım ve onun yanında ilerlemeye başladım.

Where I End And You BeginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin