Üzerime polar bir battaniye örtüldüğünde sıçrayıp uyandım. Kucağımda uyuyan Teddy, bu ani hareketime karşılık uykusundan uyanacak gibi olsa da onun sırtını sıvazlamaya başladığım için bana biraz daha sokulup uykusuna devam etti.
Calum, yanımdaki kamp sandalyesine oturmadan önce Teddy'e de minik bir battaniye örttü. Karşımızdaki ateşin alevleri kahverengi gözlerinde dans ediyordu. Teddy'nin kıvırcık saçlarını işaret ve orta parmağının tersiyle okşayıp bana döndü. Teddy'i uyandırmamak için sessizce konuşuyordu.
"Özür dilerim. Arkanızdan geldiğim için uyuduğunu fark edemedim."
Başımı sağa sola sallayıp onun gibi ses tonumu normalden daha kısık tutarak cevap verdim.
"Önemli değil. Bir an içim geçmiş."
Kötü performansımıza rağmen bugünkü yarışın galibi biz olmuştuk. Logan'ın hırsı ve Calum'ın yarışı ciddiye almaya başlaması kazanmamızdaki en büyük etkenler olmuştu. Hatta tüm korkuma rağmen ben bile üç balık daha yakalamıştım. Daha doğrusu olta, ucuna bir balık takıldığının işareti olan o hafif sallanmayı yaptığı anda Calum'ı çağırmış ve balığı tutmasını sağlamıştım. Ve yarışmanın en güzel tarafı da sadece kişi başına bir tane düşecek şekilde balıkları seçip diğerlerini tekrar göle salmalarıydı. Gerçi tabağıma gelen kızarmış balık, her ne kadar karnım çok aç olsa da beni üzmeyi başarmıştı. Lâkin açlığa yenik düşme konusunda direncim çok düşük olduğu için balığı iştahla yemiştim.
"Temiz havaya alışman için biraz daha zaman geçmesi gerekiyor. Bugün gölün esintisi de seni yormuş olmalı. İlk geldiğimde ben de öyleydim."
Başımı ona çevirip bana bakan gözlerine gülümsedim. O da yumuşak bir ifadeyle bana bakıyordu. Gecenin karanlığı ve ateşin alevi onun yüzünü keskinleştirip soğutsa da bakışları sıcacıktı.
"Alışma sürecin zor muydu?"
Alt dudağını sarkıtıp ateşin çevresinde çember oluşturan arkadaşlarını süzdü. Tekrar bana döndüğünde sözcüklerini duyulma ihtimaline karşı daha dikkatli seçiyordu.
"Buraya değil ama enstrümanlarımı kullanamıyor olmama alışmam zor oldu. Hâlâ da alışabildiğim söylenemez."
Chase elinde bir gitar ve birayla yanımıza gelince Calum sessizliğine geri döndü. Bense Chase'i uzağa kovalamamak için kendimi zor tutuyordum. Calum'dan tam bir şeyler öğrenebileceğim sırada dibimize gelmişti ve Tanrı aşkına elinde gitarla gelmesi şart mıydı?
Chase, kurnaz bir gülümsemeyle Calum'ı süzdü. Ardından bana bakıp başıyla Ian'ın olduğu tarafı işaret etti.
"Müzikle aranın iyi olduğunu duyduk. Bize katılmak ister misin? İstersen ben çalarım sen söylersin ya da sen çalarsın ben söylerim."
Calum'ın oturduğu yerde gerildiğini görebiliyordum. Lisede benim ne sesim ne de çalma yeteneğim iyiyken, o da bana bu ısrarlarda bulunurdu. Yeteneğin doğuştan gelmediğini üzerinde çalıştığımda başarıya ulaşacağımı söylerdi. Bana hep yardımcı olmaya çalışırdı. Şimdiyse benim yeteneğim vardı ama o kendi yeteneğini kaybetmişti.
"Teklifin için teşekkür ederim ama böyle iyiyim."
Chase, ısrarcı bir tavra büründü. Kolay kurtulmayacağımı fark etmiştim.
"Hadi ama! Harika olacak. Bence ikimiz çok uyumlu oluruz. Hem insanlara da gitar nasıl çalınır onu gösteririz."
Teddy'i uyandırmamak için çabaladığım için sesimi sinirimi yansıtmayacak kadar düşürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where I End And You Begin
FanfictionBir yetenek, iki kişi, ortak bir kader. Ophelia Robinson, her şey olabilirdi. Bir bilim insanı, bir yazar, bir eleştirmen ya da bir TV yıldızı. Fakat o, asla ulaşamayacağı bir şey olan müziği seçti. Lise hayatı boyunca yaşıtları parlak geleceklerine...