89. BÖLÜM: Sonsuza kadar...

366 30 70
                                    

Eylem'in koluna isabetler kurşun, Eylem de kadını vurur. Genç kadın minik Fethi sakinleştirmeye çalışır, kokusunu içine geçer ve okşar: ağlama ne olur,  korkma ben iyiyim, bir şeyim yok. Yanındayım senin. Minik Fethi kadının teselli sözlerinden sonra sakinleştirmişti.

Bu sırada Ateş, Selim, Nurbanu gelir. Ateş endişeli şekilde: Avcı kız iyi misin? Eylem sıkıntılı sesle ama çok hisettirmez acısını: iyiyim, iyiyim merak etme. Kopuk Y kadının nabzına bakar ve ‟ölmüş" der.  Nurbanunun aniden gözü kadının kanayan kolunu görür, telaş ve heyecanla: yaralanmışsın, kolun kanıyor. Eylem koluna bakar: Önemli bir şey yok ya, sadece sıyrık. Ateş sinirlenir küfür eder: Nasıl bir şey yok ya? Basbaya yaranlanmış kızım. Hay ben bu işe ne deyim. Eylem de sinirle: Fethi'nin yanında bağırma. Sen bir canın, üzerinden daha 1 ay geçmeden, 2. canın nasıl yandığını anlamazsın. Ateş sakinleşerek: tamam, haklısın ama sende Avcımızın emanetisin. Seni koruyamazsak, biz nasıl yüzüne bakarız.

Selim ve Nurbanu Eylem ile Ateşi sakinleştirir, Selim: Ateş meseleni uzatma artık. Nurbanu kucağında bebeği almağa çalışır. Eylem izin vermek. Nurbanu: Eylem, bebeği bana ver, kolunu zorlamamalısın, kendini yorma. Eylem: merak etme Nurbanu, iyiyim ben. Fethi benim yormama izin vermiyor.

NurSel, Ateş ve Eylem Suların evine gider. Eylem bebeği teslim eder Suya. FeySu mırıldanarak şükürler eder Allaha. Su mutlu gözyaşlarıyla: Ooğlum, Fethii... Eylem abla, Allah razı olsun, ne muradın varsa versin. Eylem gülümsemek yetinir Feyzullah genç kadına koluna bakar ve endişeyle: abla, yaralanmışsın sen. Eylem umursamazca: önemli bi şey değil ya. Nazlı gözlerini büyüterek: nasıl önemli bi şey değil ya, hadi hastahaneye gidelim. Eylem oflayarak: Nurbanu ile giderim, endişelenmeyin.

EyNur hastahaneye giderler ve doktor genç kadının koluna bakar, muayine eder. Doktor kadının kolunu sargılar, ‟geçmiş olsun" der, gider. Nurbanu merakla izler durumunu, hayret eder ki yarasına inildemez, acımaz diye: Acımıyor mu kolun? Eylem zorlukla gülümseyerek: ben ne acılar gördüm?! Bu benim için ne ki?! Nurbanu bir anlam veremez sorar: Sen neden böyle içine kapanıksın? Senin ne yaraların var ki başka? Eylem tek kaşını kaldırarak: bunu sen mi soruyorsun? Nurbanu: Nasıl yani? Evet ben soruyorum, başka kim sorucaktı ki?

Kadın derinden ah çeker: sen bilmezsin, ben Fethi şehit olduğundan beri kimse bana sormadı ne haldeyim neden böyleyim diye?! Nurbanu Eylem'in lafını keserek: Fethi kim? Anlat ben seni dinlerim canım. Eylem ağlamamak için kendisini zorla tutarak: Fethi... Fethi Kulaksız benim nişanlımdı, sevdiğimdi, canımdı... herşeyimdi Biz ilk kitapçıda tanıştık ve tartıştık. Eylem zorlukla gülümser, Nurbanu şaşırır: Allah ilk tanışmada nasıl tartıştınız? Kadın: Ben
ilk görüşte onun yakışıklılığına ve gülümserken gamzelerine ve bir de aynı karakterimiz uyuyor diye sevdim. Bu yüzden gizli gizli resmini çekmiştim, Fethi'de bana kızmıştı, elimden zorla fotoğraf makinesi alıp resimlerini sildirmişti. Bende sinirlenmiştim bana kaba davranmışdı. Kibar ol dedim, zamanla karşılaştıktan sonra ilişkimiz ilerledikçe bana karşı o kadar kibar oldu ki. Görevdeki stresleri bir kenara bırakıp, benimle birlikte huzurlu olurdu. Tabiki bende. Ahh o kadar zorlu sınavlardan görevlerden geçtik ki, fransız istihbaratçısı olduğumda, birbirimizi vurmak zorundan kalıyorduk ama sevgimizin sayesinde, sebebi ne olursa olsun biz birbirimizi güveniyorduk ...

Bu sırada Eylem'in gözlerin yaşlar: Sonra ilişkimiz biraz hızlandırdık ve ben hamile kaldım 2.5 ay. Yavrumuz, Mercimek'imiz olacaktı. İsmini Zeynep koyacaktım ama kısmet olmadı. Saldırıya uğradık ve bebeğim diyemedim, canımızı bizden aldılar. Hemingway'in dediği gibi: satılık; bebek patikleri, hiç giyilmedi...Nurbanu üzülür, kadının sırtını sıvazlayarak: ahh Eylem, ne yaşamışsın? Eylem: daha bu ne ki? Bunun ardında 2.5 ay geçti. Ödül töreniydi. Hainler eylem planı hazırlanıyordu, ben yerlerini tesbit etmiştim. Erdem Albaya defalarla söyledim, önlem alalım diye ama sözü kimseye dinletemedim. (Eylem'in gözyaşları şiddetlenir) Törende herkes ödül aldı ama Fethi...Fethi herkesten çok hakediyordu ödül ama Kazanana ödül yok'tu. Herkes yerindeyken Fethi gelmemişti, ben endişelendim, sıkıntı vardı. Kalkıp yanına gitmek istedim, ama Derya bana engel oldu, endişelenme gelir diye. Keşke dinlemeseydim, her defasında Fethi'yi zor anlarda kurtarıyordum o zaman, son kez sırt-sırta çatışardık ve birlikte şehit olurduk. Ama olmadı...Son nefesinde bile, her zamanki gibi bana destek vererek, elimden sımsıkı tutuyordu ve bana ‟Eylem...Gonca'm sana, sen Allaha emanet"
Ve ben o an yıkıldım tamam, yaşayan ölü gibiydim. Ama kimse beni acımasın diye derdimi açıklamadım. Bizim sonsuza kadar mutlu olacaktık, evlenecektik, çocuklarımız olacaktı, birlikte yaşlanacaktık...

Tarifsiz aşk hikayeleri... *EyFet*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin