13.Bölüm

24.1K 1K 51
                                    

Selam bebeklerim🤍

Keyifli okumalar diliyorum

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum

Hatalarım olmuşsa da lütfen kusuruma bakmayın🙏🏽


🌼

"Leyla, kuzum bak bunlar sana gelmiş." diyerek odama giren anneme bakışlarımı çevirdim. İlk önce bana kimin ne gibi bir şey göndereceğini anlayamasam da elinde gördüğüm buket ile aldığım nefesi tuttum ve gözlerimi kırpmadan papatyaların güzelliğine baktım. Her zaman olduğu gibi aklıma tekrardan Cihan düştü.

Yatağıma yaklaşan annem, bana gelmiş olan bu güzellikleri kollarımın arasına bıraktı ve "Al bak, üzerinde not var. Kimden gelmiş öğrenelim. Kötü günümüzde yanımızda olan kişiye zamanı gelince bizim de bir hediye göndermemiz icap eder" diye ekledi. "Anne Allah aşkına sanki ölüm döşeğindeymişim gibi konuşma! Sadece ayağım azıcık, ufacık, minicik çatladı." Bu cümlem ile anında kaşları çatıldı, " Sus bakayım sen! Ölüm döşeğiymişmiş. Bir daha duymayım böyle cümleler! Sen bizim bir tanecik kızımızsın, azıcık nazlan bize. Ne güzel üzerine titriyoruz. Kendin için avantaja çevir bu hallerimizi" dedi. Tek evlatları olduğum için bu hallerine alışkın olan ben, bu durumu daha fazla uzatmamaya karar verdim. "Tamam Meryem Sultan, sen kaşındın benden söylemesi."

"Ben seni bir güzel kaşırım o zaman görürsün Leyla. Al bak hadi şu çiçeklere. Ben senden daha meraklıyım. Sen hala boş boş konuşuyorsun."

Gerçekten de hala kollarımın arasında duran bu güzellikleri kimin gönderdiğini öğrenmemiştim. "Tamam anne, tamam. Bakıyorum hemen."

Papatyaların arasında bulunan pembe minik zarfı yırtmamaya özen göstererek yavaş yavaş açtım. İçinden çıkan karta göz gezdirince kalp ritmim kendini belli edercesine hızlanmaya başladı. Ah deli kalbim ah! Bu gidişle hasta olacaksın bir sevda uğruna.

Üzerinde yazan notu tekrar ve tekrar okudum. İnanmak istedim gerçek olduğuna.

Cihan. Benim sevdiğim adam geri dönmüştü. Yokluğumu fark edince geçiştirmek yerine peşime düşmüş ve beni bulmuştu. Hemen telefonumu elime alıp onunla yazışmalıydım. Hemen!

Karşımda dikilen annemin meraklı bakışlarını es geçmeye çalışarak sorumu yönelttim "Anne benim telefonum nerede? Hemen verir misin?"
"Kız önce söyle bakayım kimden gelmiş çiçek? Ne yazıyor orada?" diyerek beni iyice köşeye sıkıştırmaya başladı. "Ya anne ne yapacaksın kimden geldiğini? Telefonumu istiyorum ben, lütfen verir misin?" Cümlemi bile tam dinlemeden sinsi bakışlarıyla notu elimden çekip aldı. Hayır yani okusa bile ben herhangi bir açıklama yapmadığım takdirde hiçbir şey anlayamayacak. Ama yine de inat ediyor işte. Aldığı notu sesli bir şekilde okumaya başladı

" Dünya'dan Papatya'sına en özel geçmiş olsun dilekleri ile...

Dipnot: Telefonunu nereye soktun acaba minik kedi ? Hemen bul ve bana yaz! "

Cümlesi biten annem çatık kaşları ve imalı bakışlarıyla beni baştan aşağı süzmeye başladı, Aha şimdi sıçtık bacılarım.

"Erkek mi bunu gönderen? Eğer öyleyse de kötü bir şey demeyeceğimi biliyorsun kızım. Artık kendi kararlarını alabilecek yaştasın ama ne olursa olsun beni bilgilendir, haberim olsun" ilk başta sert çıkan sesi sonlara doğru yumuşayarak beni oldukça şaşırttı.
Sıçmamışız bacılar, yolumuza devam.

Anneme masum bakışlar atarak başımı aşağı yukarı sallayarak cevap verdim. Hafif bir tebessüm ile karşılık verdi bana. Daha fazla bir şey konuşmak için şu an erkendi. Çünkü ben bile henüz Cihan ile duyguları hakkında konuşmamıştım.

"Kaza sırasında ekranı kırıldığı için baban tamirciye vermişti. Bugün evden gelirken uğrayıp alacak. Yarım saate getirmiş olur." konuyu telefonuma bağlayan anneme tekrardan olumlu anlamda başımı sallayarak cevap verdim. Annem daha fazla yanımda kalmayarak odamdan çıktı. Ben de mis kokulu papatyalarım ile yarım saat bakışacağımı bilmeden ilk bakışımı attım.

(40 dakika sonra...)

Saatler gibi geçen dakikalar en sonunda kapımın çalınması ile son buldu. Minik tıklatmanın ardından araladığı kapıdan kafasını uzatan babam ile göz göze geldim.
Beni görünce sevgi dolu gülümsemesini bahşederek elindeki telefonu salladı.
"Al bakalım kızım. Getirdim senin kıymetlini."

"Babacığım, ilk sırada kıymetlim olarak sen yer alıyorsun ve sonra tabii ki de telefonum"

Babam kapıyı kapatarak hemen yanıma geldi
ve hafif bir kahkaha atarak konuşmaya başladı "Aman aman güzel kızım. Annen duymasın bunu"
"Duymaz babacığım duymaz hadi telefonumu ver artık, çok özledim"
" En çok Cihan'ı özledim" diyerek cümleyi içimden tamamladım. 

"Al kızım, hasret giderin ben kapının önündeyim." dedi ve beni telefonum ile baş başa bıraktı.

Ellerimin arasında bulunan telefonun tuş kilidini açarken heyecanıma engel olamıyordum. Acaba Cihan neler yazmıştı benim yokluğumda? Neler hissetmişti benden cevap alamayınca?

Açılan ekranın ardından hemen sonra Cihan ile olan sohbet bölümünü açtım. Ona ait olan bildirim sayısını görünce gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Sahiden bu kadar merak mı etmişti beni?

Daha fazla oyalanmadan gönderdiği mesajları okumaya başladım. Her cümlesinde kendimi daha da kaybettim. Gözyaşlarım yanaklarımdan usul usul süzüldü. Bu defa hüzünden değil mutluluktan ağladım. Bu defa duygularımın karşılıksız olmasına değil karşı tarafta can bulmasına ağladım.

Tüm mesajları okuyup bitirince karşımdaki adamın daha fazla endişelenmesine engel olmak için ilk mesajı attım.

Leyla: Cihan'ım! Ben geldim.

Ellerimin titremesine bir türlü engel olamıyordum. Ne zaman heyecanlansam hep aynı şey oluyordu ve ben hayatım boyunca bu kadar yoğun bir heyecanı ilk kez hissediyordum.

Aradan geçen on beş dakika sonra Cihan'ın işi olduğunu ve müsait olmadığını düşünmeye başlamıştım çünkü mesajımı görmemeye devam etmişti.

Fakat sonra bir şey oldu ve ellerimin arasında bulunan telefonun zil sesi ile ürpererek kendime geldim. Bakışlarımı yavaş yavaş ekrana çevirince gördüğüm isim ile tükürüğüm boğazımda kaldı.
Ölüyorum a dostlar...

🌼
🌼
🌼

Ay ben artık ortalık alev alsın istiyorum canlarım ama sanırım bunun için henüz erken

Bölüm hakkındaki duygu ve düşüncelerinizi buraya alayım efendim👉🏼

Gelecek bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın🥰

SERT BAKIŞLI PAPATYAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin