Yankı...
"Feyzi Bey'le görüşeceğim" dedim sekreter kıza. Kız beni duymamış gibi davranınca ilk dakikadan asabım bozuldu.
"Adınız?" dedi burun kıvırarak. Yok yok, ben böyle şeylere hiç alışık değilim.
"Siktir ya" diye söylenip gitmek için hareket ettim ama sabah masama gelen adam belirdi karşımda.
"Hoş geldiniz, buyurun" diyerek bana yol gösterdi. "Kusura bakmayın, Hanımefendi biraz meşgul" dedi sekreter Hanım'ı kast ederek.
"Çok belli" deyip onun ardından yürümeye başladım. Beni büyük bir odaya getirip,
"Hemen geliyorum, ne içer siniz?"
"Çay" dedim, başıyla onaylayıp çıktı. Koca odada bir başıma kalınca hayretler içinde odayı inceledim. "Vay anasını." Koltuğa oturduğum anda kapı açıldı, ayağa kalktım.
"Hoş geldin genç adam. Otur lütfen. Beyefendiye içecek bir şeyler getirin." Adam beni gördüğüne niye bu kadar sevindi ki? Hayret bir şey yani. "Çabuk düşünmüşsün" diyerek masasına gitti, ordan birkaç kağıt alıp geldi ve çaprazıma oturdu.
"Öyle oldu. Ne yapacağım ben burda?"
"Hemen anlatıyorum. Kızım Melis Çağlayan, sen onun her şeyi olacaksın. Bir an bile yanında ayrılmayacaksın. Sana ihtiyaç duymadığı anlarda bile - ki bu hep olacak - hiç gocunmadan yanında kalacaksın."
"Bey amca kusura bakma ama senin kız tam olarak ne?"
"Çok ayıp" deyince gülüşümü tuttum. Öyle bir anlatıyor ki insan ister istemez yanlış anlıyor ama. "Bu sözleşme, okuyabilirsin." Kağıtları elime alıp okumaya başladım. Bu sırada çayım geldi. Sözleşme onun sözlerinin aksi değildi. Tek fark kızına koca aramıyor.
"Tamam, kolay."
"Değil, hiç kolay değil. Onu tanımıyorsun ve ne demek istediğimi henüz bilmiyorsun. Kabul ediyorsan imzala."Bana bir kalem uzattı. Sözleşme kızının yanından ayrılmayacağım konusunda bir hayli kararlıydı.
" Onunla toplantılara bile girecek miyim? "
" Evet. "
" Neden? "
" Ben öyle istiyorum. "
" Yemekler, davetler, seyahatler... Hepsine öyle mi? "
" Evet."
"Hiçbir şey anlamıyorum ama olsun bakalım. Bu maaşım mı?"
"Evet." Çokmuş gerçekten, Beyza boşuna hava atmıyormuş yani.
"Ne kadar zor olabilir ki" deyip attım imzayı.
"Hayırlı olsun genç adam ve Allah kolaylık versin."
Çayımı içerken bana çalışma saatlerinden bahsediyordu ve tam olarak anlamadığım noktalara değiniyordu. Bakınca benim için hepsi çocuk oyuncağıydı. Alt tarafı bir kadının her şeyi olacağım. Ne var ki bunda?
" Tamam ben anladım her şeyi. "
" Güzel, bir şey daha. Kendini ona kaptırma!"
"Efendim!?"
"İnan bana bu ilk olmaz. Sadece yanında çalışan herhangi biri olduğunu bil ve ona göre davran."
Niye böyle söylemişti hiç anlamadım. Ki zaten ben aşktan başı yanmış bir adamım, senin şımarık kızına mı kapılacağım pardon. Başımı iki yana sallayarak ayağa kalktım.
" Ne yapıyorum şimdi? "
" Beden ölçülerini bu kağıda yaz "deyip yeni bir kağıt uzattı bana. Ben bütün niçin yapıyorum inanın çok merak ediyordum." Ayak numaranı, iletişim bilgilerini ve hesap numaranı. " Dediğini yaptım. Daha ilk dakikadan pes etmemek için üstün bir çaba harcıyordum. Gerçi az önce kısmen de olsa pes etmiştim. Adam onay verince odadan çıktım, kocaman katta insanların bakışlarına maruz kaldım. Herkes işini gücünü bırakıp bana dönünce acaba açık bir yerim mi var diye düşünüyordum.