27.BÖLÜM

1.2K 128 31
                                    


Yankı...


"Bebeğim!" dedikten sonra ona yürümeye başladım. Bana koşarak gelirken gözlerim hem doldu hemde içimden koca bir ağırlık ağzımdan uçarak çıktı. Kızıma kavuşan kollarımla onu kucağıma aldım. "Kızım gelmiş." Kokusunu özlediğim saçları yüzümü kapattığında o ruhuma iyi gelen kahkahası duydum.

"Seni çok özledim."

"Hele ben hele ben. Nerden çıktın sen?"

"Annemlerle geldik" diyerek gösterdiği yöne baktım. Beyza ve Şükrü hâlâ oradaydı. Kızımı bırakmadım tabi, asla da bırakmam. Onlara doğru yürüdüm.

"Hayırdır! Bir şey mi oldu? Yağmur hasta falan değil değil mi?"

"Endişelenme, Hindistan yolculuğuna çıkmadan hemen önce gelelim hem işlerimiz halledelim, hemde Yağmur'u babasına getirelim dedik." Şükrü bunu söylerken yüzünün ve duruşunun aldığı o babacan tavırla mutlu oldum.

"Doktor bunu onayladı mı?"

"Açıkçası bunu söylemek istemedik, başta Yağmur için çok zor olmuştu. Şimdi Yağmur'a sorduk, aklı ve kalbi burdayken seni görmeden bu yolculuğa çıkarmak istemedim."

"Teşekkür ederim ama hemen gidecek misiniz?" Yağmur başını başıma yasladı. Eliyle yüzümü okşuyordu. Bir koluyla da boyuma sarılıyordu.

"Cuma günü yolculuk" dedi Şükrü ve bugün çarşambaydı.

"Hadi gelin hep beraber yemek yiyelim."

"Hiç rahatsız etmeyelim" dedi Beyza.

"Saçmalama, hadi."

"Arabayı çekeyim ben." Şükrü arabasına giderken dönüp yürümeye başladık. Birden sessizliğe gömüldü Yağmur.

"Yağmur hoş geldin" dedi Melis. Sadece bakmakla yetindi. Şükrü arabayı evin önüne park etti.

"Melis, selam. Sen ne yapıyorsun burda?"

"Yemeğe geldim."

"Nasıl yani, şimdi sen patron hanım - yanlış anlama Yankı - şoförünün evine yemeğe mi geldin?" Buna kahkaha attım.

"Sus be, şoförüm değil o" dedi çekinerek.

"Ben bunu o gün arkasından iç çektiğinde anlamıştım" dedi Şükrü.

"Ne zaman"dedim hemen.

" Babaanne "dile seslendi Yağmur. Annem sesi duyunca ayağa kalktı kalkınca da gördü.

" Aaa! Yağmur. " Yağmur'u kucağımdan indirdim.

Evden birden çıktı hepsi. Yağmur kuzenlerini görünce çığlık attı. Onların özlem gidermesini izledik bir müddet. Abim Beyza'yla karşı karşıya gelince hiçbir söylemedi ama kafasını iki yana salladı. Bu da ne demek istediğini anlattı.

"Amca?"

"Amcam. Prensesim hoş geldin."

"Beni burda görmeyince üzüldün mü?" Abim kızımın önüne çöküp ellerini tuttu.

"Biraz üzüldüm tabi ama sonra senin için mutlu oldum."

"Gerçekten mi?"

"Evet tatlım. İki tane baban var, ikisi de seni çok seviyor. Sen zaten çok özel bir çocuksun, sen mutluysan bizde mutluyuz."

Birbirlerine sarıldıklarında kızımın yüzünde gördüğüm o endişeyi sorguluyordum. Mutsuz muydu?

*

YANIMDA KAL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin