19.BÖLÜM

1.1K 135 34
                                    



Melis...

Babamın ısrarcı halinden nefret ediyordum. Yine beni bu eve getirip burda kalmaya zorladı. Zaten dün çetin bir savaştan çıkmışım gibi döndüğüm toplantının yorgunluğu hâlâ üstümdeyken bir de şu kadının kibrini çekiyordum. Kahvaltı masası yine çok sessizdi, bakalım bugün nasıl deli edecekti beni.

"Melis" dedi, işte geliyor. "Hâlâ evlenmeyi düşünmüyor musun?" deyince çatalı sesli bir şekilde bıraktım.

"Pardon?"

"E yaşın geçiyor şekerim, onun için diyorum."

"Ne zamandan beri benim yaşım seni ilgilendirir oldu? Ya da sen misin yoksa babama evlenmem için baskı yapan?"

"Melis" diye uyardı babam ama bu defa susmayacaktım.

"Bir dakika!" dedim elimi kaldırıp babamı susturarak. "Benim hayatım kimseyi ilgilendirmez. Nasıl yaşadığım, neler yaptığım. İstersem hiç evlenmem kime ne? Sen neden dert ettin ki bunu bu kadar? Benim evlenmem sana ne kazandırabilir" dediğimde hırsından kıpkırmızı oldu. "Oğlunu şirkete almıyorum diye mi rahatsız oluyorsun? Almam, niye alayım... Zaten yediği önünde yemediği arkasında. Zaten bir saltanat yaşıyor biricik oğlun benim sayemde."

"Lütfen sözlerine dikkat et" dedi dişlerini sıkarak.

"Sözlerime? Ne duydun ki sen şimdiye kadar benden. Sen beni on sekiz yaşımda yalnız yaşamaya zorladın. Ben on sekiz yaşında bıraktım babamı kendi hayatımı kurdum, ne battı sana? Çok değil değil bundan on yıl önce o şirketi kiraladığım ilk gün sana gelip 'şirketi kiraladım ama temizlemek lazım bana yardım eder misin' dedim. Sen ne yaptın? Benim temizlikçiye verecek beş kuruş param yoktu, üç gün üç gece kendi başıma temizledim orayı. Senin oğlun neredeydi? Senden sadece tek bir şey istedim ama sen kılını bile kıpırtdatmadın. Kılını kıpırdatmadığın gibi babama da engel oldun yanıma gelmedi. Kendi ellerimle yaptım, kendi başıma kurdum o masaları, kendi ellerimle taktım o camları ben. Ben yapıyorum, ben çalışıyorum diye zaten rahatsın. Sen ne sanıyorsun? Ben evlendiğim anda babamın hisseleri üstüme geçecek, tek bir söz hakkı bile kalmayacak şirkette haberin var mı? Yok tabi, nerden olsun. Bir yerden para geliyor ama nerden geldiğinin ne önemi var değil mi? Kusura bakma ama benim yapacağım evlilik aşk evliliği olacak. Mantığımı kullanarak bu kadar şey yaptım. Çalıştım, okudum. Bir gün bile yorgunum demedim ama sen haddin olmadan benim yaşımı sorguluyorsun öyle mi? Yarın yirmi sekizinci yaşım doluyor, annem olsaydı kutlardım... "

Nasıl biriktiyse içimden birden çıkıverdi. Babama baktım.

" Hayatımla ilgili tek bir karar daha alacak olursan bütün bağları koparırım baba, bütün bağları duydun mu? Şimdi afiyet olsun. "

Kalktım o masadan, bir daha oturur muyum acaba!

*

Aheste aheste çıktım merdivenleri, o günler aklıma gelince burnumun direği sızladı önce. Annem yanımda olsaydı benimle gurur duyardı. Onu baş köşeye oturturdum, hiçbir şey yapmasına gerek olmazdı, yanımda olurdu o da bana yeterdi. Geniş alana baktığımda on sekiz yaşında canhıraş çalışan o kızı gördüm sanki. Her bir köşede boyundan büyük işler yapıyordu.

"Ne oldu sana?" diyen sesle baktım önüme. Yankı! Elimi yüzüme götürüp yaşları silmek istedim ama akıyordu. "Bir şey mi oldu? Ne oldu?"

"Önemli değil. Yağmur'dan haber var mı?"

"Beyza aradı dün, her şey yolundaymış." Başımı salladım. "Sana ne oldu anlat bana. Neden bu kadar içlisin?" Doğrudur, içliydim. Elimle sağ tarafta ki o devasa camı gösterdim.

YANIMDA KAL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin