Melis...
"Ben tamam diyorum gel iste, vermezsen kaçırırım diyor bana aaa!" Kahkahalarla dinliyordum olayı. Canım sevgilim. Hâlâ yatıyordum, doktorun verdiği ilaçları içmeye çalışıyordum bir yandan. "İzin veriyorum dedim neden gel iste diyorsun, geldim istiyorum ya diyor. Tam şapşal çocuk. "
" Ya canım benim. Napsın ama Korkuttun o kadar. Hemen anlayamamış yazık."
"Korksun tabi, bir tane benim kızım. Çaba görmem lazımdı."
"Anlamadı ama değil mi?"
"Yok baba kız takılacağız dedim" deyince yüzümü buruşturdum. Takılacağız! Gerçekten böyle mi söyledi yani.
"Ona söyleyeceğim" dedim. Karar vermiştim ve ne olacaksa istemeye gelmeden önce olacaktı.
"En doğrusu bu" dedi.
"Sen ara baba, biraz rahatsız olduğumu ve yattığımı söyle. Beni görmeye gelsin."
"Tamam."
Yankı...
Toplantının ortasında çalan telefonumu açmayacaktım ama arayan Feyzi Bey olunca açtım.
"Efendim."
"Yankı, Melis'in evine gelir misin?"
"Neden?" dedim ayağa kalkarak. "Bir şey mi oldu?"
"Melis rahatsız, yatıyor. Gelsen iyi olur" deyip kapattı ama bir şeyi yok demişti. Hani bana kız takılacaklardı.
"Afedersiniz, benim gitmem lazım" diyerek kapıya yürüdüm. Işık hızıyla odadan çıkıp koşmaya başladım. Otoparka inip arabaya bindim ve hiç vakit kaybetmeden yola çıktım. Ben telaşlanmayayım diye mi söylemedi rahatsız olduğunu. Neden şimdi söyledi o zaman? Aklıma annesi geliyordu, sonra Melis'in de o kadar hasta olacak olma telaşı kalbimi sıkıştırıyordu.
Biri için böyle telaşlanmayı nerde bıraktığımı bilmiyordum ve birini kaybetmekten korkup başıma en fenasının geldiğini de hiç unutmuyordum. Melis'i bu denli seviyordum, onu kaybetmekten korkuyordum. Onu sa kaybetmekten ve artık hiçbir sebebimin kalmamasından.
Hiç durmayan gözyaşlarım yüzünden acım hiç bitmiyordu. Söz konusu Yağmur olunca ayrı, Melis olunca ayrı üzülüyordum. Göğsüme dar geldi yine bir şeyler. Aklıma en kötüsünğn geliyor olması benim yüzümden mi? Ona da çok fazla anlam yüklediğim için mi?
Evin önünde durup indim, koşarak eve giderken kapı açıldı. Feyzi Bey bana neden öyle bakıyordu?
"Nerde?"
"Odasında."
"Yanına gidebilir miyim?"
"Tabi."
Korkuyordum, çok sevmek insanı neden bu kadar korkutur ki? Merdivenleri çıkıp odanın kapısına ulaştım. Bir hayli tedirgincw açtım kapıyı. Direkt gözüme çarptı duru güzelliğiyle. Neden yatıyordu, o kadar mı hastaydı.
"Hoş geldin canım, gelsene."
"İyi misin sen? Neden yatıyorsun?" Yanına yürüyordum, uzattığı ellerini tutup önüne oturdum. Saçları bile uysaldı bugün, pijamaları üstünde masum bir çocuk gibiydi.
"İyiyim, doktor ayağa kalkma dedi."
"Neden?"
"Korkma sevgilim iyiyim, hasta değilim."
"Neyin var o zaman, yüzün bembeyaz."
"Sana" dedi ve durdu, bir an tedirgin oldu. "Bir şey söyleyeceğim" dedi. Başımı salladım. "İstediğin tepkiyi verebilirsin, istediğini söyleyebilirsin. Üzülmeyeceğim söz veriyorum, aklından geçecek olan o soruyu da sorabilirsin hatta. Hiç kızmam." Gözleri dolunca başını önüne eğdi. Hâlâ elini tutarken parmağımı çenesine koyup başını kaldırdım.