Deniz kızı Ve Kara Prens'in Hikayesi..
§
12.04.2013
Karan'a ;
Genç bir kızın, küçük yüreğinden dökülen bu satırlar genç bir adamın, koca yüreğine armağandır.
Yani sana...
Sana olan sevgimi, aşkımı artık içime sığdıramıyorum Karan. Her geçen gün...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
☝🏻Tanıtım Videosu ☝🏻
❆
Duyduklarımla utancımdan gelinliğin eteğini sıkmaya başlamıştım. Mağazadaki diğer müşteriler ve çalışanlar benle Karan'a bakarak bir şeyler konuşuyorlardı kendi aralarında. Hiç mi evleneceği kadına 'nefes kesici olmuşsun' diyen adam görmediler?
"T- teşekkür ederim..." Utandığımda yüzümün domatese benzemesi dışında bir de kekeleme gibi saçma bir özelliğim vardı maalesef. Annem 'bizde buradayız' demek istercesine boğazını temizlediğinde Karan ensesini kaşıyıp yanımıza geldi.
"Ben işiniz bitmiştir diye düşünüp sizi almaya gelmiştim ama?"
"Ay pek de bir düşünceli!"Annemin memnuniyetle kurduğu cümleye karşılık ona şaşkınlıkla bakmakla yetindim.
"Öyledir benim aslan oğlum. Karan'ım bizim işimiz daha bitmedi ama az kaldı. Sen Elfida kızımı da al gezin isterseniz biraz?"
Karan'ın bana bir cevap istercesine baktığını fark ettiğimde 'olur' deyiverdim. Zaten bu gelinliği almaya karar vermiştim. Oldukça güzeldi, hayalimde canlandırdığım gelinlikle de uyuşuyordu.
"Anne ben bu gelinliğini istiyorum."
"Tamam kuzum, sen onu çıkar. Biz hallederiz. Bekletme Karan oğlumu." Ne ara oğlu oldu acep?
"Tamam."
-
Gelinliği üzerimden çıkarttıktan sonra şortumu ve tişörtümü giydim. Kabinin aynasından saçımı başımı düzelttikten sonra kabinden çıkıp annemlere veda ettikten sonra arabada beni bekleyen Karan'ın yanına gidip, ön koltuğa yerleştim.
"Nasıl geçti alışveriş?"
"İyiydi..."
"Yasemin yengem zorlamıştır kesin sizi." Dudakları yukarı kıvrılırken bende istemsizce sinir bozukluğuyla güldüm. O kadın fazlasıyla sinirimi bozmuştu bugün.
"Hiç sorma onu." Gözlerini bana çevirip ağızına, eliyle görünmez bir fermuar çekti. Ardından tekrar yola döndü.
"Ee? Nereye gidelim?"
"Ya biz neden arabayla gidiyoruz ki? Yürüsek daha iyi olur bence."
"E peki, şuraya bir yere park edeyim yürüyelim." Bir kaldırım kenarını gözüne kestirip arabayı park etti. Bende emniyet kemerimi çıkartıp indim arabadan. O da indikten sonra elinde tuttuğu küçük anahtarın tuşuna basıp siyah jeep'i kilitledi. Yanıma gelip hafiften çatılmış kaşlarıyla vücudumu süzdü. Ne oluyor be?