24'

1.5K 115 80
                                    

24. Bölüm - çaresiz

TikTok : bigaripkiz

(Elfida & Karan Aksel

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Elfida & Karan Aksel.)

3 Hafta Sonra ;

O lanet günün ardından tam tamına üç hafta geçmişti. Muğla'da, şehir merkezine oldukça uzak bir villada, kaldığım odanın balkonunda tam karşımda duran denizi seyrediyordum. Hoyrat dalgalar bir o yana, bir bu yana savruluyordu.

Kollarımı, yanımda kalan tek varlığıma sarıp derin bir iç geçirdim. Bugün burada olmamın sebebi ölmelerinden korktuğum sevdiklerimdi ancak onlar beni ölmekten beter etmişti. Hele ki babam.. Nasıl anlamamıştı gözlerime bakıp? Diyememiştim ki, 'düşünmeden söylediğin herbir kelime göğsüme çivi gibi saplandı, nefesimi kesti..' diyememiştim..

Başım çatlıyor, midem bulanıyor, boğazım acıyordu.

'Yoruldum' diye haykırasım geliyordu, sonra sadece yutkunuyordum, gözlerim doluyor, susuyordum. Oysaki içim çığlık çığlığaydı.

Karan'a ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Yaşıyor muydu yoksa yaşamıyor muydu bilmiyordum. Belki de artık onunla aynı gökyüzünün altında nefes almıyor oluşumu düşündüğümde bütün bedenim uyuşmaya başlıyordu. Bir yanım 'konaktakiler onu hastaneye yetiştirmişlerdir' derken, bir yanım 'ümidini kes' diyordu. Her saniye bu bilinmezliğin içinde kaybolup gidiyordum. Sinan'a defalarca sormama rağmen cevap vermiyor, geçiştiriyordu beni. Bende tek çare olarak üç haftadır her gece hıçkıra hıçkıra ağlayarak dua ediyordum yaşıyor olması için.

Peki ya; Derin, annem, ablam, Azad abim, Aybike ve her ne kadar kırgın olsam da babam... Onlar ne yapıyorlardı? Nasıllardı?

Elimin altında duran tırabzanı daha da çok kavradım. Kirpiklerimde asılı duran birkaç damla yaş usul usul düştü yanağıma. Ne yapacaktım, nasıl dayanacaktım onların yokluğuna?

Yandığını hissettiğim ciğerlerime temiz havayı doldurduğum sırada omuzuma dokunan elle irkilip başımı hafifçe arkama çevirdim. Sinan'ı bana dokunmaması konusunda defalarca uyarmıştım fakat asla dinlemiyordu.

"Hava serin, içeri geç üşüteceksin." Kurduğu cümle gülme isteği uyandırmıştı. Önce hayatımın içine ediyor, sonra da üşütmemem için içeriye geçmemi söylüyordu. Ne denli bir ruh hastasıydı bu?

"Hava alıyorum, onu da mı çok gördün?" Diye sordum alayla.

Ellerini siyah kot pantolonunun ceplerine sokup kaşlarıyla karnımı işaret etti. "Sizi düşündüğüm için söylüyorum Elfida." Bakışlarını denize çevirdi. "Bana sürekli negatif bir bakış açısıyla yaklaşıyorsun."

ELFİDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin