Acı Hatıralı Hamsiler

849 90 31
                                    

Herkese merhabalar!

Nasılsınız? Buraları çok özledim... Çok yorgundum... Uzak kaldım...

Aylardır bu bölümü düşünüyorum... Yazıp yazıp defalarca sildim.... Sanırım en çok zorlayan bölüm bu oldu...

Düşüncelerinizi lütfen paylaşın... Bundan sonra ithaf yapmaya devam edeceğim yeniden... Bu yüzden yorumlarınız önemli♥️

Oy vermeyi lütfen unutmayın...


Güpgüzel okumalar dilerim...



🔴🔵🔴🔵🔴🔵

Uykumu baltalayan bu iğrenç sesi daha fazla duymamak için yastığı kafama daha çok bastırdım. Sanki duvarı değil de beynimi deliyorlardı… Uykumdan uyandırılmak hele ki korkutularak uyandırılmak en nefret ettiğim şeyler arasındaydı…

‘’Sabahın köründe yapılacak iş mi bu şimdi?’’ dedim daha gözlerimi bile açamazken.

Deliksiz bir uyku çekmiştim fakat uykumu kesinlikle alamamıştım… Vücudum öylesine yorgundu ki…  Ah…  Bir de ayağım sızlıyordu. Uyanır uyanmaz kendisini belli etmişti. Gece ağrıdan uyuyamayınca Murat bir ağrı kesici vermişti.  Bu kadar deliksiz uyuyabilmem ilacın marifeti olmalıydı… Zira Poyraz’ın dediği her bir cümle kafamda dönmüş, bugün evlenecek olmanın heyecanını bile yaşayamamıştım…

Birden gözlerimi açtım. Kafama bastırdığım yastığı çektiğimde burnuma doluşan oksijeni fazlasıyla teneffüs edip ciğerlerime yolladım. Çakralarım açıldığında durumu daha iyi idrak edebildim.

‘’Bugün evleniyoruz!’’

Yataktan heyecanla doğrulmuştum ki ayağım kendini hatırlattı.

‘’Ah ayağım! Murat! Ay evleniyor muyuz şimdi? Ay ne giyeceğim ben? Of… Çok acıyor… Murat?’’

Yataktan kalktığımda odanın halini ancak fark edebilmiştim. Murat’ın dolabının tüm kapakları açık vaziyetteydi. Dün üzerimdeki kıyafetlerini giymeden önce dolabının düzenine baya bir hayran kalmıştım. Şimdi ise her şey dağılmış bir vaziyetteydi. Hatta kıyafetlerinin bir kısmı yerde duruyordu. Yere fırlatılmış gibiydi aslında. Her şey allak bullak olmuş ve dağılmıştı. Bu dağınıklık beni de afallatmıştı. Sanki eve hırsız girmiş ve istediğini buluncaya kadar her şeyi dağıtmıştı. En kötüsüyse tüm bunlar olurken benim mışıl mışıl uyuyor oluşumdu… Hazır uyuyorken bir şeyler koklatıp beni kolayca bayıltmış olabilir miydi? Ya Murat? O neredeydi?

‘’Allah’ım… Lütfen kötü bir şey olmasın…’’ dedim etrafıma korkuyla bakarken. ‘’Murat…’’ dediğimde sesim fısıltıya dönüşmüştü. Dizlerimden can gitmişti o an… Murat’ın başına bir şey gelmiş olması ihtimali nefesimi kesmişti. Duvarlara tutunarak odadan çıktım. Gözlerim istemsizce kapanmıştı. Aklımdan geçenleri görmekten korkar bir haldeydim…

‘’Murat… Neredesin?’’ dedim sesim titrerken. Sonra sesimi biraz daha yükselttim ve adını tekrarladım. ‘’Murat?’’

Seslenişlerime cevap alamayınca sıkı sıkı yumduğum gözlerimi yavaşça açtım. Kalbim adeta boğazımda atıyordu… En ufak bir harekette ve ya seste yere yığılacak gibiydim… Hızlıca etrafı taradım. 
Görüş alanıma giren manzara az önce yatak odasında gördüklerimden farksızdı. Holdeki portmantonun kapakları açılmış ve bir şeyler dağıtılmıştı. Salonda ve mutfakta hiçbir şey yokken diğer yerler fena halde karıştırılmıştı. Evdeki elektronik eşyaların her biri ortadayken bunların hiçbirine dokunulmamıştı. Endişelerim hat safhaya ulaştığında yatak odasına tekrar döndüm ve telefonumu aldım. Murat’ı aramaya çalışırken montumu almak içi tekrar hole gittim. Portmantoda yerli yerinde duran tek şey montumdu. Onu da elime geçirdiğim gibi kendimi dışarıya attım. Bu haldeyken evde kalmak beni oldukça korkutmuştu.
Murat telefonuna cevap vermiyorken tekrar aramaya başladım. Bir yandan evin anahtarını bulmaya çalışıyordum. 

Laz Damarı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin