İşte gerçekler!
Kısa bir bölüm! Ama büyük itiraflar var!Geçen haftanın telafisi olarak 3 gün sonra hemencecik yazdım!
Güpgüzel okumalar dilerim...
🔴🔵🔴🔵🔴🔵
"Sanırım bundan tam 14 sene öncesine gitmek gerekiyor." dedi oturduğu mavi koltukta huzursuzsuzca kıpırdanırken. Gözleri ellerindeydi. Ardından ekledi.
"Abilerinin bana anlattığı şekilde sana anlatacağım bunları. Hepsi bunu sana anlatmak için birbirine pas atıp durmuş. Ama hiçbiri bunu sana anlatma cesaretini gösterememiş bu zamana kadar. Senin vereceğin tepkiden korkmuşlar... Daha doğrusu o acıyı tekrar yaşayıp daha çok üzülmenden..." dedi Murat gözlerime nihayet baktığında. "En sonunda bu pası ben devraldım. Ben anlatmak istedim sana. Onlarda kabul ettiler."
"Evet farkındayım." dedim kucağımdaki koalayla oynarken. "Ne zaman onlara hatırlayamadıklarım hakkında bir soru sorsam anında ifadeleri değişiyor ve beni geçiştiriyorlardı." dediğimde abilerimin verdiği tepkiler tek tek gözümün önünde geçti. Ardından "Yaşadığım çok büyük bir şey mi yani? Yoksa kaybettiğimiz anıların büyüklüğü mü onları bu kadar üzen?" diyerek devam ettim.
"Bana kalırsa ikisi de..." diye cevapladı. "Babannenin vefatı başta sen olmak üzere herkesin büyük kaybı oldu."
"Babannem mi?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Evet, ona çok düşkündün. Hatta seni babannen büyüttü diyebilirim. Annen ve baban çalışmak zorunda kaldığı için sizle babaannen ilgileniyordu. Abilerin ve ben okuldayken tüm gün onunla beraber kalıyordun. Onu ne kadar çok sevdiğine bende şahittim. Hatta bende kendisini çok severdim... O da beni kendi torunu gibi severdi..." dediğinde hafızamda babannemle ilgili olabilecek anıları hatırlamaya çalıştım.
Babannemin öldüğünü biliyordum evet ama... Bunun ne zaman olduğunu hatırlamıyordum! Murat'ın bahsettikleri bana oldukça yabancıydı. Hiçbir cümlede bana aşina gelen bir kelime yakalayamamıştım. Tek bildiğim beni çok seven bir babannemin olduğu ve ben küçükken öldüğüydü. Bundan daha fazlasını hiç sorgulamamıştım. Kafam çok karıştı.
"Hatırlayamıyorum..." dedim koalayı bir kenara bırakıp ellerimi saçlarıma daldırdığımda. "Bu ne zaman oldu... Onu bile bilmiyorum..."
"Sen 6 yaşındayken..." dedi Murat ayağa kalktığında. "Ali'nin dediğine göre benim gidişimden tam bir hafta sonra babannen vefat etmiş." dediğinde perdeyi kenara sıyırıp salonun camını ardına kadar açtı. Önünde biraz hava aldıktan sonra tekrar karşımda oturdu.
"Sen gittikten sonra mı?" diye sordum kafamı kaldırdığımda.
"Evet." dedi gözlerini bir noktaya sabitlemiş, ayağını bir ritimde sallarken. "Annemlerin vefatından sonra büyük annem beni alıp İstanbul'a götürdü. Bundan tam bir hafta sonra ise babannenin vefatı işte..."
"Peki..." dedim gözlerim güzel yüzünde dolanırken. "Bu hafıza kaybım babannemi kaybettikten sonra mı oluyor? Onun acısını kaldıramadığımdan mı?" diye sordum merak ettiğim esas noktaya geldiğimde. Gözlerimin tekrar dolduğunu hissediyordum. Murat'ın beni sakinleştirmesi oldukça uzun sürmüştü. Karşısında tekrar ağlamak ve onu da üzmek istemiyordum.
"Doktorun söylediğine göre bu olay senin üzerinde büyük bir şok etkisi bırakmış. Bu yaşadığın ani şok sonucu hastalanmışsın. Uzun süre baygın yatmışsın. Bu süreçte ben yanında değildim. İstanbul'a dönmüştüm artık. Abilerinden öğrendiğim kadarıyla bu yaşadığın şok sonucu beynin kendini korumak için de geçici hafıza kaybını ortaya çıkmış. Yalnız bu geçici hafıza kaybının ne kadar süreceğinin ucu açık bir gerçekmiş. Şu an 14 sene oluyor ve sen hâlâ..." dediğinde cümlesini tamamlamadan yarıda bıraktı. Gözleri dediklerini sindirmemi bekliyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laz Damarı
Humor"Yeter..." dedim göz yaşlarım yanaklarından süzülürken. "O, benim hiçbir şeyim değil. Neden bu kadar sorguluyorsun?" Sorduğum soru karşısında duraksadı. "Bende senin bir abinim. Ortada böyle bir durum varsa tabi ki sorgularım." dedi uygun cevabı bul...